Yaptırdığımız yalıtımların performansını veya yeryüzündeki en önemli tükenebilir kaynağımız olan suyun binadaki tüketimini nasıl gözlemleyeceğiz veya nasıl denetleyeceğiz? Bu konuda bizi en iyi aydınlatacak yeşil bina sertifikalarının nasıl bir ortak yol izlediğidir.
FOTO: Nil Tiritoğlu İnşaat Malzemeleri Yönetim Kurulu Başkanı / Mimar- YESU, Leed GA Nil Tiritoğlu
Yalıtımın öneminin bilincine varmak ve doğru yalıtım çözümlerine yönelmek ile birlikte kaynak tüketiminin denetimi, sürdürülebilirliğin temel taşlarını oluştururken, geleceğimizin şekillenmesinde kritik bir rol oynuyor. Bu ay, yalıtımın önemini ve kaynak tüketimi denetimi çözümlerini paylaşıyorum.
Her geçen gün artan enerji tüketimi ve çevresel etkiler, binalarda yalıtım ve enerji verimliliği konularını her zamankinden daha önemli hale getiriyor. Hem bireysel tüketiciler hem de inşaat sektörü için enerji tasarrufu sağlayan çözümler artık bir lüks değil, gereklilik. Doğru bir yalıtım sadece enerji maliyetlerini düşürmekle kalmaz, aynı zamanda karbon ayak izimizi de azaltır. Her zaman belirttiğim gibi yalıtım bireysel bir sosyal sorumluluk projesidir ve ayrıca Paris İklim anlaşması ile Milli hedefimiz olan 2053 Net Sıfır Emisyon taahhütümüzü yerine getirebilmemiz için doğru yalıtım uygulamalarının önemi her geçen gün daha artmaktadır ki 2053’e ne kadar kaldı…
İYİ BİR YALITIM ÇEVRE DOSTU BİR YAŞAM TARZINI DESTEKLER
Hızlıca doğru yalıtımdan bahsedecek olursak; yalıtım, bir binanın enerji performansını doğrudan etkileyen en temel unsurlardan biridir. Etkin bir yalıtım, kışın ısı kaybını, yazın ise soğutma ihtiyacını azaltarak enerji tüketimini minimize eder. İyi bir yalıtım, enerji faturalarını düşürmekle kalmaz, aynı zamanda karbon salımını azaltarak çevre dostu bir yaşam tarzını destekler. Dış cephe yalıtımı yani mantolama ile bina dış duvarlarının ısı kaybını önlemek için uygulanır bu yöntem, binaların yaz ve kış mevsimlerinde sabit bir iç sıcaklıkta kalmasına yardımcı olur. Yapıların en tepe noktası olan çatıların da yalıtımlı olması gerekmektedir ki binalarda ısı kaybının büyük bir kısmı çatıdan gerçekleşir. Çatı yalıtımının doğru uygulanması, özellikle enerji verimliliğini artırır. Unutulmamalıdır ki zemin yalıtımı ve pencere boşluklarının yalıtımı ısı kayıplarını önleyecektir.
Peki bir düşünelim; yalıtım işimizin başlangıcında doğru yalıtım malzemelerine yönlendirme yapan firmaları tercih ettik, sonrasında doğru detaya doğru ürün seçtik, final olarak işçiliği sağlam firmalara uygulama yaptırdık sonuç yalıtımlarımızı gayet iyi yaptık, peki yaptırdığımız yalıtımların performansını veya yeryüzündeki en önemli tükenebilir kaynağımız olan suyun binadaki tüketimini nasıl gözlemleyeceğiz veya nasıl denetleyeceğiz? Bu konuda bizi en iyi aydınlatacak yeşil bina sertifikalarının nasıl bir ortak yol izlediğidir. Yerli ve milli Yeşil Bina sertifikamız Yes-TR bu arada 21.10.2024 tarihinde v1. Yayımlandı, ABD menşeili LEED ve Birleşik Krallık menşeili BREAM’in bakış açısını incelersek varacağımız ortak nokta özetle; izleme ve değerlendirme raporlarının önemidir, sadece sertifika almak için değil, uzun vadeli sürdürülebilirlik hedeflerini yakalayabilmek için izleme ve değerlendirme raporları kritik öneme sahiptir. Sertifikasyon sürecinin bir defaya mahsus bir işlem olarak görülmemesi, aksine bina ömrü boyunca süren bir taahhüt olarak algılanması gereklidir. Bu süreç, hem bina sahipleri hem de kullanıcılar için ekonomik ve çevresel faydalar sağlar ve gelecekte daha sürdürülebilir yapılar inşa edilmesine katkıda bulunur.
ETKİLİ PERFORMANS, DÜZENLİ İZLEME, BAKIM VE VERİ ANALİZİNE DAYANIR
Yeşil binaların etkili performans sağlaması, düzenli izleme, bakım ve veri analizine dayanır. Bu da sadece çevreyi değil, bina kullanıcılarını ve işletme maliyetlerini de olumlu etkileyen bir süreçtir.
