“Adil geçiş” kavramı, iklim krizi ile mücadele ile doğayı korumaya yönelik çaba ve girişimlerin, işçilerin ve toplumun refahının önüne geçmesini engelleyecek hak temelli bir yaklaşım olarak tanımlanıyor. İklim kriziyle mücadeleyi odağına alan sürdürülebilir bir ekonomi modeli önermesinin yanı sıra insan onuruna yakışır istihdam olanaklarının sağlanıyor olması da adil geçiş talebinin temel hedefleri arasında yer alıyor.

Adil geçiş, zaman içerisinde, bilimsel çalışmalar ışığında daha kapsayıcı bir anlama evrilirken, günümüzde ise yalnızca ilgili sektörlerde çalışanların en az zararla yeni bir düzene taşınmalarını değil, bu sektörlerin faaliyet gösterdiği bölgelerdeki diğer faaliyetler ile nüfusun tamamını dikkate alan bir planlama yaklaşımını da kapsamakta. 

ENERJİ SEKTÖRÜNDE ADİL DÖNÜŞÜM PLANLAMASI

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği'nin (SEFiA) “Enerji Yoğun Şirketlerde Adil Dönüşüm Yaklaşımları” başlıklı raporu da özel sektörün adil geçiş performansına odaklanarak enerji sektöründeki dönüşümün yalnızca karbon emisyonlarını azaltmakla kalmayıp çalışanların, toplulukların ve kırılgan grupların refahını da koruyacak şekilde planlanmasının gerekliliğini vurguluyor.

Borsa İstanbul BİST 30 ve Sürdürülebilirlik Endeksi içerisinde listelenen enerji yoğun 18 şirketin yanı sıra elektrik üretimi sektöründe faaliyet gösteren altı şirketin (toplamda 24 şirket) halka açık kaynaklar üzerinden incelendiği çalışma kapsamında özel sektörün adil dönüşüm olgusuna yaklaşımı altı temel ölçüt üzerinden incelendi. Çalışma sonuçları, kurumsal stratejik planlarda adil geçiş vurgusunun giderek artan ölçüde yer almakla birlikte toplumsal, sosyal ve ekonomik riskleri ele alan bütünsel bir adil geçiş kapsamının eksik olduğuna işaret ediyor. Araştırma, bununla beraber, şirketlerin düşük karbon dönüşümü sürecinde geçişin çalışanlar, etkilenen yerel paydaşlar ve tedarik zinciri içerisinde meydana getireceği muhtemel sosyal etkilerin belirlenmesi ve izlenmesi konusunda eksikleri bulunduğuna dikkat çekiyor.  Beceri ve kariyer gelişimi amacıyla sunulan olanaklara bakıldığında ise kurumların çalışanlarına sağladıkları eğitimlerin mevcut istihdamın becerilerini desteklemeye yönelik olduğu, bununla beraber yeni ve daha iyi bir beceri havuzunun gelişimini önceliklendirmediği anlaşılıyor.

TOPLUMUN KIRILGAN KESİMLERİ ÜZERİNDE EK BASKI

WWF-Türkiye İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Sabuncu değerlendirmesinde: “Bir yandan iklim krizinin derinleşen fiziksel etkileri diğer yandan emisyon azaltımına yönelik düzenlemelerin getirdiği riskler, özellikle toplumun kırılgan kesimleri üzerinde ek baskılar yaratıyor. İklim krizi ile mücadele ve dönüşümden kaynaklı riskleri yönetme süreci, çok taraflı, kapsayıcı ve kapsamlı planlama yapmanın yanı sıra hızlı ve erken hareket etmeyi gerektiriyor. Özel sektör, yenilenebilir, doğa dostu ve erişilebilir bir enerji sistemine geçişte dönüşümün kalbinde yer alıyor. Bu bağlamda, şirketlerin, yerele yönelik kapsayıcı risk analizi, beceri dönüşümü ve yeşil yatırımlar gibi kritik alanlardaki adımları hızlandırmaları için ilgili politika ve düzenlemelerin net bir çerçeve çizmesi gerekiyor. Bu doğrultuda ulusal iklim hedefinin (NDC'lerin) öncelikle küresel iklim hedefleri ile uyumlu bir azaltım hedefini içerecek şekilde güncellenmesi ve adil enerji geçişini bu kapsamda içermesi, özel sektöre net bir sinyal vereceği gibi geçiş sürecinin hızlanmasına da katkı sağlayacaktır” dedi. 

