Mimar İrem Arıbaş ve İç Mimar Hüseyin Beş liderliğindeki İstanbul merkezli mimarlık ve iç mimarlık ofisi BAB Architects, televizyon ve radyo stüdyoları, film yapım stüdyoları ve internet yayıncılığı için set, dekor ve sahne tasarımlarının yanı sıra kurumsal marka imajı tasarımını da kapsayan “Broadcast Design” (Yayın Tasarımı) alanında global projelere imza atıyor. Broadcast Design alanında Türkiye’de tasarım ve uygulama yapan öncü ofislerden biri niteliğindeki BAB Architects, TRT'nin yurtiçi ve yurtdışı stüdyoları, DW (Deutsche Welle) Stüdyoları, QMC/ Katar Radyo Stüdyoları, Anadolu Ajansı Merkez Binası Çok Amaçlı Yayın Stüdyosu / AAtölye gibi ulusal ve uluslararası birçok TV ve radyo stüdyosunun tasarım ve uygulama çalışmalarını yürütüyor.
Broadcast Design’ın mekanın bütünsel bir kurgusu olduğunu dile getiren BAB Architects Kurucu Ortağı İç Mimar Hüseyin Beş, bir yayın stüdyosunun mimari tasarımının, ışık tasarımının, akustik tasarımının ve grafik tasarımının belirli bir iş akışı içerisinde birlikte harmanlanarak yayın yapılabilecek görsel öğelerin tasarlandığını ve mimarlığın yanısıra teknoloji, sinema, mekanik ve mekatronik gibi birçok farklı disiplinin bir arada kurgulandığını dile getiriyor.
Televizyon ekranının dünyadaki en güçlü iletişim araçlarından biri olduğunu dile getiren İç Mimar Hüseyin Beş ekrandan yansıyan stüdyo tasarımının bir yayın kuruluşunun gücünü ve izleyenlere verdiği temsil ettiğini şu sözlerle vurguluyor: “Bir TV stüdyosu çok sayıda teknik ekibin, haber merkezinin, onlarca insanın kamera arkasında harıl harıl çalıştığı, ancak sizin sakince evinizin konforunda anlatılanları dinlediğiniz bir pencereden iletişim kurduğunuz yerdir, yerlerin tümüdür. Dünyadaki en güçlü şeydir ekran ve arkada kurguladığınız yer sizin gücünüzü, sizi, izleyenlere verdiğiniz değeri temsil eder. Kimi zaman o kadar güçlü mesajlar verirsiniz ki milyonlarca insanı ilgilendirir. Marka kimliğine de bağlı olarak, TV yayını stüdyo tasarımı, izleyicileri uyandıracak ve onların ilgisini çekecek, ekrana toplayacak güçte, nitelikte olmalıdır. Bazen bu işin bir şov olduğunu unutsak da aslında yaptığımız iş bir şovun parçasıdır. Bu sebeple Broadcast Design çok önemli bir alandır. Ve çok disiplinli bir organizmadır. Bu organizma grafik, ışık ve mimari öğeleri içinde barındırır ve bu öğelerle oluşturulan konsept çerçevesinde doğru mesajı vermeyi hedefler.”
FARKLI DİSİPLİNLERİN TASARIMDA BULUŞMASI
Diğer tipolojilerdeki mekan tasarımlarına göre çok farklı kriterlerin gözetilmek zorunda olduğu Broadcast Design’da tasarıma yön ve ilham veren noktalar da ayrışıyor. Öncelikle tüm mekanın bir camdan görüneceğini, bu nedenle de tasarımda tipik mekan algısıyla hareket edilmediğini sözlerine ekleyen BAB Architects Kurucu Ortağı Mimar İrem Arıbaş tüm unsurların insan gözüyle değil, kamera ile algılanabilecek şekilde tasarlanması gerektiğini şu sözlerle vurguluyor: “Tipik mekan algısını unutun, her şey bir camdan görünecek ve bir camdan çekilecek. Bu sebeple Broadcast Design manipülasyonlara çok açık bir tasarım alanıdır. Buradan yola çıkarak, tasarlanacak unsurların insan gözü ile değil, kamera ile algılanabilecek şekilde tasarlanması, tasarlanan mekanda bilgi anlatımı için, teknolojik alt yapı elverdiğince anlatımı destekleyen LED, projeksiyon, plazma gibi elektronik resim sağlayıcılarının kullanılması gerekiyor.”
