Foto: Volkan Bozay
Röportaj: Semra Çakmak
1. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
1992 yılında ODTÜ İşletme Bölümünden mezun olduktan sonra profesyonel çalışma yaşamıma 1996 yılında kamuda Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nda Uzman Yardımcısı olarak başladım. Yüksek lisans derecemi ABD’de Peter F. Drucker Graduate School of Management, Claremont Graduate University’de 2000 yılında finans ve strateji alanlarında kazandıktan sonra, Toplu Konut İdaresi Başkanlığında (TOKİ) Finansman Dairesi Başkanı ve Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Yönetim Kurulu Üyeliğini üstlendim. Kamuda, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdür Yardımcısı iken 2006 yılında görevden ayrılarak özel sektöre BAT Türkiye’de Kurumsal İlişkiler Müdürü olarak geçtim. Ekim 2020’den itibaren de özel sektörde 14 yıllık bir deneyimden sonra ülkemizin en köklü sivil toplum örgütlerinden biri olan Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği (TÜRKÇİMENTO) CEO’luğunu yürütmekteyim. Kariyerim boyunca kamu, özel sektör ve STK iş birliğinin önemini vurgularken meslek hayatımda üç alanda birden tecrübe edineceğimi düşünmemiştim. TÜRKÇİMENTO’da üstlendiğim görevlerin yanı sıra; Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu (YÜF) Genel Sekreterliği ve TOBB T. Çimento ve Çimento Ürünleri Meclisi Başkan Yardımcılığı görevlerini yürütüyorum. Aynı zamanda TÜRKÇİMENTO İktisadi İşletmesi olan Kalite ve Çevre Kurulu Yürütme Kurulu Başkanlığı görevini de sürdürüyorum. Ayrıca evliyim ve üç çocuğum var.
- TÜRKÇİMENTO 1957 yılında kurulmuş bir sivil toplum kuruluşu, köklü bir tarihe sahipsiniz. Bu uzun ve köklü tarihsel süreçten biraz bahsedebilir misiniz?
Türk çimento sektöründe daha kaliteli ürün, daha verimli hizmet anlayışı ile sektörel sorunlara toplumsal, çevresel, yasal ve etik değerlere bağlı çalışma anlayışı ile çözüm bulmak amacıyla dernek statüsünde kurulan Türk çimento sektörünün çatı kuruluşudur.
1957’de kurulduğunda Türkiye çapında toplamda 10 entegre tesis varken bu tesislerin tamamı o dönemdeki adımızla Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliğine üyeydi. Kuruluşumuzda 1,5 milyon ton olan yıllık çimento eşdeğer üretim kapasitesi ise günümüzde 120 milyon ton civarında. Halihazırda TÜRKÇİMENTO, Türkiye’deki 52 entegre,16’sı öğütme olmak üzere, toplam 68 tesis ve sektörün %94’ünün temsiliyeti ile eşine ender rastlanacak şekilde tarihsel sürecine devam eden bir sivil toplum örgütüdür.
1972 yılından beri üye olduğu Avrupa Çimento Birliğinde (CEMBUREAU), 2009 yılından bu yana Avrupa Beton Kaplamaları Birliği’nde (EUPAVE), 2005 yılından bu yana Yapı Ürünleri Federasyonu'nda (YÜF) Türk çimento sektörünü temsil etmektedir.
- TÜRKÇİMENTO, sektörde önemli bir sivil toplum kuruluşu olarak yer alıyor; sektöre ve üyelerinize sağladığınız hizmetlerden bahseder misiniz?
