Türkiye döküm sanayi, Amerikan Dökümcüler Birliği (AFS)'nin Ocak 2021 tarihinde yayınladığı 2019 yılı verilerini içeren"54. Dünya Döküm Üretimi İstatistikleri"ne göre toplam 2 milyon 314 bin 245 ton üretimle iki basamak yükselerek dünyada 9. ve Avrupa’da İtalya’yı geçerek 2. büyük döküm üreticisi konumuna ulaşmıştı.

Geçtiğimiz yıl da döküm üretimi beklentilere paralel olarak ilk çeyrekte normal seyrinde ilerlerken, Covid-19'un etkisiyle ikinci çeyrekte ciddi kayıplar yaşandı. Bilhassa yurt içinde ve Avrupa otomotiv endüstrisinde üretimde yaşanan duruşlar, sektörü önemli ölçüde etkiledi.

Bu dönemde TÜDÖKSAD'ın gerçekleştirdiği Etki Analizi anketlerine göre; dökümhaneler yaklaşık yüzde 74'ü sipariş ertelemeleri ve iptalleriyle karşılaşırken kısa vadeli üretim kaybı yaklaşık yüzde 48'e ulaştı ve ilk altı aylık dönemde bir önceki yıla göre üretim hacminde yüzde 23,9'luk bir kayıp yaşandı.

NORMALLEŞME SÜRECİNDE NELER YAŞANDI?

Pandemi süreci içerisinde Türkiye'nin ulusal sağlık sisteminin sahip olduğu güçlü yoğun bakım altyapısı ve hedefe yönelik karantina uygulamalarıyla birlikte Covid-19 vaka sayılarının kontrol altına alınması haziran ayında sınırlama önlemlerinin gevşetilmesini beraberinde getirdi ve akabinde uluslararası piyasalarla birlikte “normalleşme” sürecine girildi.

Normalleşme döneminde 2020 üçüncü çeyreğinde yurt içi siparişlerin canlanmasıyla birlikte özellikle Avrupalı döküm alıcısı sektörlerden gelen yoğun siparişler Türkiye metal döküm sektörünün büyük bir ivme yakalamasını sağladı.

Bu doğrultuda, salgının ilk fazı sonrasındaki dönemlerde, İmalat Satın alma Yöneticileri Endeksleri (PMI), pandeminin etkisine rağmen 2019'daki sanayi üretimindeki daralmadan sonraki toparlanmanın işareti olan 2020'de eşik değer olan 50 seviyesinin üzerinde seyretti.

Nisan ayında tarihi en düşük seviyesi olan 33.4'e ulaştıktan sonra İmalat PMI, Temmuz ayında 56.9 ile tarihi en yüksek seviyesini kaydetti. Reel kesim güvenindeki toparlanma ise, yıl sonuna kadar devam etti. Endeks Aralık ayında 110,4'e yükseldi ve Şubat 2018'den beri en güçlü seviyesine ulaştı.

Yılın ikinci yarısında Covid-19 vaka sayısındaki keskin artışlara rağmen, metal dökümhaneleri uyguladıkları tavizsiz önlemler sayesinde üretim faaliyetleri kesintisiz sürdürdü. İlk yarıda yüzde 53,1'e gerileyen kapasite kullanımı yeniden yüzde 61'i aşarak özellikle son çeyrekte kayda değer üretim artışları gözlendi.

SEKTÖR 2,2 MİLYON TONLUK ÜRETİM HACMİYLE YILI KAPATTI

Üretim miktarındaki daralma esas olarak demir dışı döküm üretimindeki azalmadan kaynaklanırken, demir dışı döküm üretim hacmi yüzde 11,6 düşüşle 506,8 bin tona ve demir dışı dökümlerin toplam üretim içerisindeki payı 2020'de yüzde 23,3'e geriledi. Öte yandan önceki yıl yüzde 69 olan ihracat oranının yüzde 79’a yükselmesi demir-dışı metal dökümünün ihracat miktarının sabit kalmasını sağladı.

Pik döküm üretimi 2019 yılına kıyasla yüzde 0,5'lik hafif bir artışla 617 bin 320 tonla neredeyse sabit kalırken, sfero döküm üretimi yüzde 8,5 düşüşle 854 bin 704 ton oldu. Öte yandan dış talep, pandemi nedeniyle gelen siparişler ve tedarik zinciri ağlarındaki kaymalara işaret edecek şekilde tam tersi bir görüntü sergiledi.

Demir döküm üretimi 2019 yılına kıyasla yüzde 5 oranında azalarak 1 milyon 664 bin ton olarak gerçekleşti. İhracat hacminde yüzde 8’e ulaşan kayıp demir döküm ihracat oranının yüzde 61’den yüzde 59’a geriledi.

Pik döküm ihracat oranı 2020'de yüzde 62,6'dan yüzde 47,3'e düşerken sfero dökümün ihracat hacmi yüzde 12,8 artarak ihracat oranı yüzde 66,7'ye yükseldi. Pik demir döküm üretiminde kapasite kullanımı yüzde 70,8'e ulaşırken sfero döküm için toplam kapasitenin yüzde 55'inin altına düştü.

