Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de yapıların güvenliği her zaman en önemli konular arasında yer alıyor. Son yıllarda artan büyük depremler, özellikle eski binaların ne denli risk taşıdığını bir kez daha gözler önüne serdi. Depreme karşı dayanıklı yapılar inşa etmek ve mevcut binaları güçlendirmek için çeşitli mühendislik çözümleri geliştiriliyor. Bu alanda Japonya, dünyada en ileri deprem teknolojilerine sahip ülkelerden biri olarak öne çıkıyor. Japon teknolojilerini Türkiye’ye kazandırmak ve deprem güvenliğini artırmak amacıyla faaliyet gösteren İnovasismik Teknoloji Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., bu alanda önemli adımlar atıyor. Firmanın kurucu ortaklarından Taner Atıcı, Japonya’daki deneyimlerini ve Türkiye’de yürüttükleri çalışmaları anlattı.
FOTO: İnovasismik Teknoloji Sanayi ve Ticaret LTD. ŞTİ. Kurucu Ortak Taner Atıcı
Japonya’nın Deprem Teknolojileri Türkiye’ye Uyarlanıyor
İnovasismik Teknoloji’nin kuruluş hikâyesini ve hedeflerini anlatan Taner Atıcı, Japonya’da aldığı eğitim ve edindiği deneyimle Türkiye’deki deprem güvenliği konularına katkı sağlamak amacıyla yola çıktıklarını belirtti. Atıcı, firmanın misyonunu şu sözlerle özetledi:
“İnovasismik, Japonya’dan doğrudan inşaat teknolojilerini ve yapısal güçlendirme yöntemlerini Türkiye’ye kazandırmak amacıyla kuruldu. Japonya, dünyada en gelişmiş deprem teknolojilerine sahip ülkelerden biri. Ancak ülkemizde Japon menşeli yapı güçlendirme çözümleri yeterince yaygın değil. Biz bu açığı kapatmak için çalışıyoruz.”
Japonya, sismik izolatörler (taban yalıtımı), enerji sönümleyiciler ve harici güçlendirme teknikleri gibi ileri mühendislik çözümlerini kullanarak, binaların depreme karşı dayanıklılığını artırıyor. Bu teknolojiler, özellikle yüksek risk taşıyan binaların güçlendirilmesinde büyük bir avantaj sağlıyor.
Mevcut Yapılar İçin Güçlendirme Çözümleri
Atıcı, Türkiye’deki mevcut deprem yönetmeliklerinin oldukça kapsamlı ve yeterli olduğunu, ancak özellikle eski binaların büyük risk taşıdığını vurguladı. 2000 yılı öncesinde inşa edilen binaların büyük bir kısmının mühendislik hizmeti almadan yapıldığını ve bu durumun ciddi risk oluşturduğunu belirten Atıcı, bu binaların mutlaka güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Bu noktada İnovasismik olarak sundukları çözümlere değinen Atıcı, sismik izolatörler, viskoz sönümleyiciler, akma-kontrollü çelik sönümleyiciler ve karbon fiber takviyeler gibi farklı tekniklerin kullanılabileceğini söyledi.
Atıcı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Her bina için tek bir çözüm sunmak mümkün değil. Yapının mevcut durumu, konumu, zemin özellikleri ve kullanım amacına göre farklı teknikler uygulanmalı. Örneğin, sismik izolatörler yüksek katlı binalar için oldukça etkili bir çözüm sunarken, tarihi yapılar için karbon fiber güçlendirme sistemleri daha uygun olabilir. Biz, Japonya’daki teknolojileri Türkiye’deki yapılara en uygun şekilde uyarlayarak en verimli çözümleri sunmayı hedefliyoruz.”
Japon Teknolojilerinin Türkiye’deki Uygulama Süreci
Japon teknolojilerini Türkiye’ye transfer etmenin çeşitli zorlukları olduğuna dikkat çeken Atıcı, bu sürecin sadece teknik bilgiyle değil, kültürel ve idari engellerle de karşı karşıya olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Japon firmalarının Türkiye’ye giriş yapması ve burada çözüm sunması uzun yıllardır deneniyor, ancak kültürel ve teknik bazı engeller nedeniyle bu süreç kolay olmuyor. Japon mühendislik anlayışı ile Türk inşaat sektörünün iş yapış biçimi arasında bazı farklar var. Biz, Japonya’daki bilgi birikimini Türkiye’ye kazandırmak için büyük bir gayret gösteriyoruz. Burada yerel yönetimlerle, üniversitelerle ve inşaat sektöründeki paydaşlarla iş birliği yaparak bu teknolojilerin uygulanabilirliğini artırmaya çalışıyoruz.”
Atıcı, özellikle kamu projelerinde Japonya’daki başarılı uygulamaların örnek alınabileceğini ve büyük ölçekli kentsel dönüşüm projelerinde Japon teknolojilerinin daha fazla yer alması gerektiğini vurguladı.
Deprem Güvenliği İçin Topyekûn İş Birliği Şart
Son olarak, yapıların deprem güvenliğinin sadece bir firmaya ya da bir yönteme bağlı olmadığını vurgulayan Atıcı, tüm sektörün iş birliği içinde çalışması gerektiğini belirtti. Atıcı, “Deprem güvenliği bir ekosistem meselesi. Mühendislerden inşaat uygulamacılarına, denetim mekanizmalarından malzeme üreticilerine kadar herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Depreme dayanıklı yapılar inşa etmek, yalnızca yönetmeliklere uygun malzeme kullanmakla sınırlı değil. Aynı zamanda doğru mühendislik hesapları, doğru işçilik ve denetim mekanizmalarının etkin çalışması gerekiyor.” diyerek konuşmasını sürdürdü.