Nurus, 45 bin metrekarelik kapalı alanıyla yılda 100 milyon euro değerinde üretim kapasitesi olan Ankara’daki fabrikasında üretim faaliyetlerine devam ediyor. Nurus son olarak önemli bir yatırıma imza attı ve 2,4 MW kurulu güce sahip güneş enerji santrali kurdu. Elektrik ihtiyacının yüzde 75’ini karşılamayı planladıklarını belirten Nurus Yönetim Kurulu Başkanı Güran Gökyay, “Projenin bize maliyeti 1 milyon 250 bin dolar civarında oldu ve yaklaşık 3 yıl içerisinde kendini amorti edeceğini öngörüyoruz. Yıllık 3 milyon 127 bin kWh enerji üretimi öngörüyoruz. Yenilenebilir enerji kullanımımız ile karbon emisyonu anlamında yaklaşık 2 bin ton azalma sağlayıp, Türkiye’ye örnek olmayı amaçlıyoruz. Elektriğimizi yüzde 100 yenilenebilir enerjiden sağlamak planlarımız arasında yer alıyor” dedi.
Firmanızın kuruluşundan ve Türkiye’deki yapılanmasından kısaca bahsedebilir misiniz?
1927 yılında Ankara’da Nurettin Usta’nın kurduğu bir marangoz atölyesinde hayat verdiği Nurus, çalışma alanı mobilyalarında yalnızca ülkemizde değil global alanda teknolojik dönüşümünü tamamlamış yaratıcı bir şirket. Nurus, bugün inovasyon ve tasarımı merkeze alan, yeni malzemeler geliştirebilen, makinalar tasarlayıp üretebilecek Ar-Ge ve teknik altyapıya ulaşmasıyla, dikey entegre bir teknoloji şirketi konumunda bulunuyor. Nurus olarak her ne kadar asıl işimiz mobilya üretmek gibi görünse de aslında biz dayanıklı yatırım malı üreten bir markayız. Ülkemizde AKM (Atatürk Kültür Merkezi), İstanbul Havalimanı başta olmak üzere önde gelen eğitim, sağlık, kültür merkezlerine ve havalimanlarına özel ürün ve çözümler geliştiriyoruz. Bununla birlikte, savunma sanayinde drone, hava kuvvetleri için uçak, havayolları şirketleri için özel yolcu koltuğu, yüksek teknolojili taşıma kabini gibi farklı teknolojiler de geliştiriyoruz.
96 yıllık bir Türk markası olarak çalışmalarımızı sürdürürken yenilikçi, yaratıcı ve fonksiyonel tasarımlarımızla üretimimizin yüzde 40’lık kısmını İngiltere’den Hindistan’a, İtalya’dan Malezya’ya, Hollanda’dan Yeni Zelanda’ya 50’den fazla ülkeye ihraç ediyoruz. Ayrıca, Afrika ve Türki Cumhuriyetler’deki havaalanı yenileme projelerinde de yer alıyoruz. Yakın bir gelecekte ihracat oranımızı yüzde 70’e çıkarmak için çalışmalar yapıyoruz.
Türkiye’de toplam kaç fabrikanız bulunuyor? Fabrikaların üretim kapasitesini artırmaya yönelik yeni yatırım planlarınız var mı?
45 bin metrekarelik kapalı alanıyla yılda 100 milyon euro değerinde üretim kapasitesi olan Ankara’daki fabrikamızda ürünlerimizi üretiyoruz. Fabrikamızın önemli bir bölümünü Ar-Ge’ye ayırdık, yaptığımız çalışmalar ile teknoloji üssü olmayı hedefliyoruz.