TÜRKÇİMENTO; az önce de belirttiğim gibi çatı kuruluş olarak sektörün %94’ünü temsil etmektedir. Yurtdışında Arap, Çin ve Hindistan Çimento Üretici Birlikleri ile iş birliği protokolleri kapsamında faaliyetler yürütürken, benzer ulusal ve uluslararası iş birlikleri sağlamaktadır. Sektöre hizmetini bünyesinde yer alan, EÇKA (Eğitim, Çevre ve Kalite iktisadi İşletmesi) ile KÇK (Kalite ve Çevre Kurulu iktisadi İşletmesi) vasıtasıyla gerçekleştirir. TÜRKÇİMENTO tarafından 1978 yılında çimento ve benzeri malzemelerin deney ve araştırmaları kapsamında bir “Mükemmeliyet Merkezi” olarak kurulan AR-GE Enstitüsü ile sektörün inceleme, analiz ve araştırma ihtiyacına yanıt veren TÜRKÇİMENTO, sektörünün ihtiyacı olan eğitim gereksinimlerini de titizlikle karşılamaktadır.
AR-GE Enstitüsü, bünyesinde oluşturduğu “Kalite Kontrol Bağımsız Deney Laboratuvarları” ile 2003 yılında TÜRKAK tarafından TS EN ISO/IEC 17025 standardına göre akreditasyonunu tamamlayarak Türkiye’de ve yurtdışında “CE” belgesi veren belgelendirme kuruluşlarına hizmet vermektedir.
Kalite ve Çevre Kurulu ise ülkemizin Avrupa Birliğine (AB) uyum sürecinde, çevresel ölçüm hizmetlerini yerine getirmek, çimento ve ilgili ürünler konusunda CE işaretlemesine yönelik hizmet vermek üzere muayene ve belgelendirme kuruluşu olarak örgütlenmiştir. Çimento ve ilgili ürünler konusunda Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından; TS EN ISO/IEC 17065 ’e göre Ürün Belgelendirme Kuruluşu, TS EN ISO/IEC 17021’e göre Sistem Belgelendirme Kuruluşu ve çevre ölçümleri için kurulmuş olan çevre laboratuvarı da TS EN ISO/IEC 17025’e göre Deney Laboratuvarı olarak akredite edilmiştir.
TÜRKÇİMENTO olarak ayrıca 1987 yılından bu yana iki senede bir düzenlediğimiz ‘Uluslararası Teknik Seminer’ ve ‘Sergi’ programımız oluyor. Burada çimento sektörüne hizmet veren yerli ve yabancı firmaların, geliştirdikleri teknolojileri çimento üreticilerine tanıtmalarına imkân vermek, yöneticilerin sektörü ilgilendiren yeni gelişmeleri takip etmelerine yardımcı olmak ve işletmeleri için düşündükleri yatırımlar konusunda karşılaştırma ortamı sağlamayı amaçlıyoruz. En son 2022 yılında uluslararası düzeyde başarı sağladığımız etkinliğimiz, 629 katılımcı ve 224 firma ile ulusal ve uluslararası çimento endüstrisini bir araya getirmiş, içeriği, sunumları ve kapanış paneli ile hem ulusal hem de uluslararası platformda büyük beğeni kazanmıştı. Bu sene “Çimento Sektöründe Üçüz Dönüşüm Entegrasyonu” ana teması ile 2-5 Kasım tarihlerinde yeniden Antalya’da bir arada olacağız.
- Son zamanların en önemli gündemi sürdürülebilirlik, TÜRKÇİMENTO olarak ‘Sürdürülebilir Bir Çevre’ yaratabilmek ve bu yaratım sonrası sürekliliği sağlayabilmek adına neler yapıyorsunuz?
