Yakın zaman içerisinde Edirne’de bir mobilya deposunda, Fatih’te kağıt ve plastik atık deposunda, Arnavutköy’de ise bir lastik deposunda art arda gerçekleşen yangınlar, depolardaki yangın korunum sistemlerinin yeterli olup olmadığı sorusunu akıllara getirdi. Depolarda yangın tehdidine neden olan faktörleri, bu tehdidin kontrol altına alınması için depo sahiplerinin üzerine hangi sorumlulukların düştüğünü, Türkiye’deki depoların yangın korunaklılık durumunu ve depo yangınlarının kontrol altına alınma sürecine ilişkin değerlendirmelerini aldığımız Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı (TÜYAK) Başkan Vekili Taner Kaboğlu, konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
DEPOLARDAKİ YANGINLARIN BAŞLICA SEBEBİ PLANLAMA HATASI
Depolarda yangın tehdidine neden olan faktörlerin başında planlamanın doğru yapılmamasının geldiğini söyleyen Kaboğlu; depolanacak ürünlerin tanımlanmaması, bu ürünlerin yanma özelliklerinin dikkate alınmaması, depolama yöntemlerinin -raflarla depolama, yığma depolama, deponun bulunması gereken sıcaklık aralığı vb - baştan belirlenmemesi gibi nedenlerle, depo binalarında elektrik ve mekanik altyapılar ile yangın korunum sistemlerinin doğru planlanamamasının yangın tehdidi oluşturan unsurların başında geldiğini söyledi.
Depolanan ürünün metal, plastik, otomobil lastiği, yanıcı kimyasal sıvı, kağıt mendil, gıda veya ilaç olmasının hem saklama koşullarını, hem de yangın tedbirlerini değiştireceğini belirten Kaboğlu şöyle konuştu:
“Bunların bazılarında özel sıcaklık ve nem koşullarının sağlanması gerekmektedir. Bazılarında özel havalandırma ve hijyen koşullarının sağlanması gerekmektedir. Bazılarında soğuk odalar oluşturmak gerekmektedir. Bu koşulları sağlamak için kullanılacak cihazların ihtiyaç duyduğu koşullar ve enerji tüketimleri doğru belirlenmediği takdirde, kısa, orta veya uzun vadede yangına neden olacak sonuçlarla karşılaşılabilmektedir. Bazen tüm bunlar binanın projelendirilmesi ve yapımı aşamasında doğru olarak belirlense bile, zaman içerisinde deponun kullanım şekli değiştirilmekte, ancak eski altyapı yeni kullanım amacına adapte edilmemektedir. Zaman zaman da başlangıçta yeterli olan altyapı ve tesisatın doğru şekilde kontrol ve bakımlarının yapılmaması sonucunda yangına neden olacak koşullar ortaya çıkabilmektedir.”
Türkiye’deki depoların yangın riskine karşı korunaklılık durumlarını da değerlendiren Kaboğlu, yangın güvenliği konusunda ülkemizdeki yönetmelik ve standartların iyi denebilecek düzeyde olduğunu ancak uygulamada eksikler ve hatalara çokça rastlandığını ifade ederek şu değerlendirmede bulundu:
Yetersiz bir yangın korunum sistemi kurmakla, hiç kurmamak arasında, binanın göreceği hasar açısından pek bir fark bulunmamaktadır.
“Bunun birinci sebebi maliyetten kaçınmaktır. Doğru projenin yapılması, doğru malzemenin kullanılması ve montaj kalitesinin yüksek olması, yangın korunum sistemleri maliyetini artırmaktadır. Bu tür yatırımlar maliyet odaklı olarak yapıldığında, ne yazık ki tümden başarısız olan sistemlerin kurulması kaçınılmaz olmaktadır. Yangından biraz korunmak mümkün değildir. Ya tam koruma sağlayacak, binanın ihtiyaçlarına uygun bir sistem kurulmalı, ya da hiç masraf yapılmamalıdır. Yetersiz bir yangın korunum sistemi kurmakla, hiç kurmamak arasında, binanın göreceği hasar açısından pek bir fark bulunmamaktadır. Yeterli koruma sağlanamamasının bir başka sebebi de bilgi yetersizliğidir. Ülkemizde yangın güvenlik sektörü hızla büyümekte ve bilgi düzeyi her geçen gün artmakta olsa da, nitelikli profesyonel sayısı açısından henüz yeterli seviyeye gelindiği söylenemez.”
