Dünyada ilk ve tek olarak kumaş derz bandı üretimi yapan Karadeniz Global Yapı ve Yalıtım Teknolojileri A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkan Vekili Onur Çelik, genç girişimcilere örnek olacak zorluklar ve çetin mücadelelerle dolu ilginç start-up hikâyesini ve DR. MESH markalarıyla çıktıkları yolculuğu stendustri.com.tr’ye anlattı. Yıllarını verdiği yapı sektöründe NUR YAPI GRUP gibi sektörünün önde gelen saygın bir firmasının Karadeniz Bölge Müdürü olarak aslında kariyerinin zirvesi sayılabilecek bir noktadayken ve son dönemlerin moda tâbiriyle oldukça konforlu bir çalışma ortamına sahipken, sektörde gördüğü bir açık üzerine her şeyi göze alıp hayalindeki projenin peşinden koşan ve bu dikenli yoldaki tüm engellere rağmen asla pes etmeyen Onur Çelik’in, film gibi start-up hikâyesinin detaylarını kendi ağzından sizlere aktarıyoruz...
“YAPTIĞIM KEŞFİN BU KONUDA ÇIĞIR AÇABİLECEĞİNİ GÖRDÜM”
“2015 yılının son aylarında sektörümüz için ciddi önem taşıyan ve ülkemizde üreticisi olmayan alçı plaka derz bandı konusunda kısa süreli bir kıtlık ve fiyat artışı oluştu. Yaklaşık 2-3 aylık bir dönemde derz bandını yok sattık. Bu süre içerisinde ‘nasıl yaparız’ sorusuna cevap aramaya başladım. Sonrasında yaptığım keşfin bu konuda çığır açabileceğini gördüm ve konuyu çok daha fazla ciddiye aldım. Kendi çapımda Ar-Ge çalışması denemeleri yaptım ve numune ürünler ürettim. Bu farklı ve birçok avantajı barındıran ürünümün cam elyaf derz bandına alternatif olabileceği hususunda öncelikle kendimi ikna etmem gerekiyordu. Bu durum yaklaşık 6 ay kadar sürdü. Önce yakın çevremdeki sektör karar vericilerine ve ustalara küçük denemeler yaptırdım… Olumlu sonuçlar ardı ardına geldikten sonra 2016 yılı Nisan ayında araştırmalı patent başvurusunda bulundum. Artık gönül rahatlığı ile ürünü ve projeyi dilediğim gibi sektör devlerine numunelerim üzerinden anlatabilirdim.
“PATRONUM HAKAN ERSÖZ İLE ORTAK OLACAKTIK AMA MAALESEF KISMET DEĞİLMİŞ”
Aidiyet duygusu ile öncelikle sektörde sözü oldukça kıymetli olan saygıdeğer patronum NUR YAPI GRUP Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Ersöz’e konuyu açtım. Vizyoner kişiliği ile destek olabileceğini, projeyi ürün haline birlikte getirebileceğimizi söyledi, sağ olsun. Böylece ben daha da büyük bir güçle ve heyecanla seri üretim için gerekli olan makinelerin tasarımını yapma yolunda çalışmalarıma hız verdim. Hatta NUR YAPI GRUP’un yapı kimyasalları fabrikası STRADA’daki kimyagerlerle ürünümüzün tutkalları üzerinde ‘nasıl yaparız’, ‘biz yapabilir miyiz’ diye kısa bir çalışma dahi yaptık. Bu süreç de neredeyse 1 yıl kadar sürdü. Artık yatırım rakamı ve gerekli olan makine tasarımları endüstriyel seri üretime uygun hâliyle neticelenmişti ve bir yıl sonu toplantısında saygıdeğer büyüğüm Hakan Ersöz Bey ile kısa bir süreliğine baş başa kaldık… Sonuç sunumumu gerçekleştirdim. Her şey aslında çok güzel gidiyordu. Hakan Ersöz ile ortak olacaktım ve bu bana inanılmaz keyif veriyordu. Toplantı sonrası yıl sonu tatili dönüşünde artık şirketleşme, finansal yatırım ve makine yatırımı bağlantılarıyla projeme start verecektik. Bir sonraki hafta Samsun’dan İstanbul’a gitmek için uçak biletimi dahi yönetici asistanı almıştı. Başarmıştım, start-up projem çok kısa zamanda yatırıma lâyık görülmüştü. İstanbul’a gitmeme 1-2 gün kala bir akşam telefonum çaldı, arayan Hakan Ersöz Bey’di... Sevgili patronum, sesi kırık bir vaziyette ortak olarak yürüttükleri büyük bir site projesindeki ortağının hisselerini devralmak zorunda kaldığını ve projenin tamamının kendisine geçtiğini detaylarıyla anlattı ve konuşmanın sonunda ‘Birkaç yıl bu konuda yatırım yapamam, beklememiz gerek” dedi. O an bin 100 fit yükseklikten paraşütsüz olarak yere çakılmaktan farksızdı benim için, paramparça olmuştum! Eşime dostuma, aileme, iş çevreme bunu nasıl açıklayacaktım… Birkaç gün önce ‘Başlıyoruz, başlıyoruz… Üretime başlıyoruz, yaşasın!’ naraları atmıştım… Hakan Ersöz Bey’e kırılmadım tabii, zira ülkemiz koşullarında ticari hedefler, planlar anlık olarak değişebiliyor maalesef.