Türk çimento sektörü olarak, sürdürülebilir bir çevre için yeşil dönüşüm sürecine adapte oluyoruz. Üyelerimizin bu konuda ciddi yatırımları söz konusu. Bunları paylaşmak için biz de TÜRKÇİMENTO olarak, 52 üye entegre tesisin 48’inin katılımıyla 2022 yılı faaliyetlerinin baz alındığı bir “Sürdürülebilirlik Raporu” hazırladık. Raporda, baca gazından salınan emisyonlar, atık yönetimi, döngüsel ekonomiye katkı, enerji kullanımı, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji yatırımları ve çevresel yatırımlar, çalışma ortamına uygun mevcut durum ortaya kondu. Çimento sektörüne özgü risklerin ve sektörün ihtiyacı olan devlet teşvikleri ile finansal destek konuları da sürdürülebilir bir çevre yaratabilmek adına raporumuzda yer aldı. Bu çalışmanın 2023 yılı faaliyetlerinin baz alındığı raporumuz üzerine de çalışmalar devam ederken en yakın zamanda servis etmeyi planlıyoruz. Ayrıca TÜRKÇİMENTO olarak sektörümüze sürdürülebilir çevre odaklı birçok eğitim düzenlerken ulusal ve uluslararası tüm platformlarda sektörü temsilen toplantılarda yer alıyoruz. Tüm bu mecralarda sektörün güncel çalışmalarını aktarıyoruz. Ayrıca yine ulusal ve uluslararası birçok toplantıda edindiğimiz bilgi ve tecrübelerimizi sektörümüze aktararak bir köprü görevi görüyoruz.
5.Çimento üretimi küresel emsiyonların yaklaşık %5'ini oluşturuyor. Çimento üretiminden kaynaklı emisyonlar doğrudan ve dolaylı olarak sınıflandırılıyor. Aradaki fark nedir? Ayrıca emisyonların azaltımına yönelik politikalarınız neler?
Sizin de belirttiğiniz gibi çimento üretimi, çeşitli kaynaklara göre küresel emisyonların yaklaşık %5’ini oluşturur. Çimento üretiminden kaynaklı emisyonlar doğrudan ve dolaylı emisyonlar olarak sınıflanabilir. Doğrudan emisyonlar, tesis tarafından kontrol edilen emisyonlardır. Dolaylı emisyonlar ise tesisteki aktivitelerin sonucu olan ancak başka tesislerden kaynaklı emisyonlardır. Doğrudan emisyonların temel kaynakları, karbonatların kalsinasyonu ve hammaddelerdeki organik karbonun yanması, fırın yakıtlarının yanması (konvansiyonel yakıtlar, alternatif fosil yakıtlar, alternatif biyokütle yakıtlar) ve fırın kaynaklı olmayan yakıtlardır.
Dolaylı emisyonların temel kaynakları ise, dışarıdan satın alınan elektrik üretimi, tesis dışından satın alınan klinker, üçüncü taraflarca konvansiyonel ve alternatif yakıt üretimi ile hammadde ve ürün nakliyesidir. Ülkemizde yürürlükte olan mevzuat uyarınca, yetkili otoriteye sunulan doğrulanmış sera gazı raporlarında doğrudan emisyonlar yer alır. Emisyonların hesaplamaları mevzuatta belirlenen yöntem ve belirsizlik sınırları çerçevesinde yapılır. Bununla birlikte emisyon bütçesini hesaplamak için tipik değerler kullanılabilir.
Emisyonların azaltılabilmesi için sektörümüzle birlikte önem verdiğimiz konular alternatif yakıt ve kullanımının artırılması, klinker ve hammadde ikamesinin artırılması, enerji verimliliği ve yeni teknolojilerin kullanımıdır. Bu konudaki yol haritamızı sektörümüzün katılımıyla belirledik. Kamu-özel sektör ve akademi iş birliğiyle de yürütüyoruz.
- Türkiye çimento sektörünün güncel durumunu değerlendirebilir misiniz?
Avrupa’nın lideri, Dünya’nın beşinci büyük üreticisi olan sektörümüzde, 2018 yılından bu yana yaşanan gelişmeler sektörü çok ciddi bir maliyet baskısı altında bıraktı. Geçtiğimiz 6 yıllık süreçte Türkiye çimento sektörünün üzerinde çok ciddi bir maliyet baskısı varken önümüzdeki dönem yeşil dönüşüme dair projelerin desteklenmesi ihtiyacı da finansman ihtiyacını beraberinde getirdi. 120 milyon tona eşdeğer çimento kapasitesine sahip olan sektörümüz, 2023 son çeyreğinde %10,8 büyüyerek yılı %7,8 büyüme ile kapattı. 2024 yılında da sektörün 2023’e benzer bir tablo ile yılı aynı seviyelerde tamamlayacağını öngörüyoruz.
