Iglo Architects Kurucu Ortağı Mimar Zafer Karoğlu, ofislerinde genellikle sanayi yapıları üzerinde çalışıldığı için büyük açıklıklar ve yüksek hollere ihtiyaç duyan binalarla çokça karşılaştıklarını belirterek, "Bu tür yapılarda özellikle 12 metre üstü yüksekliklerde ve 20 metre üstü açıklıklarda kullanılabilecek uygun yapı malzemeleri arasında olduğu için çelik projelerimizde sıkça kullanılıyor. Statik zorlukların aşılmasında avantajları benzersiz olsa da kullanılması diğer konvansiyonel malzemeler kadar basit değil. Detaylarda uzmanlaşmak, malzemeyi ve diğer malzemelerle birleşim ilişkilerini iyi tanımak gerekiyor. Ülkemizde ise çelik kullanılmasının şartı artık alternatifsiz bir seçenek olmasını gerektiriyor. Döviz artışları ve yüksek enflasyon sebebiyle genel olarak pahalı bir yapı malzemesi olması dezavantajları arasında. Yangın standartlarının yüksek tutulduğu yapı tiplerinde yangın yalıtımının sağlanması da çelik yapı bütçesini çok artırabilecek unsurlar arasında. Hatalara karşı toleransın çok az oluşu malzemenin tecrübeli, detaycı ve bilgili ellerde olmasını gerektiriyor" dedi.

AVANTAJ VE DEZAVANTAJLAR

Aura Design Studio Kurucusu Mimar Filiz Cingi Yurdakul ise tasarımlarında geniş aks aralıkları gerektiren özel mekanlarda, hızlı üretilmesi gereken yapılarda ve modüler olarak üretime yatkın yapılarda mutlaka yapısal çelik kullandıklarını belirterek, "Yapısal çelik kullanımının birçok yönden avantajı olduğunu düşünüyorum. Projelerimiz genelde hibrit çözümlerden oluşuyor. Betonarme ve yapısal çeliği birlikte kullandığımız projelerimiz çoğunlukta. Çelik elemanların fabrikada üretilerek sahaya gelmeleri hata payını en aza indiriyor. İnşaat hızında ciddi avantajlar sağlıyor. İnşaat sezonunun kısa olduğu bölgelerde inşaat hızı önem kazanıyor. Geniş aks aralığı gerektiren konferans salonları, spor salonları, fuayeler, üst örtülerde mutlaka yapısal çelik kullanıyoruz. Yapısal çeliğin dezavantaj sayılabilecek yönü ise şantiye ekiplerinin konusunda uzmanlaşmış kişilerden oluşmasını gerektirmesi. Betonarme yapılar konvansiyonel yapı tipi olarak kabul edildiği için malzeme birleşim detayları genel olarak betonarme yapı sistemleri ile uyumlu. Bu sebeple projelerde tüm detayların özel olarak tasarlanması gerekiyor" diye konuştu.

ÇELİK YAPI TASARIMINDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

Çelik yapı projelerini tasarlarken dikkat edilmesi gereken temel hususlarla ilgi olarak Mimar Zafer Karoğlu, mümkün olduğunca kaynak kullanılmadan bulon ve cıvata kullanarak detayları çözmenin kendileri için önemli olduğunu söylüyor. Karoğlu, çeliğin ısı değişimlerinden etkilenen, boyut ve form değiştirebilen çalışan bir malzeme olmasının detay çözümlerini zorlaştırdığına da dikkat çekiyor. Çelik yapıların aks açıklıklarının modüler olmasına dikkat ettiklerini belirten Mimar Filiz Cingi Yurdakul da, modülerliğin, çelik elemanların tekrar etmesi, yapıdaki tüm modüler malzemelerin de tekrar etmesine olanak sağladığnı ifade ediyor. Bu kararın; yapının estetik algısını olumlu etkilerken, inşaat kolaylığı ve malzeme tedarikinde de kolaylıklar sağladığını kaydeden Yurdakul, çelik yapı tasarımlarında genel olarak BIM çözümleri ile çalıştıklarını ve çelik bağlantı elemanlarının yapı ile uyumunu üç boyutlu olarak detaylandırdıklarını söyledi. Çatı, temel birleşimi ve ıslak hacim su yalıtım detaylarına ayrıca önem verdiklerini belirten Yurdakul, bu anlamda özel çözümler geliştirdiklerini söyledi.

