Görüntü işleme teknolojileri, güvenlik, sağlık, üretim ve perakende gibi birçok sektörde devrim yaratırken, beraberinde ciddi etik ve gizlilik sorunlarını da getiriyor. Kişisel verilerin izinsiz toplanması, yüz tanıma sistemlerinin mahremiyet ihlalleri ve algoritmalardaki önyargılar en büyük endişeler arasında yer alıyor. Özellikle gözetim amaçlı kullanılan görüntü işleme sistemleri, bireylerin rızası olmadan takip edilmesine ve kişisel verilerinin kötüye kullanılmasına yol açabiliyor. Ayrıca, yapay zeka tabanlı analizlerin ırk, cinsiyet veya sosyoekonomik durum gibi faktörlere göre ayrımcı sonuçlar üretmesi, etik açıdan büyük tartışmalara neden oluyor. Bu nedenle, görüntü işleme teknolojilerinin kullanımı konusunda şeffaflık, veri güvenliği ve adil algoritmalar geliştirilmesi kritik önem taşıyor.
KONSENSÜS YOK: MAHREMİYET RİSKLERİNİ BERABERİNDE GETİRİYOR
"Görüntü işleme teknolojilerinin gelişiminde, gizlilik ve etik konular çok tartışılan konular. Özellikle yüz tanıma teknolojileri, kişisel mahremiyet açısından endişe yaratıyor. Bu noktada dünyada "etik tasarım" prensiplerinin benimsenmesi, tartışmaları var ama henüz istenen noktaya ulaşamadı. Toplumun bilgilendirilmesi ve şeffaflığın sağlanması kritik öneme sahip. Ayrıca, teknoloji geliştiricileri, felsefeciler, toplum bilimciler, hukukçular ve politikacılar arasında tam bir konsensüs yok. Ya da ülkelerin bakış açıları, uygulamaları farklı noktalarda. Bu yaklaşım, aslında teknolojinin faydalarını maksimize ederken toplumsal ya da insan hakları boyutunda özellikle mahremiyet noktasında potansiyel riskleri de beraberinde getiriyor."
Ömeroğlu'nun aktardıkları, görüntü işleme teknolojilerinin etik ve gizlilik boyutlarını kapsamlı bir şekilde ele alırken, özellikle yüz tanıma teknolojilerinin yarattığı mahremiyet endişelerine vurgu yapıyor. "Etik tasarım" prensiplerinin benimsenmesine yönelik küresel çabalara rağmen, henüz ortak bir standart oluşturulamadı ve bu yüzden ülkeler arasında farklı yaklaşımlar var. Ayrıca, teknoloji geliştiricilerinden hukukçulara kadar farklı disiplinlerden uzmanlar arasında tam bir fikir birliği sağlanamaması, bu teknolojilerin denetlenmesini ve toplum nezdinde kabul görmesini zorlaştırıyor. Ömeroğlu, teknolojinin sunduğu fırsatlar ile mahremiyet riskleri arasındaki dengeyi vurgulayarak, şeffaflık ve kamuoyunun bilinçlendirilmesi gerektiğini net bir şekilde ortaya koyuyor.