- Yeşil Dönüşümle ilgili projeleriniz veya çalışmalarınız var mı? Var ise kaç üyeniz bu çalışmaya katılım sağlıyor?
Türk Çimento sektörü olarak, tüm üyelerimizle ülkemizin 2053 net sıfır hedefiyle “Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi’ni” destekliyoruz. Yalnızca üretim ve satış rakamlarına odaklanamayız. Asıl hedefimiz düşük karbonlu üretim sağlamak, yeşil mutabakata uyum, alternatif yakıt ve ham madde kullanımı, enerji verimliliği ile dijitalleşme konularında da titizlikle çalışıyoruz.
Yeşil Dönüşüm temelinde düşük karbonlu üretim yol haritamızda alternatif yakıt ve ham madde kullanımı, düşük klinkerli üretim, enerji verimliliği ve teknolojik yatırımlar bizim sektör olarak en kritik konularımız. Üyelerimiz bu konuda çok duyarlı ve uzun süredir üzerinde çalışıyor. Düşük karbonlu üretim yol haritamızda da belirttiğimiz gibi bu yolda alternatif yakıt ve ham madde kullanımı, düşük klinkerli üretim, enerji verimliliği ve teknolojik yatırımlar bizim sektör olarak en kritik konularımız. Hesaplarımıza göre 2023 yılında 2 milyon ton atık kullanarak enerji ihtiyacımızın yaklaşık %15’ini alternatif yakıttan elde ettik. Ayrıca yine 2023 yılında 5,8 milyon ton alternatif ham madde kullandık. Karbon emisyonu azaltımı için alternatif yakıt ve hammadde kullanımı kadar enerji verimliliği odaklı üretim yapmak da önemli.
8. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının hangi birimi bu konuya yöneliyor? Bakanlık uygulamalarının sektöre yansıması nasıl oluyor?
Yeşil Dönüşümde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının rolü daha ziyade elektrik üretimi veya yenilenebilir enerji gibi konularda ağırlıklı, Sanayide Yeşil Dönüşüm konusu ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ilgilenmektedir. Atık ısı gerikazanım teknolojisi tarafında esas Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızla aktif iletişim halindeyiz. Ayrıca alternatif ham madde ve yakıt tarafı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı alanına da girmekte. Dönüşüm sürecinde yaşanan sorunların giderilmesinde Bakanlıklarımızın sektörümüzle koordinasyonuna özellikle ihtiyaç duyulmakta. TÜBİTAK ve TENMAK gibi kuruluşlarımızın da yeni nesil teknolojileri uyarlamasına yönelik projeler de sektörümüze bu dönüşümde katkı sağlayacaktır.
- Enerji ve enerji verimliliği kavramları gündemimizi oldukça meşgul etmekte, her sektör verimlilik sağlayabilmek adına belirli değişimler yaşıyor. Bu konudan ilerlersek çimento sektörünün enerji verimliliğine yaklaşımı nasıl ve ‘Enerji Verimli Binalardan’ ne anlamalıyız?
Çimento, ekonomik verilerin ötesinde stratejik bir ürün. Bizim sanayiciler olarak yalnızca üretim-satış rakamlarına odaklanmamız söz konusu değil. Asıl hedefi düşük karbonlu üretim sağlamak olan sektörümüz, yeşil mutabakata uyum, alternatif yakıt ve hammadde kullanımı, enerji verimliliği ve dijitalleşme konularında da titizlikle çalışıyor. Karbon emisyonu azaltımı için alternatif yakıt ve ham madde kullanımı kadar enerji verimliliği odaklı üretim yapmak da önemli. Enerji verimliliğini sağlamak üzere; üretim esnasında bacadan atılan gazın geri kazanımı yoluyla “atık ısı gerikazanım” tesisleri kuruyoruz. Güncel rakamlarla öz sermayelerle 17 fabrikada kurulu 26 hatta toplam 154,5 megawatt gücünde enerji üretiliyor. Bu rakam, yaklaşık 618 bin hanenin günlük elektrik tüketimine karşılık geliyor. Yani, yaklaşık 2,5 milyon kişinin elektrik tüketimine eşdeğer bir miktardan bahsediyoruz. Enerjinin çimento üretim maliyetindeki oranının %80 seviyesinde olduğu göz önüne alındığında atık ısı geri kazanımı yoluyla ürettiğimiz enerjinin hem çevresel hem de ekonomik getirisini görebiliriz.