FİYAT / MALİYET UNSURU

Mimar Zafer Karoğlu, "Mimarın projede çelik yapıya karar vermesi ve bu anlamdaki tasarım özgürlüğünü zorlaştıran ülkemize özgü şartlardan söz edilebilir mi?" şeklindeki sorumuzu, "En önemli handikap en yakın yapı malzemesiyle arasında gittikçe derinleşen fiyat makası. Bu durum gerçekten gerekli ise yapıda kullanılmasını gerekli kılıyor. Büyük bir yapının daha hafif, çağdaş ve gösterişli görünüm elde etmesini sağlasa da, sadece bu kriterlerle mimarın çelik kullanmayı seçmesi işverenler açısından lüks bir davranış olarak kabul edilebilir" şeklinde yanıtladı. Aura Design Studio Kurucusu Mimar Filiz Cingi Yurdakul ise, "İnşaat maliyetlerindeki artışın gözle görünür şekilde arttığı bir malzeme de çelik oldu. Bu sebeple mimarların üzerinde öngörülen inşaat yatırım maliyetlerini dengeli ve akılcı çözümlemelerle dengeleme baskısı oluştuğu bir gerçek. İnşaat hızı ve modülerlik gibi inşaat maliyetlerini baskılayan unsurlar olmadığında yapısal çelik ve betonarmenin birlikte kullanıldığı hibrit çözümler ağırlık kazanıyor" dedi.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK AÇISINDAN ÇELİK...

Sürdürülebilirlik açısından önemli bir malzeme olan çeliğin tekrarlı kullanıma, dönüştürme ve geri kazanıma uygun olduğunu ifade eden Mimar Zafer Karoğlu, "Çeliğin enerji tasarrufuna herhangi bir alanda katkısı olduğunu düşünmüyorum. Hatta iyi izole edilmesi gereken bir malzeme. Kesitleri emsal görev yapabilecek malzemelere göre daha narin çıkabildiği için yapı alanının daha verimli kullanılabilirliğini sağlayabilir" dedi. Mimar Filiz Cingi Yurdakul da, "Yapısal çelik halihazırda geri dönüşebilir, sökülebilir-takılabilir, başka bir yerde tekrar kullanılabilir olduğundan sürdürülebilir bir malzeme. Yapının çelik olması sürdürülebilir olmasını da sağlayan bir durum. Ayrıca çelik yapılar tasarlarken kullanacağımız tüm malzemeleri çelik taşıyıcı ile uyumlu ve modüler malzemelerden seçiyoruz" şeklinde konuştu.

TÜRKİYE'DE ÇELİK YAPI PROJELERİ

Türkiye’de de yapısal çelikle çözümlenmiş başarılı proje örnekleri olduğunu fakat ne yazık ki bunların sayısal anlamada azınlıkta kaldığını belirten Aura Design Studio Kurucusu Mimar Filiz Cingi Yurdakul, "Avrupa'daki uygulamaların yaygın olarak başarılı olduğunu söylemeliyim. Türkiye’de de başarılı örneklerin artması için mimari ekip -şantiye ekibi koordinasyonun artması gerekiyor. Mimari ekibin bu süreçte mutlaka kontrollük hizmeti vermesi gerekiyor" dedi. Çelik yapı tasarlayan mimar ve mühendislerinin tecrübeli ve detaylara hâkim olması gerektiğine dikkat çeken Iglo Architects Kurucu Ortağı Mimar Zafer Karoğlu ise, "Hataya açık bir malzeme olmadığı için titiz çalışılması önemlidir. Dolayısıyla uzman ellerde olması gereken bir malzemedir. Çelik kullanımındaki en önemli engel Türkiye için yüksek maliyetli bir yapı malzemesi oluşudur" diye konuştu.

AYRI BİR UZMANLIK ALANI MI?

Çelik yapı tasarımının ayrı bir uzmanlık alanı olarak değerlendirilmesini doğru bulmadığını belirten Mimar Filiz Cingi Yurdakul, "Projelerimizde hibrit çözümleri ağırlıklı olarak kullandığımız için ayrı bir uzmanlık alanı olarak değerlendirilmemesi gerektiğini düşünüyorum" derken Mimar Zafer Karoğlu ise tam tersini savunarak, "Evet, acemi ellere düşecek bir malzeme değil. Ama çok abartmamak da gerekir. Titiz, araştırmacı ve hevesli bir tasarımcının baş edebileceği bir zorluktan bahsediyoruz. Doğru tasarlanmış bir yapının uzman bir imalatçı tarafından üretilmesi de çok önemlidir. Yeterli donanıma sahip olmayan imalathanelerde üretilmesi; zaten hata limitleri milimetrelerde olan bu malzemeyi avantajlarından yararlanmak bir yana, kullanımını riskli hale de getirebilir" yorumunda bulundu. 

