İş dünyasının, küresel karbon ayak izini ve gezegene verilen zararı azaltmak için daha iyisini yapma isteği giderek artıyor. Bu istek doğrultusunda çıkılan yolculukta tek başarı kriterinin finansal veriler olmadığı çok net. Bu doğrultuda finansal sürdürülebilirliğin dışında çevresel etkileri hafifletmeye çalıştığımız, sosyal faydayı artırmaya yoğunlaştığımız sürdürülebilir bir gelecek için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye çabaladığımız bir dönemden geçiyoruz. İş dünyası için bu farkındalık bir tercih değil zorunluluk.
Küresel olarak yaşanan bu değişim günümüzde pek çok şirketi sürdürülebilirlik stratejileri geliştirip bu stratejiler doğrultusunda yeni iş modelleri geliştiriyor. Hedef ise ortak: Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda karbon salımını 2030'a kadar yüzde 45 oranında azaltmak, 2050'ye kadar ise net sıfır hedefine ulaşmak. Net sıfır hedefi, dünyadaki tüm devletlerin ve şirketlerin birlikte çalışmasını zorunlu kılan, uluslararası iş birliğiyle ulaşılabilecek zorlu bir hedef olarak karşımızda duruyor.
Bu noktada sektöre de değerli bir rol düşüyor. Yapılan bir araştırmaya göre:
2010 ile 2018 yılları arasında dünya çapında veri merkezi kapasitesi 26 kat arttı.
Bilgi işlem bulut sunucularında 6,5 kat artış oldu.
2019 yılında dünya, atılan cep telefonlarından dizüstü bilgisayarlara, monitörlere, cihazlara ve bilgi teknolojileri donanımlarına kadar 53,6 milyon metrik ton e-atık üretti.
2021'de veri merkezi enerji tüketimi küresel nihai elektrik talebinin yaklaşık yüzde 0,9-1,3'üne denk gelen 220-320 terawatt-saat (TWh) olurken, veri iletim ağları küresel elektrik kullanımının yüzde 1,1-1,4'ünü ifade eden 260-340 TWh miktarında enerji tüketti.
Tüm bu verileri bir arada düşündüğümüzde; teknoloji liderlerinin, sürdürülebilirlik yolculuğundaki yeri ve önemini daha iyi anlayabiliriz. Veri merkezi, bulut teknolojisinin benimsenmesi, kurumsal mimari sürdürülebilirlik, son kullanıcı cihazının karbondan arındırılması ve doğru çevresel izleme yazılımının seçilmesiyle ilgili kararlar da dahil olmak üzere bilgi teknolojilerinin kurumsal sürdürülebilirlik gündeminde oynayacağı kritik bir rolü bulunuyor. Dolayısıyla teknoloji yatırımlarının daha verimli ve sürdürülebilir hale gelmesini sağlamamız gerekiyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTE “YEŞİL ZEK”
Yeşil Zekâ, özetle teknoloji ve veri analitiklerinin sürdürülebilirlik sorunlarını gidermek için kullanarak insanların çevresel ayak izini azaltan çözümlere verilen bir çatı terimi. Bu çözümlerin arasında sürdürülebilirlik strateji geliştiren yazılımlar, gerçek zamanlı gözlem ve yönetim sistemleri, sahada veri toplayan ve analiz eden algoritmalar, yenilenebilir enerji kaynakları ve kaynak kullanımda verim getiren uygulamalar, çevre dostu ürün gelişimine destek olan girişimler ve koruma faaliyetlerine destek olan teknolojiler bulunuyor.
Yeşil teknolojilerin benimsenmesi ve gelişimi, özellikle tarım, ulaşım ve imalat gibi yüksek enerji ve kaynak girdileri olan sektörlerde çok büyük önem taşıyor. Akıllı şebekeler sayesinde elektrik ve su kullanımının gerçek zamanlı verilerle yönetilmesi, yenilenebilir enerjilerin daha kolayca mevcut sistemlere entegre edilmesi, enerji yönetim sistemleri sayesinde en az kaynakla en çok fayda sağlayabilmek, elektrikli taşıtlarla çevre dostu ulaşım sağlamak, şirketlere sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda çok büyük bir kuvvet kazandırıyor.
Bunun da ötesinde, yeşil mimari ile sahada enerji üretebilmek ve 5G gibi teknolojilerle sahanın sürekli bağlı kalarak güncel verilerle karar alınmasını sağlamak, kaynak israfını en aza indirmeye yardımcı oluyor. Bu teknolojiler, yalnızca çevre dostu olmakla kalmıyor, aynı zamanda sahada güvenliği artırıyor ve hassas ölçümler sayesinde ürün çıktılarının daha kaliteli olmasını destekliyor. Yeşil zekâ teknolojilerini en etkin şekilde kullanmak hem çevreye hem de endüstriye fayda sağlıyor.
TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Koç Sistem Genel Müdürü Mehmet Ali Akarca; “Bu teknolojiler üzerinde çalışırken “Hayata nasıl fayda sağlayabiliriz ve nasıl bir iş modeli yaratabiliriz?” sorusuna cevap verecek çözümlere odaklandık ve dijital dönüşüm çözümlerimizle çevre, insan kaynakları, toplum, kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarımızı ‘Yeşil Zekâ’ sürdürülebilirlik programımız etrafında birleştirdik ve yesilzeka.world web sitesinde topladık. Yeşil Zekâ stratejisinin Türkiye’nin önde gelen kurumlarını ortak akılda buluşturması ve Türkiye genelinde Yeşil Zekâ hareketini yaygınlaştırmak için çalışmaya devam edeceğiz.” dedi