Depreme Dayanıklı Binalar Zirvesi ve Fuarı, 18-21 Aralık tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi'nde (İFM) ziyaretçilerine kapılarını açacak. Vefa Group İcra Kurulu Başkanı Turan Koçyiğit, zirveye dair düşünce ve görüşlerini ST İnşaat Yapı & Malzeme dergisi ile paylaştı.
FOTO: Vefa Group İcra Kurulu Başkanı Turan Koçyiğit
Depreme Dayanıklı Binalar Zirvesi’nde öne çıkarmayı planladığınız ürün ve uygulamalardan bahsedebilir misiniz? Zirveden beklentileriniz neler?
Deprem ülkesi olan ülkemizde sağlam yapılaşmanın zorunlu olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda dünyada da yaptığımız araştırmalar sonucu çelik yapı sistemini ülkemiz için önemli görüyoruz. Dolayısıyla çelik yapı alanında 35 yıllık uzmanlığımızla, Türkiye ve dünyada gerçekleştirdiğimiz projelerimizi standımızda öne çıkaracağız ve yapacağımız sunumla bu sistemle ilgili detayları anlatacağız. Depreme dayanıklı yapılaşma konusundaki sivil toplum kuruluşlarının da desteklediği bu zirvenin Türkiye’de çelik yapı bilincinin yerleşmesinde etkin rol oynamasını bekliyor, tüm paydaşlar olarak bu zirveden sektör adına sinerjik bir fayda elde etmeyi umuyoruz.
Riskli yapıların dönüştürülmesi, uygun olanların güçlendirilmesi ve yeni yapılacak olan binaların depreme dayanıklı olarak inşa edilmesi sürecini hızlandırarak olası büyük bir depreme hazırlıklı olunması için sizce hangi hususlara öncelik verilmeli?
Öncelikle yapı sistemi ne olursa olsun doğru projelendirme, doğru malzeme seçimi, doğru uygulama ve doğru denetim yapıldığında tüm yapı sistemleri ile dayanıklı binalar inşa edilebilmektedir. Biz avantajlarını ve ekonomiye katkılarını dikkate aldığımızda, çelik yapı sisteminin yaygınlaşmasının doğru olduğunu düşünüyoruz. Dünyadaki oranlara baktığımızda Japonya’da çelik yapı kullanımı yüzde 80’lerde, Yeni Zelanda’da, Avusturya, Amerika’da ve İran’da yeni yapılan binalarda çelik yapılaşma oranı yüzde 50 - yüzde 70 arasındadır.
Bizde ise yapı stoğumuzun yüzde 5’i çelikten oluşmaktadır. Bu oranın artırılması için çelik yapıların tercih değil özellikle yatay mimaride zorunluluk olması ve devlet politikası haline getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Benimsenen diğer yapı sistemleriyle beraber çelik de artık yaygın kullanılan bir yapı sistemi olmalı.
Çelik yapı Türkiye’de henüz çok yerleşmemiş bir sistem olduğu ve kurgusu tamamen kendine has olduğu için bu konuda yetişmiş mühendis, mimar, tekniker, uygulayıcı ekip sayısı çok az. İnşaat Mühendisliği bölümlerinde yüzde 95 betonarme, yüzde 5 çelik eğitimi veriliyor. Üniversitelerde çelik alanındaki eğitimlere ağırlık verilmeli. Sadece sanayide değil karar verici mercilerde de, denetimde de çeliği bilen nitelikli elemanlar olmalı.
Kamu, üniversiteler, STK’lar ve sektör iş birliği içinde olmalı, ortak akılla gerçekçi, bilimsel ve uygulanabilir çözümler üretilmelidir. Ayrıca kentsel dönüşüm süreci için, dönüşen binaların yakın çevresinde modüler yapıdan mahalleler kurulabilir.
Yıl sonu hedefleriniz ve 2025 yılı için büyüme stratejileriniz nelerdir?
Farklı yapı sistemlerimizle yurt içi ve yurt dışında devam eden projelerimizi tamamlarken yeni iş birliklerimiz sürüyor. 2025 yılı için ülkemizde ve dünyada farklı ülkelerde mobilizasyon projelerinin yanında çelik yapı sistemiyle toplu konut, okul ve öğrenci yurdu gibi projeleri planlıyoruz. Ayrıca modüler yapı sistemiyle çok katlı toplu konutlar da 2025 yılı için planlarımız arasındadır.