BAB Architects mimarları İrem Arıbaş, Hüseyin Beş ve Yurdaer Beş, "Peyzaj ve Yeşil Çatıların Mimari Projelere Entegrasyonu" konulu teknik bir makale kaleme aldı. Mimarlar, "Peyzaj ve yeşil çatı uygulamalarının mimari projelere entegrasyonu, konsept aşamasında dikkate alınması gereken bir dizi önemli unsuru içeriyor. Öncelikle çatının türü, bitki seçimi ve yapısal ihtiyaçlar doğru bir şekilde belirlenmeli. İntensif sistemler, kalın toprak katmanları ve ağaç türleriyle donatılmış çatılar, bahçe işlevi görerek çevresel farkındalığı arttırma potansiyeline sahip olabilir. Diğer yandan, ekstensif sistemler ise daha ince toprak katmanları kullanarak ısı yalıtımı sağlar, yağmur suyu yönetimi konusunda avantajlar sunar ve bakım yükünü azaltır." açıklamasında bulundu.

FOTO: BAB Architects mimarları İrem Arıbaş, Hüseyin Beş ve Yurdaer Beş

Peyzaj, en basit anlamıyla, doğal çevre ile yapılı çevrenin etkileşimi olarak tanımlanabilir. Herhangi bir projede peyzajın rolü, mekanın deneyimini zenginleştirmek ve kullanıcıyla mekân arasında güçlü bir duygusal bağ kurmak oluyor. Bu bağlamda, doğru şekilde tasarlanmış bir peyzaj, sadece görsel estetik sağlamakla kalmaz; aynı zamanda şehirdeki mikro iklim koşullarını iyileştirir ve biyoçeşitliliği destekler. Peyzajın işlevi, insan yaşamına değer katan, sürdürülebilir ve yaşanabilir çevreler yaratmak da diyebiliriz.

Yeşil çatılar, günümüz mimarisinin çağdaş yeniliklerinden biri gibi görünse de, aslında tabii tarihi kökenleri çok daha eskiye dayanıyor. İlk yeşil çatı uygulamalarının, Viking döneminde İskandinav evlerine kadar uzandığını okumuştuk mesela. Ama modern yeşil çatı uygulamalarının yaygınlaşması, 20. yüzyılın ortalarında Almanya’da başlamış ve sürdürülebilirlik ile ısı adası etkisi sorunlarının artmasıyla dünya çapında hızla da benimsenmiş. Yeşil çatılar, kentleşmenin getirdiği çevresel sorunlarla mücadele etmenin ötesinde, binaların enerji verimliliğini artırmak ve ekolojik dengeyi desteklemek için etkili bir araç olarak da bizce mimari ve iç mimari projelerde çok değerli bir yere sahip.  

Peyzaj ve yeşil çatı uygulamalarının mimari projelere entegrasyonu, konsept aşamasında dikkate alınması gereken bir dizi önemli unsuru içeriyor aslında. Öncelikle çatının türü, bitki seçimi ve yapısal ihtiyaçlar doğru bir şekilde belirlenmeli mesela. İntensif sistemler, kalın toprak katmanları ve ağaç türleriyle donatılmış çatılar, bahçe işlevi görerek çevresel farkındalığı arttırma potansiyeline sahip olabilir. Diğer yandan, ekstensif sistemler ise daha ince toprak katmanları kullanarak ısı yalıtımı sağlar, yağmur suyu yönetimi konusunda avantajlar sunar ve bakım yükünü azaltır gibi… 

Başarılı bir yeşil çatı tasarımı için, yapının taşıyıcı sisteminin eklenen yükü kaldırabilecek şekilde planlanması esastır. Ayrıca, su yalıtımı ve drenaj sistemlerinin hem yapıyı hem de bitki köklerini koruyacak biçimde entegre edilmesi de gerekir. Bitki seçimindeyse, iklim koşulları ve sulama ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalı, su verimliliği yüksek türler tercih edilmeli gibi bir araya gelmesi gereken önemli noktalar, yeşil çatının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde işlev göstermesini sağlıyor.

Dünya çapında birçok şehir baktığımızda yeşil çatı uygulamalarını başarıyla entegre etmiş ve önemli ekolojik kazanımlar elde etmiş. Singapur, “Garden City” vizyonu ile, neredeyse tüm gökdelenlerinde yeşil duvarlar ve çatılar kullanılmış mesela. Bu uygulamalar, sadece kent dokusuna estetik katmakla amaçla yapılmıyor, aynı zamanda ekolojik fayda da elde edilmesi bekleniyor günün sonunda. Singapur’da, yeşil çatılar ve duvarlar yasal zorunluluklar ve devlet teşvikleriyle destekleniyor ve kent genelinde de çevresel bilincin arttığını düşünüyorlar. 

Depreme Dayanıklı Binalar Zirvesi ve Fuarı'nın Panelleri Tamamlandı Depreme Dayanıklı Binalar Zirvesi ve Fuarı'nın Panelleri Tamamlandı

Almanya’nın başkenti Berlin mesela, yeşil çatı uygulamalarının merkezlerinden biri aslında. Şehirdeki eski binalar, yeşil çatı sistemleriyle dönüştürülerek hem enerji tasarrufu sağlarken hem de biyolojik çeşitliliği arttırıyor. Berlin’deki bazı projeler, halkın da erişebileceği kamusal bahçelere dönüştürülmüş bu yüzden de kentsel yaşam kalitesine katkı sağladığını gözlemleyebiliyoruz. 

Yeşil çatı ve peyzaj entegrasyonu, binaların enerji tüketimini azaltmak ve kentsel ısı adası etkisini ortadan kaldırmak adına önemli bir çözüm tipi olabiliyor. Bu tür projeler, uzun vadede daha sürdürülebilir ve sağlıklı kentler yaratılmasına yardımcı olur. Mimari projelerde bu yaklaşımın benimsenmesi, şehirlerin gelecekte daha yaşanabilir, çevre dostu ve insan odaklı olmasını sağlar. Mimarlardan, mühendislerden, yatırımcılardan ve yerel yönetimlerden oluşan bir interdisipliner iş birliğiyle, yeşil çatı ve peyzaj uygulamalarının yaygınlaşması, kentlerin çevresel sürdürülebilirliğine önemli bir katkı sağlar. 

Toplumsal katılımlar da ve inovasyon, yeşil çatı projelerinin başarısını artıran en önemli unsurlardan bizce. Bu projeler, yalnızca uzmanlar ve idarecilerin inisiyatifiyle değil, aynı zamanda sivil toplum kuruluşları ve yerel halkın da katılımıyla daha başarılı hale gelir. Çatı bahçelerinin bakımı, okullarda ekolojik farkındalık yaratacak atölye çalışmaları ve üniversitelerde yapılan AR-GE projeleri, yeşil çatıların toplumsal anlamda daha geniş bir şekilde yayılmasına katkı sağlar. İnovatif yaklaşımlar sayesinde, sürdürülebilirlik yalnızca belirli bir grup tarafından yürütülen bir hareket olmaktan çıkar ve daha geniş kitlelere hitap eden bir yaşam kültürüne dönüşür.

Editör: Merve Kaya