Yangınların Yüzde 20’si Elektrik Kaynaklı Yangınların Yüzde 20’si Elektrik Kaynaklı

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Direktörü Bengisu Özenç de raporla ilgili değerlendirmesinde "İklim finansmanı ihtiyacının ve bu alanda özel finansmanın rolünün giderek daha fazla tartışıldığı bir ortamda enerji yoğun sektörlerin adil geçişte oynayacağı rol kritik öneme sahip. Rapor, özel sektörün iklim krizine karşı çözüm odaklı, kapsayıcı ve sorumlu bir yaklaşımla hareket etmesi gerektiğinin altını çiziyor. Özel sektörün adil dönüşümde üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmesi, mevcut durumda eşitsiz dağılan dışsal maliyetlerin sınırlı da olsa düzeltilmesi anlamına gelebilecektir. Bu süreçte, katılımcı mekanizmalar tasarlanarak işçi ve işveren temsilcileri, araştırma kuruluşları ve alanda çalışan sivil toplum kuruluşları gibi paydaşların yanı sıra özel sektörün de bir araya gelerek ortak bir vizyon oluşturması, adil ve sürdürülebilir bir gelecek için hayati önem taşıyor" görüşlerine yer verdi.  

KAPSAYICI BİR GEÇİŞ İÇİN GÜÇLÜ ÖNERİLER

Raporun bulgularına göre, enerji yoğun şirketlerin adil geçişi sağlama çabaları arasında; 

•    Paydaşlarla diyalog kurulması
•    Düşük karbonlu teknolojilere geçişte sosyal koruma politikalarının uygulanması
•    Çalışanların beceri dönüşümüne yönelik planlamalar ön plana çıkıyor.

Bu çabaların uygulamaya geçişi sürecinde ortaya çıkan eksikliklere yönelik de aşağıdaki çözüm önerileri sunuluyor: 

•    Adil geçiş planlarının toplumsal cinsiyet eşitliğini de gözeten kapsayıcı politikalarla desteklenmesi,
•    Şirketlerin düşük karbonlu ekonomiye geçişte uzun vadeli hedeflere yönelik ara planlar geliştirmesi,
•    Mevcut hedefleri daha iddialı hale getirirken sosyal etkiyi dikkate alacak şekilde izlenebilir ve ölçülebilir hale getirilmesi,
•    Yenilikçi teknolojilere yatırımların artırılması ve bu süreçte çalışanlar için yeniden beceri kazandırma eğitimlerinin yaygınlaştırılması,
•    İklim riskleriyle ilgili raporlamalarda dönüşüm kapsamında ortaya çıkabilecek istihdam risklerinin de düzenli şekilde ele alınması,
•    Düşük karbonlu dönüşüm stratejilerinin, adil geçişin merkezinde yer alan çalışanlar ve yerel halkın hak ve çıkarlarını koruyacak biçimde genişletilmesi,
•    İklim krizinin öneminin tedarik zinciri boyunca içselleştirmesi, tedarik zincirine yönelik eğitimlerde insan haklarının ele alınması, süreçten etkilenen/etkilenecek tedarik zincirine yönelik risklerin önlenmesine ilişkin planlama/mekanizmaların oluşturulması,
•    Özel sektörün sivil toplum ile daha yakın temas halinde adil geçişte etkin bir savunuculuk rolü üstlenmesi.

SEKTÖRLERİN ADİL GEÇİŞ PERFORMANSLARI

Rapor kapsamında incelemeye dahil edilen firmaların faaliyet gösterdiği sektör dağılımında çimento sektörü, adil geçiş planlama ve uygulamalarında görece en gelişkin performansı sergilerken çimentoyu sırasıyla petrokimya ve otomotiv sektörleri izledi. Elektrik üretim sektörü ise tüm göstergeler bazında adil geçiş odağında en zayıf performans sergileyen sektör olarak öne çıktı. Fosil yakıta dayalı elektrik üretim şirketlerinde ise adil geçiş performansının daha da zayıf olduğu ortaya kondu. 

KARBONSUZLAŞMANIN ADİL GEÇİŞ YAKLAŞIMIYLA ELE ALINMASINI ENGELLEYEN RİSKLER 

Rapor, enerji yoğun özel sektör örnekleminde istihdam, beceri, etki değerlendirmesi ve politika gibi konularda karbonsuzlaşmanın sosyal risklerini ele almada eksikler olduğunu ortaya koyarken, WWF-Türkiye ve SEFiA, karbonsuzlaşma sürecinin adil geçiş yaklaşımıyla beraber ele alınmasını engelleyen risklerin belirlenmesi ve ölçülebilir sistemlerle yönetilmesinin önemine dikkat çekiyor.