TASARIM VE PROJE ÜRETİM SÜREÇLERİ

Türkiye’de çelik yapılarla ilgili tasarım ve proje üretme süreçlerinin doğru yöntemlerle ve sağlıklı bir şekilde ilerleyip ilerlemediği hususunu da değerlendiren Mimar Filiz Cingi Yurdakul, "Biz bu konuda şimdiye kadar yöntemsel olarak sağlıksız bir durumla karşılaşmadık. Daha önce bahsettiğim gibi şantiye ekibi-mimari ekip koordinasyonu çok önemli. Ayrıca proje süresi olarak BIM çözümler her zaman daha fazla zaman gerektiriyor" derken Mimar Zafer Karoğlu ise, "Türkiye’de yeterli birikime sahip tasarımcılar, mühendisler ve imalathaneler var. Kullandıkları yöntemler de yurt dışındaki emsallerinden geride değil. Fakat parametrik dizaynlar ve yüksek yapılar söz konusu olduğunda çözüm üretebilecek firma sayısı oldukça azalıyor. Özellikle Amerika, İngiltere gibi dünyada çeliği çok tüketen ve mühendisliği ileri ülkelerin tecrübelerine ulaşabilmek için bizim de bu malzemeyi çok kullanabiliyor olmamız gerekir. Tabi çelik imal eden firmaların da eş zamanlı kendilerini geliştirip yapabilirliklerini artırmaları çok önemli. Bir tasarım uygulayıcısının becerisi oranında ancak hayata geçebiliyor. İyi tasarımlar da tasarımcılara örnek olup cesaretlendiriyor" açıklamasını yaptı.

KARABAĞ OGM EĞİTİM KAMPÜSÜ

Azerbaycan'daki Orman Genel Müdürlüğü Karabağ Eğitim Merkezi Kompleksi projelerinin, 10 bin 487 m² toplam inşaat alanı ile eğitim alanları, laboratuvarlar, misafirhane, sosyal tesis, eğitim pentatlon sahası gibi fonksiyonları bir araya getirirken savaşın ardından bölgenin ormancılık alanında eğitim, araştırma ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tasarlandığını belirten Mimar Filiz Cingi Yurdakul, "Projedeki tüm yapısal unsurların Türkiye’den taşınması gerekliliğinden hareket edilerek; yüzde 98 çelik ve yüzde 2 ahşap strüktürel sistem ile kurgulandı. Tüm cephe, tavan, döşeme malzemeleri bütüncül ve modüler olarak 5 m’lik aks sistemleri ile çözümlendi. Karabağ Eğitim Merkezi’nin alt ve üst kotunu birbirine bağlayan karşılama yapısında; idari birimler, toplantı odaları, ofisler, derslikler, konferans salonu ve bu salona hizmet eden fuaye alanı ile müze-sergi alanı yer alıyor. Ana giriş avlusunun sağ ve solunda yer alan konferans salonu bloğu ve idari-eğitim bloğu her iki bloğun üzerini örten 135m genişliğindeki çelik bir ana çatı ile 44 m genişliğinde çelik makaslarla geçilen yarı açık bir karşılama alanına dönüştürüldü. Amfileşen merdivenlerle birlikte alt kota bağlanan ve alt kotta yer alan sosyal tesis; her iki bloğun alt kat fonksiyonları ile beslenerek ortak etkinlik avlusunda bir karşılaşma mekanı oluşturuldu. Alt kat fuaye alanında müze için ayrılan bölümde savaş sonrasında bu bölgeden çıkarılan askeri mühimmat ve kalıntıların sergilenmesi planlandı. Karşılama avlusunun sağında yer alan idari blokta idari ofislerin yanı sıra alt kottaki avluya açılan eğitim derslikleri ve bu dersliklere ait sosyal donatılar yer almakta" dedi.

İSTANBUL HAVAALANI ÖZEL JET HANGARI

Nimeçatı 2024’ün Son Seyahatini Chiang Mai’ye Gerçekleştirdi Nimeçatı 2024’ün Son Seyahatini Chiang Mai’ye Gerçekleştirdi

Mimar Zafer Karoğlu ise, "Şu ana kadar çeliğin avantajlarını kullanabilmek adına malzemeyi en çok zorladığımız yapımız İstanbul Havaalanı’nda inşa edilen özel jet hangarı projemiz oldu. 70 metre açıklığı kolonsuz geçen yapının riskli kısmı aynı açıklıkta çalışan 9 metre yüksekliğindeki sürme kapıların milimetre hassasiyetinde çalışma zorunluluğu oldu. Zira kapıların üzerindeki 64 metrelik kirişin sehim yapmaması olmazsa olmaz bir şart idi. Aksi takdirde kapıların çalışması mümkün olamazdı. Zaten zor iklim şartlarındaki bu bölgede kar yüklerine direnebilecek, mekanik, yangın ve elektrik ekipmanlarını taşıyacak çatının güneş panelleriyle kaplanması da ciddi mühendislik ve tasarım girdisi oldu. Doğru tasarlandığına inansak da şantiyede son parçanın monte edilip sistemin çalıştırılmasına kadar geçen zamanın endişe verici bir süreç olduğunu da itiraf etmek gerekir. Bu tür başarılarda tasarımlarıyla mimarlar ön plana çıksa da, mühendislerimiz en büyük alkışı hak ediyor" diye konuştu.







 



 

Editör: Haber Merkezi