Enerji verimli binalara gelecek olursak, binalarda beton kullanılması, betonun yüksek termal kütlesi sayesinde enerji verimliliğine katkıda bulunur. Betonarme ve yığma yapılarda termal kütle; sıcak havalarda rahat bir yaşam çevresi sağlamaya yardımcı olup, aşırı ısınma problemlerini azaltırken; daha soğuk havalarda güneş ışığından elde edilen ısıyı emerek ısıtma enerjisi ihtiyacını düşürür. Bu durum, enerji tasarrufu sağlarken bina sakinleri için daha uygun bir iç ortam yaratır. Modern binalarda, sıcak veya soğuk su veya havanın betona gömülü boruların içinden aktığı “termal olarak aktif” bina sistemleri, bu etkiyi daha da artırabilir. Enerji depolama etkisi sayesinde termal kütle, binalarda yenilenebilir enerjinin daha fazla kullanılmasına da katkıda bulunabilir. Ayrıca, hava geçirmezliği ve dayanıklılıkları sayesinde beton binaların enerji tüketimi yaşamları boyunca giderek azalmaktadır.
Birliğimizin üyesi olduğu Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonumuzun çatısı altında enerji verimli binalar konusunda istişarelerimiz ve geleceğe yönelik planlamalarımız devam ediyor.
10. Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik durum sektöre nasıl yansıdı?
Çimento sektörü, ülkenin ekonomik büyümesi ve inşaat sektöründeki gelişmeler ile doğrudan ilişkilidir. Büyüme rakamları da bu durumu teyit etmektedir. Bilindiği gibi inşaat sektörü 2018-2022 yıllarında küçülmüştür. Bu olumsuz durumdan çimento sektörü de nasibini almış ve bu dönemde 3 yılda bir küçülme yaşadı. Sektörümüzü yakından ilgilendiren bir durum da maliyetlerimizi doğrudan etkileyen kur hareketleridir. Son yıllarda yaşanan kur artışları ve global enerji arzında (özellikle Rusya- Ukrayna savaşı etkisiyle) yaşanan sıkıntılar, ülkemizin İran ile yaşadığı doğal gaz anlaşmazlıklarından kaynaklı elektrik kesintileri, sektörümüzün maliyetlerini çok artırmıştır. Diğer sektörlerde olduğu gibi hem içeride hem dışarıda yaşanan ekonomik çalkantı belirsizlik dönemlerinin yansıması sektörümüzde de hissediliyor. Geleneksel ihracat pazarımız olan Orta Doğu ve yakın coğrafyamızda devam eden savaş ve iç karışıklıklar, sektörümüzün dış satışlarını olumsuz etkilemektedir.
11. Türk çimento sektörünün çatı örgütü TÜRKÇİMENTO olarak 67’nci yaşınızı kutluyorsunuz bu konuda neler söylemek istersiniz?
Cumhuriyetimizin temellerini atan sektörlerin başında gelen TÜRKÇİMENTO, 18 Nisan 1957’den beri, yaratıcılık, şeffaflık, dürüstlük ve güvenilirlik değerleri ile çalışmalarını hayata geçirdi. 67 yıldır hep birlikte devletimizin ve milletimizin yanında olmanın gururunu yaşıyoruz. Bundan sonra da bu yolda devam edeceğiz.