DEPOLARDAKİ REVİZYONLAR GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
Zaman içerisinde depolanan ürünlerin veya depolama şekillerinin değiştirilmesi söz konusu olduğu takdirde depodaki mekanik, elektrik ve yangın korunum tesisatlarının bu değişikliğe uygun olup olmadığı incelenmeli.
Depolardaki yangın tehdidinin önüne geçebilmek için depo sahiplerinin üzerine düşen sorumluluklara da değinen Kaboğlu, depo sahiplerinin öncelikle binada hangi malzemelerin depolanıp, hangilerinin depolanmayacağını bilmeleri gerektiğini ifade ederken, aynı zamanda depo sahiplerinin depolama şartlarının nasıl olacağını belirlemek ve tasarım ekibine bunu doğru şekilde aktarmak zorunda olduklarını söyledi. Kaboğlu ayrıca, zaman içerisinde depolanan ürünlerin veya depolama şekillerinin değiştirilmesi söz konusu olduğu takdirde depodaki mekanik, elektrik ve yangın korunum tesisatlarının bu değişikliğe uygun olup olmadığının irdelenmesi gerektiğini ve revizyon yapılması gerekecekse mutlaka göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi.
“Bir ürünün bir depo binasında bulundurulması için yangın güvenliği açısından gerekli şartlar sağlanamıyorsa, o ürün o binada depolanmamalıdır.” diyen Kaboğlu; elektrik, mekanik ve yangın güvenliği sistemlerinin bakım ve kontrollerinin, düzenli olarak akredite ve yetkin kurumlara yaptırılarak tutanak altına alınması gerektiğini söyledi.
SPRİNKLER SİSTEMİ YÜZDE 90 ORANINDA YANGIN KONTROLÜ SAĞLIYOR
Sprinkler sisteminin bir depoda olması, hem yangını kontrol altına almada itfaiyenin işini kolaylaştırıyor hem de harcadığı su miktarını çok düşürerek, binaya suyun vereceği zararı azaltıyor.
Depo yangınlarının kontrol altına alınma sürecine ilişkin bilgiler de paylaşan Kaboğlu, depo binalarında yangın yükü çok olduğu için, genellikle arsa maliyetleri nedeniyle yüksek binalar yapılarak yüksek depolama tercih edildiği için ve çoğu bölgede yerel itfaiye imkanları sınırlı olduğu için, buralarda çıkacak yangınları elle kontrol altına almanın oldukça güç olduğunu söyledi. Yangınla mücadelede en etkin yöntemin, otomatik yağmurlama sisteminin (sprinkler) kurulması olduğunu aktaran Kaboğlu, bu sistemin doğru tasarlandığında ve işletildiğinde, % 90’ları geçen oranlarda yangını kontrol altına alma konusunda başarılı olduğunu söyledi.
Sprinkler sisteminin bir depoda olmasının, hem yangını kontrol altına almada itfaiyenin işini kolaylaştırdığını hem de harcadığı su miktarını çok düşürerek, binaya suyun vereceği zararı azalttığını söyleyen Kaboğlu son olarak, yanıcı malzemenin cinsine ve depolama koşullarına göre köpüklü, gazlı, kuru kimyevi tozlu gibi diğer otomatik söndürme sistemlerinin de yağmurlama sisteminin yanında çözüm olarak kullanılabildiğini söyledi.