Yakın zamanda inşaatı tamamlanacak yaklaşık 20 bin metrekare kapalı alana sahip yeni bir fabrikamızda da ileri teknoloji ürünler üretmeyi planlıyoruz. Özellikle pandemi ile başlayan süreçte hemen hemen tüm sektörlerde global anlamda ciddi bir hammadde/yarımamul tedarik sıkıntısı yaşandı, halen de devam ettiğini gözlemliyoruz. Nurus bu darboğazdan belki de en az etkilenen firmalardan birisi oldu. Yaptığımız proses ve makine yatırımlarıyla hem dışa bağımlılığımızı ve buna bağlı dış satın alma kalemlerimizi asgari düzeye indirdik hem de ilave kapasite yarattık.
Dikey entegre bir şirket olarak bugün 15’e yakın farklı disiplinde üretim yapabiliyoruz. Ofis koltuklarının gerektirdiği dev kalıpları yapabilecek bir kalıp tesisi ile plastik ve alüminyum enjeksiyon tesisleri yatırımlarımız bizi özellikle, sertifikalı çalışma koltuğu kategorisinde bir anlamda, rakipsiz hale taşıdı. Bununla birlikte, ahşabı elektrostatik toz boyayla üç boyutlu kaplayabilen bir tesis yatırımımız, özellikle ergonomi ve sağlık tarafında kıyaslanamaz avantajları olan mobilyalar üretmemizi sağlıyor.
Faaliyet gösterdiğiniz sektörü elektrik tüketimi açısından değerlendirebilir misiniz? Enerji verimliliği konusunda hangi proseslere odaklanıyorsunuz?
Nurus olarak sektörün çok ilerisinde bir proses ve makine parkına sahibiz, dolayısıyla da ciddi miktarda elektrik tüketiyoruz. Özellikle alüminyum enjeksiyon, plastik enjeksiyon, metal üretim, ahşap işleme atölyelerimiz ve toz emiş sistemlerimiz elektrik tüketimimizde ilk sıralarda yer alıyor. Yeni yatırımlarımızda çevre dostu ve düşük enerji tüketimine sahip makine seçmeye özellikle özen gösteriyoruz. Diğer taraftan da enerji tüketimimiz ve buna bağlı maliyeti azaltmak için işimizi ilk seferde doğru yapmanın gayreti içerisindeyiz. Bu da doğru planlama ile başlayıp doğru teslimata kadar uzanan bir süreç anlamına geliyor.
Son dönemde hayata geçirdiğiniz çatı üzeri güneş enerji santrali projenizi anlatabilir misiniz? Çatı üzeri GES projesinin toplam kurulu gücü nedir? Toplam elektrik tüketiminizin ne kadarını üretmeyi planlıyorsunuz?
2,4 MW kurulu güce sahip olan GES projemizin toplam elektrik tüketimimizin yüzde 75’ini karşılayacağını planlıyoruz. Global anlamda enerji giderlerinin ciddi bir kalem haline geldiği günümüzde bu oranda bir elektrik üretiminin, ürün maliyetlerinde rekabetçi olma özelliğimizi pekiştireceğini düşünüyoruz.
Güneş enerji santrali projesi için toplam ne kadarlık bir yatırım bütçesi ayırdınız? Bu yatırım kendini ne kadar sürede amorti edecek?
Projenin bize maliyeti 1 milyon 250 bin dolar civarında oldu ve yaklaşık 3 yıl sonunda da amorti edeceğini öngörmekteyiz.
Projenin teknik detaylarını paylaşabilir misiniz? Toplam kaç adet güneş paneli kullanıldı? Verimlilik noktasında nasıl bir yol izlediniz?
Projemizde toplam 5 bin 255 adet güneş paneli kullanıldı. Öncesinde azami verimlilik gözetilerek fabrika çatısına yerleşim planları üzerinde çalışıldı. Fabrikamız organize sanayi bölgesinde kurulu olduğundan çevresel etkilerden (sanayi tozu, baca atıkları, partikül vs.) asgari düzeyde etkilenecek bir yerleşim yapıldı. Çünkü panellerin çevresel etkilerle enerji üretim verimliliği ters orantılı oluyor. Diğer önemli bir konu güneş ışığından azami yararlanacak yerleşim şekli ve açıya sahip olmalarıydı, bunlar da ayrı ayrı hesaplanarak inverterler ile paneller arasındaki mesafeler de göz önünde bulundurularak nihai yerleşim şekline karar verildi ve uygulandı. Tabi teknolojisi en yeni ve verimliliği yüksek panel ile inverterler seçildi.