Broadcast Design alanında mimari tasarımın etkili bir enstrüman olduğunu, ancak sadece mimari bakış açısının yeterli olmadığını vurgulayan Mimar İrem Arıbaş yayıncılığı da çok iyi bilmenin gerektiğini vurguluyor ve ekliyor: “Sirkülasyon şeması diğer bildiğimiz şemalara benzemiyor. Akustik ihtiyaçlar, yayın zemini alt yapısı, yayına çıkacak görünen yüzeylerin yayına uygunluğu (parlaklık, elektromanyetik vs.) yayın kapıları akustiği, Jimmy Jib ve diğer pedesdallı tüm kameraların yayın kapısından geçmeye uygun olması gibi binlerce görünmeyen, ancak çok önemli olan detay söz konusu. Tabii bir de teknik kablo gibi yayın ekipmanlarının ihtiyaçlarından kaynaklı yayında parazit oluşması ya da stüdyo içlerindeki demir ışık konstrüksiyonları sebebi ile oluşabilecek faraday kafesi etkisi gibi riskler de var. Bilinmesi gereken çok konu, incelenmesi gereken çok sayıda veri mevcut. Her tasarımın ilk kez imal edilecek olması ve çalışma akışının kanallara ya da yayının niteliğine göre değişmesi de bir diğer zorluk. Bazen küçük bazen büyük alanlarda aynı marka kimliğini aynı etkiyle korumak zorunda kalıyoruz. Tüm bu zorluklara rağmen; ekibimizle beraber sorunları çözebilmek ve yaptığınız işle her gün yayında karşılaşmak paha biçilemez bir deneyim.”
Türkiye’nin internet ve TV yayıncılığı alanları ile yakından ilgili bir ülke olduğunu dile getiren BAB Architects mimarları, yakın geçmişte popüler olan TV kültürünün internet ile yer değiştirmeye yakın olduğunun altını çizerken, içeriği ve anlatımı destekleyici öğeleriyle donatılmış tasarımların her geçen gün öneminin arttığını aktarıyor. Kendini özel hissetmeyen seyircinin anında o kanal ya da içerikten uzaklaştığını vurgulayan mimarlara göre izleyicinin hem içerik hem de stüdyo tasarımı konusunda fikirleri ve talepleri bulunuyor. İletişim çağının getirdiği bilinçli, seçici izleyici sayesinde kanalların ve yayıncıların da stüdyo tasarımı konusuna yaklaşımları gelişiyor ve her geçen gün daha da dikkatli olmak zorunda kalıyorlar.
“BROADCAST DESIGN BİR KANALIN KALBİ GİBİDİR...”
İç Mimar Hüseyin Beş konsept hedefli ve estetik stüdyoya sahip olan TV kanallarının her koşulda bir adım önde olduğunu şu sözlerle ifade ediyor: “90’lı yıllar, özel kanallarla başlayan TV’ler arası izlenme yarışı, yalnızca TRT’den ibaret Türkiye televizyon geçmişinin tarihe gömülüp TRT dahil olmak üzere bütün kanalların içerik ve dekor arayışı yarışına girdikleri bir dönem oldu. Bu hem sektörü genişleterek hem de markalaşmayı hızlandırarak, Broadcast Design taleplerini arttırdı ve eskiden çok küçük olan dekor-grafik-ışık ekiplerinin çoğaltılmasını sağladı. Şöyle söyleyebiliriz, bu işin editoryal kısmı kanalın beyni ise Broadcast Design da kanalın kalbidir. Aynı şekilde, internet üzerinden yayın yapan mecralar da bu durumu algılamış durumdalar. Tüm video yayıncıları hem yayın için önünde oldukları arka planlarıyla, hem de yayında kullandıkları ışık ve grafik elemanları ile varlıklarını giderek güçlendiriyorlar.”
Yayın ve marka tasarımı, hibrit kullanım alanları, haber odaları, BAB Architects’in Broadcast Design portföyünü tanımlayan üç çalışma kategorisi. Her alanın farklı talepleri ve tasarım zorlukları bulunsa da aynı yaratıcı süreçleri ve aynı amaçlanan sonucu paylaşıyorlar. Marka ile son izleyici arasında bir kalite algısı oluşturmanın hedeflendiği Broadcast Design alanında BAB Architects bugüne kadar pek çok ulusal ve uluslararası projenin tasarım ve uygulama süreçlerini gerçekleştirmiş. TRT'nin yurtiçi ve yurtdışı stüdyoları, DW (Deutsche Welle) Stüdyoları, QMC/ Katar Radyo Stüdyoları, Anadolu Ajansı Merkez Binası Çok Amaçlı Yayın Stüdyosu / AAtölye gibi stüdyolar bunlardan bazıları.