“KONFOR ALANIMDAN UZAKLAŞACAK VE HAYALİM OLAN PROJENİN PEŞİNDEN KOŞACAKTIM”
Bu düşüş ve parçalanma farkında olmadan aylar içerisinde beni firmamdan psikolojik olarak uzaklaştırdı. Performansım düştü. Artık işe dahi gidesim kalmamıştı ve bu iş bu şekilde yürümeyecekti. Zor bela 2017 ortalarına kadar süreç devam etti. 2017 yılı ortalarında patent başvurumuzun ilk uluslararası araştırma raporu onaylı olarak geldi ve ben yitirdiğim enerjiye tekrar kavuştum. Çünkü raporda başvurumuz ‘buluş’ olarak değerlendirilmiş ve dünya çapında örneğine rastlanmamıştı. O gün bir karar aldım… Konfor alanımdan uzaklaşacak ve hayalim olan projemin peşinden koşacaktım. Önce eşimin onayını aldım. Sonra saygıdeğer patronum Hakan Ersöz ile yıl sonunda görevi devretmek üzere yerime yetiştirmek için bir arkadaşımızı görevlendirmesi hususunda görüştüm. 2018 yılı 1 Ocak itibari ile NUR YAPI GRUP’tan ayrıldım.
“BOŞ VAKİTLERİMDE ANCAK PROJEME YATIRIMCI ARAMALIYDIM”
Bundan sonrası rüzgâr ve yelkenlerin gücüyle ifade edebileceğim üzere toplamda 25 yılımı verdiğim sektörde güçlü firmalara sunum hazırlamak, görüşmelere gitmek, projeme yatırım alabilmek için efor sarf edeceğim ve bunun yıllar alacağını tahmin etmediğim uçsuz bucaksız bir denize çıkarttı beni. İlk zamanlar anlattığımda bana destek olanlar, artık ‘Keşke işini bırakmasaydın… Yeni bir firma ile anlaşsan olmaz mı’ şeklinde nasihat vermeye başladılar. İşten ayrılışımın üzerinden neredeyse 1 yıl geçmişti ve ekonomik olarak ciddi seviyede diplere yaklaşmıştım. Artık çalışmak zorundaydım ve projeme boş vakitlerimde yatırımcı aramalıydım. 2018 son aylarında bir iş teklifini değerlendirip Mersin’e taşındım. Ancak başladığım iş maalesef çok kısa sürdü. Sonrasında Türkiye’den bayilikler almak isteyen bir Hollanda firması ile online olarak tanıştım… Bayilik görüşmelerini yürütmemi, numune kontrollerinde kendilerine eksperlik ve danışmanlık hizmeti vermemi istiyorlardı, tabi ki çok cüzi rakamlara… ‘Sebat etmek’ bizim nesile çocukken aileleri tarafından kesinlikle işlenmiş bir öğretidir. Ben de cüzi rakamlı bu iş ile ilgili sebat etmeye karar verdim ve süreci yönetmeye başladım. En azından sektörden uzak kalmıyor, fırsat buldukça da projemden insanlara bahsedebiliyordum. Artık beni Mersin’de bağlayan hiçbir şey kalmamıştı ve memleketi, evimi özlemiştim. 2019 yılı sonbaharında Samsun’a geri döndüm.
"NİHAYET ARADIĞIM YATIRIMCIYI BULUP ŞİRKETİMİZİ KURDUK AMA BU KEZ DE PANDEMİ PATLAK VERDİ!”
Sevdiğim bir dostum, ağabeyim olan Hüseyin Türk, projeye harcadığım zamanı, emeği, proje üzerindeki hassasiyetimi bildiği ve bana güvendiği için ileride ortaklık kuracağım Ordu’da mobilya işlerini yaptığı firma sahibine konuyu anlatmış... Görüşmeler, toplantılar sonucunda teveccüh gösterdiler ve Sayın UĞUR GARİP, (GARİPLER İNŞAAT) Sayın AKIN ŞAHİN (PORPOİNT YAPI KİMYASALLARI), Sayın FARUK ZEVALSİZ’in (ÜÇLER İNŞAAT) yatırım yapma kararlarıyla projeyi hayata geçirmek üzere pandeminin hemen başında anlaşma sağladık. Şirketi kurmamızın hemen ardından pandemi patlak verdi ve yasaklar başladı. Makine siparişleri ve tasarımdaki bazı değişikliklerle uğraşarak pandeminin ilk yılında tamamen verimsiz bir ilerleyişle 2021 yılı ortasına kadar zaman harcadık. Makinelerimizin tamamlanması ve Ordu’da faaliyete geçmemizle birlikte olmayan bir ürünü üretmek üzere seri üretimde önümüze çıkan engelleri bertaraf etmek için 1 yılın ardından 6 ay daha zaman harcayarak nihayet seri üretime başladık.