Güneş paneli ve inverter konusunda hangi markaları tercih ettiniz? Bu ürünlerin öne çıkan özellikleri ve tesise sağladığı avantajlar neler oldu?
Elin marka güneş paneli ile Huawei marka inverter kullanmayı tercih ettik. Panellerimiz half-cut teknolojisine sahip, yani panelde alt ve üst kısım birbirinden bağımsız olarak çalışıyor. Bu da daha az iç direnç, daha yüksek enerji çıkışı ve gölgelenme sonucu daha az verim kaybı anlamına geliyor. Güneş panellerinin Ankara’da üretiliyor olması, arızalı panel oranının düşük olması, panel teknolojisi, maliyet ve termin konuları bu markayı seçmemizde önemli etkenlerdi. Inverter üretimi şu an için yurt içinde yapılmıyor, dolayısıyla bu konuda düşük arıza oranına sahip, servis konusunu çözmüş, azami verimlilikte ve fiyat-performans kriteri en yükseklerden olan Huawei markasında karar kıldık. Inverterler ark koruma özelliğine sahip. Bu şu anlama geliyor; sistemde meydana gelebilecek herhangi bir ark oluşumuna karşı sistemi devreden çıkararak korumaya alıyor. Ayrıca dizi seviyesinde izleme yapmaya olanak verdiği için de işletme döneminde kolaylık sağlıyor.
Projenin kurulması ve hayata geçmesi noktasında hangi EPC, danışmanlık ya da hangi firmalardan destek aldınız? Yollarınız bu firmayla nasıl kesişti ve nasıl bir iş birliği gerçekleştirdiniz?
Bildiğiniz üzere özellikle son dönemde GES projeleri ile ilgili ülkemizde ciddi bir artış eğilimi görülüyor, buna bağlı olarak da birçok proje firması hizmet vermeye çalışıyor. Ülke için endüstriyel anlamda yeni sayılabilecek bu enerji kaynağı bizim için de yeni olduğundan ve ilk yatırım maliyeti yüksek böylesine bir projede hata yapmamak adına profesyonel destek almaya karar verdik. Böylece yolumuz bu alanda danışmanlık ve teknik destek veren Istrich firması ile kesişti. Istrich sürecin başından sonuna kadar bizimleydi ve gerek proje uygulama firmasının seçiminde gerekse proje uygulama aşamasındaki denetimci rolünü üstlenmesiyle bize her anlamda profesyonel şekilde destek oldular.
Sürdürülebilirlik konusunda nasıl bir çevre politikası izliyorsunuz?
Aslında yaptığımız işin doğası gereği bir noktadan doğayla çok ilintili bir durumumuz söz konusu. Dünyadaki ormanlar ve ağaç popülasyonu maalesef her geçen gün azalıyor. Nurus yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih etmenin yanı sıra özellikle geri dönüştürülebilir hammaddelerin kullanıldığı işlemler ve buna bağlı olarak geri dönüşüm oranı yüksek ürünler üretme konusunu uzun süredir uygulayan bir firma. Bu anlamda uluslararası akredite kuruluşlarca da denetleniyoruz ve ilgili belgelere sahip durumdayız. Örneğin; FSC (Forest Stewardship Council) belgesine sahibiz ve endüstriyel amaçla yetiştirilen ağaçlardan elde edilen ahşap ve ahşap türevi ürünleri kullanmayı tercih ediyoruz. Çevreye ve insan sağlığına zararlı işlemleri ya terk ediyoruz ya da olumsuz etkileri ortadan kaldıracak veya asgari düzeye indirecek tüm önlemleri fabrikamızda alıyoruz. Her türlü geri dönüştüremediğimiz atığımız lisanslı bertaraf firmaları tarafından alınıyor ve çevre mevzuatlarına uygun şekilde bertaraf ediliyor.