Bu alanda sıklıkla tasarlanan stüdyoların imalatlarını da kendi atölyelerinde kendilerinin ürettiğini ve yerinde uyguladıklarını aktaran İç Mimar Hüseyin Beş “Örneğin, TRT World’ün Londra için tasarladığımız ve yerinde uygulamasını yaptığımız 3 farklı set tasarım (News, Nexus, RoundTable) konseptine sahip stüdyosu bizim için tasarım evresinde çok keyif aldığımız bir süreç oldu. Aynı zamanda en ufak planlamasına kadar Türkiye şantiye dinamiklerinden çok farklı çalışan yurtdışı işleyişinde bu tasarımı inşa etmek ve bu süreci ustaca yönetebilmek de bir o kadar verimli ve heyecanlı bir deneyimdi” diyor.
AATÖLYE: ANADOLU AJANSI ÇOK AMAÇLI YAYIN VE ETKİNLİK STÜDYOSU
BAB Architects’in Broadcast Design alanındaki en önemli çalışmalarından bir diğeri ise “AAtölye” olarak da anılan Anadolu Ajansı Çok Amaçlı Yayın ve Etkinlik Stüdyosu. Tasarım ve uygulama süreçleri BAB Architects tarafından üstlenilen bu proje, Anadolu Ajansı’nın Ankara Genel Müdürlük Binası’nda bulunan mevcut ek yapının sadece dış kabuğunun korunarak, içine sıfırdan Broadcast Design fonksiyonu temelinde birden fazla fonksiyon yüklenmesiyle tasarlanmış.
Bu yönde mevcut yapının içi yıkılarak tamamen boşaltılmış ve yerinde oluşan tek hacim alanın sağladığı mekansal imkanların tamamı (yükseklik, yapısal açıklıklar, geometrik alan formu vb.) tasarıma dahil edilerek en estetik ve işlevsel şekilde kullanılması amaçlanmış. İstenilen fonksiyonlara göre çok da büyük olmayan bir yapı alanını çok yönlü bir kullanıma dönüştürebilmek için tasarımda formdan da vazgeçmek zorunda kalınmayacak çok kapsamlı bir matematiksel hesap yapılmış ve hemen her nokta değerlendirilmiş. Kullanıcı tarafından talep edilen mekansal ihtiyaçlar bu tek hacim içinde, duvar bölüntüleri olmadan, tam bir atölye mantığında, birbirine dönüştürülebilir bir alan olarak tasarlanmış. Çok çeşitli disiplinlerin bir arada kullanıldığı tasarımda zemin içerisine saklanabilen ve kullanım şekline göre (etkinlik, konser, konferans, eğitim, AA Talks, yayın programları vb) yükselen hareketli platformlar, yayın masasının da kullanılmadığı sırada zemin içerisine gömülmesini sağlayan mekatronik alt yapılar, mekanın eğimli tavanında kat yüksekliği olan kısımda izleyici balkonları ile oluşturulan bir asma kat uygulanmış.
Yapının çağrıştırdığı kütlesel forma uygun nitelikte bir süreklilik ve estetik bir akış sağlamak için eğrisel formlar içerisinde sirkülasyon, reji, podcast alanları ile mimari, iç mimari alan çözümleri oluşturulmuş. Duvarlarda ve tavanda mekanın tüm farklı işlevlerine cevap verecek nitelikte akustik tasarım yapılırken, kullanım amacına göre ayarlanabilir ışık tasarımı, greenbox ve white box çekimleri için gerekli sanal alt yapı, reji ve tüm teknik alanların ihtiyaçlarına yönelik teknolojik ekipmanların danışmanlığı ve bu ekipmanlar ile tasarıma yüklenen tüm fonksiyonların tamamına farklı çözümler sunacak kapsamlı ve elektriksel alt yapılar gibi çözümler sunulmuş. Böylelikle tasarımda form ve fonksiyonun tamamen eşit önemde bir arada kullanıldığı, kullanıcısına farklı deneyimleri aynı mekan içerisinde yaşama imkanı sunan, çok yönlü bir broadcast ve etkinlik stüdyosu ortaya çıkmış.