“YURT İÇİNDE BİR TÜRLÜ FİYAT KONUSUNU AŞAMAYINCA YURT DIŞI PAZARA YÖNELDİK”
Çok umutlu olduğum ülkemizdeki alçı plaka üreticilerinin birçoğu ile görüştüm… Rakibimiz Çin malı ürünler olduğu için maalesef bizi desteklemekten kaçındılar. Pazar sadece ülkemiz için 35 milyon dolar civarındaydı ve bu büyük pazara girebilmek hiçte kolay olmayacaktı. Ancak ürünlerimiz bırakın Çin malı derz bantlarını, Avrupa’da ve ABD’de üretilen ürünlerden de üstündü. Buna rağmen bir türlü yurt içi piyasa için fiyat konusunu aşamadık. Artık yüzümüzü yurt dışına çevirmenin zamanı gelmişti… Bu derya, çok daha büyüktü. Global piyasa bu ürün için 3 milyar dolarlık bir pazardı ve DR. MESH bu pazarda rakiplerinin arasında yerini almalıydı. Uzun zamandır biriktirdiğim dünya genelindeki alçı plaka üreticilerinin, ABD’de ve Avrupa’da üretim tesisleri olan en büyük rakibimizin distribütörleriyle hazırlamış olduğum liste üzerinden irtibat kurup, çok yüksek rakamlarda kargo ücretleri ödeyerek onlara numune ürünler göndermeye başladım. Yüzlerce mail, binlerce linkedin mesajı ve uzun uğraşlar vererek hazırladığım amatör ürün videoları… Bu videoların renderleriyle ve üretilmeyeni üretirken deneyimlenmemiş birçok hatayı düzeltmek için savaşarak geçti zaman. Yıl 2022 olmuştu… Yurt dışına deneme mahiyetinde birkaç küçük satıştan çok öteye gidememiştik. Gerilmiş ve yıpranmış bir halde yatırımcılarıma karşı mahcup olma ihtimalinin büyük yüküyle baş etmeye çalışıyordum. Tam enerjim tükenmek üzereydi ki binlerce mesaj, onlarca video, ürün tanıtımları ve yüzlerce mailden dönüşler başlamıştı. Son yaptığım video instagram sayesinde inanılmaz bir kitleye ulaşmış, insanlar DR. MESH ismini artık mailden, DM’den arayıp sormaya, numuneler istemeye ve fiyat sorgulamaya başlamışlardı. Enerjim tekrar ilk günkü seviyelere şarj olmuştu!
“İLK OLARAK GÜNEY KORE DİSTRİBÜTÖRLÜĞÜ KONUSUNDA ANLAŞMAYA VARDIK”
İlk olarak Güney Kore distribütörlüğü konusunda anlaşma yaptık. İlk ihracatımızı, Güney Koreli Central Tools firması ürünleri çok beğendiği için, uçak kargo fark ödemesini yaparak çok hızlı şekilde talep etti. Hemen sonrasında 80 gün sonra eline ulaşacak olan konteyner siparişlerini verdi. Ardından Suudi Arabistan’da üretim yapan merkezi Dubai’de olan (Mada Gypsum) Suudi Arabistan-Katar ve Dubai için distribütör görüşmelerine başladık. Bir görüşme talebi de dünyanın öbür ucundan, Yeni Zelanda’dan (İnter Build nz) geldi. Aslında bu firmalar bölgelerinin en güçlüleriydi ve tek derdimiz bir an önce üretim artışı için çözüm üretmek oldu.
“HEDEFİ ÜRETMEK OLAN, ŞANLI BAĞRAĞIMIZI ‘Made in Turkey’ YAZISI İLE BİRLİKTE DÜNYAYA TAŞIYACAK GENÇLERİMİZE SELAM OLSUN”
Yolculuğu noktalarken start-up yolculuğuna çıkmayı düşünenler için bir çift sözüm olacak… Ne TV programlarında gördüğünüz, ne sosyal medya reklamlarında anlatılan, ne de danışmanların anlattığı gibi bu yolda teşvikler ve hibeler yok. Bunu bir kere kesinlikle bilmelisiniz. Ayrıca yine sosyal medyada çokça karşınıza çıkacak olan banka destekleri ve sözüm ona melek yatırımcılar… Emin olun bunlar da o çakıllı yolda rastlayabileceğiniz kişi ya da kurumlar değil. Tek kalem bu yola çıkacaksınız. Projenize çok güvenmelisiniz ve konfor alanınızı terk ederek bu yola baş koymalısınız. Hedefi üretmek olan, şanlı bayrağımızı ‘Made in Türkiye’ yazısı ile birlikte tüm dünyaya taşıyacak gençlerimize selam olsun”.