Yeni dönem hedefleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Daha önce de bahsettiğimiz gibi tasarım, inovasyon ve AR-GE çalışmalarının da temelindeki bakış açılarımızdan biri sürdürülebilirlik yaklaşımı, Nurus olarak tüm çalışmalarımızda bu konuyu esas alıyoruz. Nurus, şu anda sıfır atık yapıyor. Sıfır atık konusunda sertifikamız bulunuyor. Nurus’ta karbon sıfır hedefine giderken, biz maliyet artışı değil, maliyet düşüşü ön görüyoruz.
Yaptığımız yatırım ile enerji giderlerimizi yaklaşık yüzde 75 oranında düşürürken hem Nurus’un hem de dünyamızın sürdürülebilirliği adına önemli bir adım attığımıza inanıyoruz. Yıllık 3 milyon 127 bin kWh enerji üretimi öngörüyoruz. Yenilenebilir enerji kullanımımız ile karbon emisyonu anlamında yaklaşık 2 bin ton azalma sağlayıp, Türkiye’ye örnek olmayı amaçlıyoruz. Elektriğimizi yüzde 100 yenilenebilir enerjiden sağlamak planlarımız arasında yer alıyor.
Bugün Ankara’daki fabrikamızın çatısında yer alan 2.4 MW’lık santralle elektrik tüketimimizin yaklaşık yüzde 75’ini karşılıyoruz. Dolayısıyla güneş enerjisiyle ürettiğimiz elektrikle, karbon sıfır hedefine emin adımlarla yürüyoruz. Ayrıca re-cycle ve re-use üzerinde de çalışmalar yapıyoruz. Örneğin yeni kurduğumuz toz boya tesisimizde boya atığımız sıfır. Tamamen re-cycle edilip, boyanın malzeme üzerinde kullanılması sağlanıyor. Normal mobilya boya proseslerinde atık oranı yüzde 70’lere ulaşırken, Nurus’ta hiçbir boya atığı ortaya çıkmıyor.
Şu ana kadar yaptığımız yatırımlarla, fiyat artışı yapmadan bu dengelemeyi sağlıyoruz. Kullandığımız tüm mühendislik plastikleri, geri dönüşebilen malzemelerden oluşuyor. Bütünsel sürdürülebilirlik anlayışı ile yönettiğimiz şirketimizde çevresel sorumluluklarımızın yanında, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliği de bir arada düşünüyoruz. Bununla birlikte Türk mobilya sektörünün güçlü 7 markası ile 305 yıllık tecrübemizi “F-TR Furniture Partners” çatısı altında birleştirdik. Türk mobilya sektörünün dünya ticaretinden aldığı payı artırmayı hedefliyoruz. Olumlu ve olumsuz tecrübeler ışığında ortak akıl ile sürdürülebilir ihracat stratejisi belgesi çerçevesinde yepyeni bir platform kurduk. İç pazarda rekabet içinde çalışmalarımıza devam ederken, aynı zamanda da yurtdışı pazarlardaki zorlu rekabeti aşmak için güç birliği yapacağız. Mobilya sektörü olarak dünyanın en büyük 8’inci ihracatçısıyız. Ancak, bu sektörde hedeflerimiz çok daha yüksek olmalı. 2023 yılında, bu listede ilk 5 ülke arasına girmeyi hedefliyoruz. Bunun için, katma değer yaratan; kapasite artıran her adım oldukça önemli. Söz konusu ihracat olduğunda, bir firma değil; bir sektör olarak ortak hareket edebilmek, ciddi avantajlar sağlayacaktır.