Enerji Sanayiclleri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA ) Başaknı Alper Kalaycı; Enerjisini Üreten Fabrikalar Dergisine özel açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin geçen yıl Ocak ayında tüm dünyaya ve yatırımcılara duyurduğu Ulusal Enerji Eylem Planı’nda bugün itibarıyla 12 bin Megavat (MW) seviyesinde olan rüzgâr enerjisi kurulu gücünün 2030 yılında 18,100 MW’a, 2035 yılında ise 29,600 MW seviyesine yükselmesi hedefleniyor. Bu hedef, Türkiye’nin mevcut rüzgâr enerjisi kurulu gücüne her yıl en az 1,500 MW eklemesi anlamına gelirken, 2023 yılında devreye alınan RES kurulu gücü ise sadece 537 MW seviyesinde kaldı. Sektördeki mevcut durumla birlikte ana ve yan sanayideki yatırımları değerlendiren Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, Türkiye rüzgâr enerjisi sektörünün 2023 yılında son 11 yılın en kötü senesi yaşadığını vurgulayarak, 2024 yılında ise 1.000 MW seviyesinde santralin devreye alınmasını öngördüklerini belirtti.
“4-5 YIL ÖNCEKİ PROJELERİ YAPIYORUZ, YENİ PROJE YOK”
2024 yılında yaşanacak kurulu güç artışının sektörü aldatmaması uyarısında bulunan Kalaycı, “Rüzgâr enerjisinde ana ve yan sanayide kümelenen tüm şirketlerimiz 4-5 sene önce yapılan ihalelerin yatırımlarını yapıyor. Yani bir anlamda sektör sermayeden yiyor. Bu belirsizliğin sona ermesi için özellikle ve acil olarak Yenilenebilir Kaynak Alanları (YEKA) ihaleleri için takvimin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız tarafından yayınlanması gerekiyor.” dedi.
Alper Kalaycı, Türkiye’nin rüzgâr endüstrisinde en önemli doğrudan yabancı sermaye yatırımları arasında yer alan ve 2017 yılından itibaren Bergama Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren LM Wind Power şirketinin Mart ayında kapanmak zorunda kaldığını hatırlattı.
“İŞGÜCÜ MALİYETİNDE AVANTAJIMIZI KAYBETTİK”
Türkiye’deki gerilemeye rağmen dünya pazarının 2023 yılında rekorlara imza attığının altını çizen ENSİA Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Dünya genelinde elde edilen rekorlarda Çin’in payı o kadar büyük ki, ufak bir tökezleme ya da artış tüm sektörü etkiliyor. Türkiye’nin rüzgârda 2023’ü kötü bir yıl olarak geride bırakmasının en önemli nedenleri arasında ise finansal konular yer alıyor. Finansa erişim çok zor ve oldukça pahalı, faizlerin bu kadar yüksek olduğu bir düzlemde insanlar risk almak istemiyor. Örneğin, santral kurmak isteyen bir yatırımcının parasını faize koyması, bu koşullarda risk almaması açısından daha mantıklı geliyor. Bir diğer nedeni işçilik maliyetleri oluşturuyor. Asgari ücrette ciddi artışlar yaşandı ancak döviz kurlarında sabit bir seyir var. Döviz bazında işçilik maliyetlerinin yüksek olması da yatırımcıyı etkiliyor. Daha önce birçok Avrupa ülkesinden çok daha uygunduk; ancak geldiğimiz noktada Portekiz ya da Polonya’da bir yatırım yapmak, işçilik maliyetleri açısından Türkiye’den daha uygun hâle geldi. AB’ye göre işçilik maliyetleri açısından ön plana çıkamayınca, yatırımcı açısından Türkiye’nin kur riski, enflasyon riski, faiz ve gümrükle ilgili dezavantajları var. Önceki yıllarda bu riskleri ucuz işçilikle kapatıyorduk ancak şu an için bu avantajımızı kaybettik.”
SEKTÖRÜN EN ACİL BEKLENTİSİ YEKA TAKVİMLERİ
ENSİA Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, sektörün yeniden ivme kazanması için YEKA ihalelerinin takvimlendirilmesi ve açıklanan takvimlerde ertelemelerin yaşanmaması gerektiğine dikkat çekti. Türkiye’deki yeni santrallerde, yatırımcının türbin üreticisini yerli aksam konusunda zorlayacağı şartların oluşturulması gerektiğine işaret eden Kalaycı, halen kurulum ve montajları devam eden YEKA 2 ve YEKA 3 sahalarında belli yerlilik zorunluluğu olduğunu, ancak sonraki YEKA projelerinin ihalesinin bile yapılmamasının yatırımcı açısından belirsizlik yarattığını sözlerine ekledi. Alper Kalaycı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye olarak bizim YEKA-4, YEKA-5, YEKA-6 ihalelerini yapmış olmamız; yatırımcılara ve onlara ana ve yan sanayide üretim yapan şirketlerimize hedeflerimizi koymamız gerekiyordu. Rüzgârda her sene 1.500 MW kurma iddiası olan Türkiye’nin bu hedefi devam ettirebilmesi için yeni YEKA ihaleleri açması gerekiyor. YEKA-4’ü hala yapmadık ve şu an yatırımcı bunun ne zaman yapılacağını dahi bilmiyor. Böyle belirsizliklerde üretici tarafı da önünü göremiyor. Piyasa ve sektörler belirsizliği sevmez. Bunu ortadan kaldırmak için şeffaf bir ihale süreci takviminin paylaşılması lazım. Bunlar sektöre nefes aldırabilir ve hem yatırımcı hem de üretici için önünü görmesini sağlayabilir. Daha doğrusu, şu anki şartlara ne kadar dayanması gerektiğini bilebilir.”