Daha yüksek üretim kapasitesine sahip olması sebebiyle denizüstü rüzgar enerjisinin avantajlı olduğunun altını çizen Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Deniz Üstü Rüzgar Enerjisinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ufuk Yaman, “Denizüstü rüzgar sadece enerji üretimi olarak görülmemeli. Bu alana yatırım yaparken tedarik zincirini oluşturma, know-how elde etme ve bu bilgiyi ihracata yönlendirme imkanı bulacağız. Şu an 2.2 milyar dolara ulaşan, cirosunun yüzde 70’ini ihraç eden bir karasal rüzgar endüstrisi söz konusu. Aynı başarı deniz üstünde de elde edilebilir. Deniz Üstü Rüzgar enerjisine gerekli destek sağlanabilirse çok ciddi sanayi oluşacak, önümüzdeki 10 yılda Avrupa’nın enerji dönüşümünde önemli rol oynayacak. Böylelikle Türkiye’nin cari açığını kapatmaya destek olacak bir sanayiyi tetiklemiş olacağız.” Diyerek, Türkiye'de şu an için deniz üstü rüzgar enerjisi projelerine ilişkin dört alanın belirlendiğini vurguladı. Marmara Denizi'ndeki üç bölgede ölçümlerin başladığının müjdesini veren Yaman, Marmara Denizi'nde bulunan iki alanın teknik analizler için uygun bulunduğunu ifade etti.
"2026 YILI İLK ÇEYREKTE TEKNİK FİZİBİLİTE ÇALIŞMALARINI TAMAMLAMIŞ OLACAĞIZ"
Gelecek yılın ilk çeyreği sonunda alanlara ilişkin teknik fizibilite için yeterli verinin toplanmasının amaçlandığını belirten Yaman, iklim değişikliği ve küresel ısınma ile mücadelede enerji sektörüne çok iş düştüğünü vurguladı ve “Deniz üstü rüzgar enerjisi de önemli bir kaynak olarak değerlendiriliyor. Türkiye olarak enerji kaynaklarını çeşitlendirme konusunda çalışmalar deniz üstü rüzgar enerjisi alanında da devam ediyor." değerlendirmesinde bulundu.