Çelik döküm üretim hacmi 2018 yılından bu yana neredeyse sabit kalarak 2020 yılında sadece 481 tonluk hafif bir kayıpla 192 bin 10 ton olarak gerçekleşti. Yurtiçi siparişlerin güçlü olmasına rağmen, globaldeki üretim kesintileri nedeniyle dış talep zayıfladı ve ihracat hacminde yüzde 23'lük bir düşüş kaydedildi.

Sektör genelinde 2020 yılı toplam kapasite kullanımı yüzde 67,9’dan yüzde 59,5’e geriledi. Üretim hacmi bakımından ihracat oranı yüzde 64 civarında sabit kalırken üretim kıymeti bakımından sektörün ihracat oranı yüzde 77’ye yükseldi.

Geçtiğimiz yılı boyunca dalgalı makro ekonomik koşullarla paralel şekilde sektördeki yatırımlar 2019'a göre yüzde 51,3 gibi önemli bir düşüşle 49,8 milyon avroya geriledi. Yeni tesis ve ekipman yatırımlarının önemli bir kısmı beklemeye alınırken gerçekleştirilen yatırımların esas olarak proses verimliliğini ve otomasyon seviyesini artırmaya yönelik olduğu gözlendi.

GİRDİ FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMLER ENDİŞE VERİYOR

Özellikle döviz kurlarındaki dalgalanmalar sektörün hammaddede ithalata bağımlı olması nedeniyle dökümhanelerin üretim maliyetlerini büyük ölçüde etkiliyor. 2020'deki durum, kur krizinin meydana geldiği 2018'dekinden daha da olumsuz bir görüntü çizdi. Yıllık TL/USD ve TL/EUR döviz kuru değişimleri sırasıyla yüzde 23,6 ve yüzde 35,5 oldu ve TÜİK'e göre, 2020 yılında döküm sektörü için yurt içi ÜFE değerindeki yıllık değişim yüzde 36,6 olarak gerçekleşti.

Enerji ve doğalgaz fiyatlarında 2018 yılından bu yana keskin bir artış görülüyor. Sanayi tesisleri elektrik ve doğal gaz fiyatları bir önceki yıla göre sırasıyla yüzde 12,7 ve yüzde 3,1 artış kaydetti. Metal dökümhaneleri ise azalan üretim hacmine rağmen bir önceki yıla göre elektrik ve toplam enerji maliyetlerinde sırasıyla yüzde 13,4 ve yüzde 17,0'lük artış bildirdi.

Ham madde fiyatlarındaki sürekli devam eden artış ise 2020 yılında da bir önceki yıla göre yüzde 15-22 bandında artışa devam etti. TÜİK verilerine göre imalat sanayiinde saatlik işgücü maliyeti endeksi bir önceki yılın yüzde 17,3 üzerinde gerçekleşti.

Diğer yandan, yüksek işsizlik oranlarına ve genç işsizlik oranlarına (sırasıyla yüzde 12,6 ve yüzde 25,8) rağmen metal döküm sektörü, iş gücü eksikliği yaşamaya devam ederken, ortalama bordro maliyetleri ülke ortalamalarının üzerinde seyrediyor. Metal dökümhaneleri, işçilik maliyetlerinin bir önceki yıla göre yüzde 23 arttığını belirtiyor.

SEKTÖR KRİTİK BİR DÖNEME GİRİYOR

Ham madde fiyatlarında 2020 yılının dördüncü çeyreğinde başlayan artış eğilimi, 2021 yılında devam etmekle birlikte ferro alyaj ve reçine gibi sarf malzemeleri fiyatlarında da döviz bazında yüksek oranda artışlar görülüyor. Ana girdi fiyatlarındaki dalgalanmaların yanında bu malzemelerin tedariki noktasında da sorunlar yaşanabiliyor. Yüksek talep kaynaklı olarak başlayan fiyat artışları, tedarik ve lojistik zincirinde oluşan kırılmalar sebebi ile artarak devam ediyor.

Bilindiği gibi sektörde kullanılan ham madde ve yardımcı maddelerin önemli bir bölümü ithalat yolu ile karşılanıyor. Bir süredir, temel olarak ABD ve Çin arasındaki ticaret dengesinin bozulması doğrultusunda ihracatçıların konteyner bulmakta zorluk çekmesiyle yükselen navlun fiyatları da artmaya devam ediyor. Navlun fiyatlarında yakın pazarlarda yüzde 30 civarındaki artış, özellikle deniz aşırı pazarlarda yüzde 300-400 civarına çıktığı görülüyor.

Lojistik sektöründe yaşanan sorunlar, enerji maliyetlerindeki yükseliş, artan işletme sermayesi ihtiyacı, fiyat istikrarsızlığı ve tedarik noktasında yaşanan dönemsel sıkıntılar metal döküm sektörünün önünde önemli sorunlar teşkil ediyor.

Bu noktada, sektörümüzün geleceği açısından söz konusu sıkıntılara ilişkin metal dökümhanelerinin, döküm alıcılarının ve dökümhane tedarikçilerinin ortak çözüm yolları geliştirmesi ve dökümhanelerin üretim maliyetlerindeki bu artışların satış fiyatlarına yansıtılabilmesi, karlılıklar ve dolayısıyla sürdürülebilirlik açısından çok büyük önem taşıyor. (TÜDOKSAD