Binaların tasarımda vaat edilen enerji ve kaynak tasarrufunu uzun vadede gerçekleştirdiğinden emin olmak gerekir. İlk sertifikasyon süreci çoğunlukla projelendirme aşamasındaki tahminler ve modeller üzerinden yapılır. Ancak, bu tahminler her zaman gerçeği yansıtmayabilir ve binalar kullanıldıkça farklı performans gösterebilir. Sürekli izleme bu farkı ortaya çıkarır ve gerekli müdahaleleri zamanında yapma fırsatı tanır. Sertifikasyon sistemleri genellikle bina performansını teknik unsurlar üzerinden değerlendirir, ancak kullanıcı davranışları da büyük oranda performansı etkileyebilir. Örneğin, enerji tasarrufu sağlanması hedeflenen bir binada, kullanıcıların yüksek enerji tüketimine sebep olan alışkanlıkları performansı düşürebilir. İzleme, bu tür durumları tespit edip kullanıcı eğitimleri veya davranış değişiklikleriyle iyileştirme fırsatı sunar. Akıllı termostatlar ile de bina içindeki sıcaklığı optimize ederek gereksiz enerji tüketimini engeller. Kullanıcıların programladıkları saatlere göre çalışan bu sistemler, enerji verimliliğini otomatik olarak sağlar.
Sistem Bakımı ve Güncellemeleri çok önemlidir ki zaman içinde, yeşil bina sistemlerinde (örneğin, HVAC, su geri dönüşüm sistemleri) performans düşüşleri yaşanabilir. Sistemlerin düzenli bakımı ve teknolojik gelişmelere göre güncellenmesi için sürekli izleme gereklidir. Örneğin, binaların enerji izleme sistemleriyle enerji tüketim verilerini gerçek zamanlı olarak analiz etmek ve buna göre enerji yönetimi stratejilerini optimize etmek önemlidir.
Sertifikasyonun Geçerliliğini Sürdürebilmesi için, binanın performansının izlenmesi ve düzenli olarak raporlanması gerekir. Örneğin, LEED sertifikası, belirli periyotlarla performans raporlarının sunulmasını talep eder. Bu raporlar, binanın sürdürülebilirlik hedeflerine uygunluğunu kanıtlar ve sertifikanın yenilenmesine olanak tanır.
Yes-Tr SERTİFİKASI ÖRNEĞİ
Yes-Tr sertifikamızdan örnek verecek olursak; Bina verilerinin izleme, ölçme ve değerlendirmesinin yapılması ile hem sektörel hem bireysel enerji verimliliği, etkin kaynak kullanımının sağlanmasının hedeflendiği İNOVASYON modülünde hem tasarım aşamasında Bütünleşik Bina Tasarımı modülünde, hem de tamamlanmış uygulama olarak İNOVASYON Bina modülünde kredilendirilebilir. Bu kriterin tasarım ve uygulama aşamasında yerine getirildiğinin kanıtı olarak ‘Sürekli İzleme ve Değerlendirme Raporu’nun sunulması beklenmektedir.
Örneğin; Su ve Atık Yönetimi Modülünde su kullanımının sayaçlar ile izlenmesi ve kayıt altına alınması zorunlu kriterdir, yani yerine getirilmediği takdirde sertifika alma hakkı yoktur. Su kullanımının sayaçlar ile izlenmesi ve kayıt altına alınması tüm bina tipleri için zorunlu bir kriter olarak değerlendirilmektedir. Böylelikle bina tiplerine bakılmaksızın her iletim hattının izlenerek akış değerlerinin kayıt altına alınması mümkün olabilecektir. Böylelikle kaçak su kullanımlarının önüne geçilmiş olunacaktır. Herhangi bir su kullanan cihaz veya ekipman bir arıza veya fazla su harcama durumuna geçtiğinde BYS uyarı verecek; böylelikle kısa sürede kayıp/kaçakların azaltılması yönünde tedbirler alınacak, arızalar giderilebilecektir. BYS’den izlenebilir özellikte olan sayaçlar sayesinde, sayaçtan alınan sinyallerle toplam su kullanımı, debi verileri BYS’ye iletilir. Bu sayede su sistemindeki kullanım, zamana göre değerlendirilir. Bu zorunlu kriterin diğer bir faydası da sayaçlar sayesinde bina içerisindeki bireysel/hane ve ortak su kullanımlarının kayıt altına alınmasıdır. Böylelikle, zaman ölçeğinde su kullanımları ölçülebilir ve kayıt altına alınabilir durumdadır. Binadaki tek ve/veya diğer tüm sayaç yerlerini gösterir harita ve sayaç özelliklerini belirten doküman beyan etmek zorunludur.
SONUÇ
Sonuç olarak yalıtımın öneminin bilincine varmak ve doğru yalıtım çözümlerine yönelmek ile birlikte kaynak tüketiminin denetimi, sürdürülebilirliğin temel taşlarını oluşturmakta ve geleceğimizin şekillenmesinde kritik bir rol oynamaktadır. Etkin yalıtım uygulamaları, enerji kayıplarını azaltarak hem maliyetleri düşürmekte hem de karbon ayak izimizi minimize etmektedir. Kaynak tüketimi denetimi ise, su gibi doğal kaynakların bilinçli ve verimli kullanımını sağlarken israfı önlemekte ve çevresel sürdürülebilirliği desteklemektedir. Bu bağlamda, yalıtım teknolojilerinin geliştirilmesi ve doğru yönetilen kaynak tüketimi stratejilerinin hayata geçirilmesi, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde sorumluluk bilinciyle yaklaşılması gereken konulardır. Gelecekte, bu alanlarda atılacak her adım, iklim değişikliği ile mücadelede ve doğal kaynakların korunmasında önemli bir katkı sağlayacaktır.