Makina

MAKİNE SEKTÖRÜ 2022'Yİ 25,3 MİLYAR DOLAR İHRACATLA TAMAMLADI

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından açıklanan konsolide verilere göre, 2022 yılı sonunda Türkiye'nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 25,3 milyar dolar oldu.

Makine imalat sanayi konsolide düzenlemelerine göre, sektör 2022 yılsonunda serbest bölgeleri dahilinde ihracatını önceki yıla göre yüzde 9,6 milyar 25,3 milyar yük taşıdı. Serbest teslimatın yapılan ihracat hariç yıllık makine ihracatı Almanya için 2,9 milyar dolar, ABD için 1,5 milyar dolar, Rusya içinse 1,3 milyar harcamaya ulaştı. Bu üç ülkeden serbest bırakılması yapılan makine ihracatı ise 600 milyon doları aştı. 2022 yılında yüzde 62,4 ihracat artışı Rusya'ya ulaştı, sadece Aralık ayında 250 milyon dolar ihracat gerçekleştiren makineciler, bu ülkeyle ticari ilişkilerde tüm zamanların en yüksek verisine ulaştı.

MAKİNE VE EKİPMAN İMALATINDA ÜRETİM ARTIŞI YÜZDE 16,5

Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu 2022 yılında küresel makine ve yerleşim yatırımlarında yüzde 5,2 gösteri geçmişini, makine sanayi işçilerinin ise yüzde 4'ü görmüş olduğunu belirterek; “ Ortalamaların tek hanelerde kaldığı 2022'de; makine ve yerleştirme yatırımlarındaki büyüme Türkiye'de yüzde 13 gibi yüksek izleme kayıtlarına açıldı ve çalıştırmaya yönelik ilave elektrik tüketiminin de alıcı makinedeki canlılık yıl sonuna kadar devam etti. TÜİK tarafından sağlanan bilgilere göre genel imalat sanayii toplam üretiminin yıllık bazda yüzde 8,3 büyüdüğü Kasım sonunda, makine ve ekipman imalatındaki üretim artışı yüzde 16,5 olarak gerçekleşti” dedi.

Geçmişteki gelişmelerin, resesyon fiyatlamasının ve çapraz kurun menfi tesiriyle makine sektörünün rekabet üstünlüklerinin ihracat gruplarına geçen sene başında hedeflenen oranda yansımadığının altını çizen Karavelioğlu şunları söyledi:

“Sonuçlarımıza etkileri üzerinde, Ukrayna-Rusya savaşının etkileri ile AB ve ABD'deki baskıya bağlı parasal sıkılaşmanın üzerindeki talep baskısı gibi pek çok etken var.Bu unsurlara rağmen ihracatımızı miktar olarak yüzde 3 artırmış olsak da, sadece Euro-Dolar paritesinin ihracatımıza menfi tesiri 2 milyar doların üzerinde oldu. Netice üretimi küresel makine ihracat payı yüzde 1'i aşan ülkelerden biri olmak memnuniyet verici. Danimarka, Finlandiya ve Norveç gibi gelişmiş ülke sektörlerinin önündeyiz. Hızımızı artırırsak İsveç ve İspanya'yı da kısa zamanda geçeceğiz. Politika koşulları her nasıl olursa olsun, Cumhuriyetimizin 100. yaşını kutlayacağımız 2023 sonunda da rakiplerimizden daha iyi sonuçlar elde edeceğimizden ve küresel ölçekte pazar payımızı daha da genişleteceğimizden eminiz.” 

“TOPARLANMA YILIN İKİNCİ YARISINI, KÜRESEL MALİ BİTİŞ GELECEK YILI BULACAKTIR"

Yeni yıl hedeflerimizi koyarken dünyada ilk çeyrekte küçülme, ikinci çeyrekte durağanlaşma beklentisini gözettiklerini sağlayan Karavelioğlu, endüstri dış pazar stratejisini şu şekilde yorumladı:

“Makine ve tesis mühendisliği alanındaki sektör çalışmalarını izlemek üzere yakından takip ettiğimiz küresel kurumlarda denetleyici bir iyimserlik hakim. Örneğin Almanya'da görüşlerine başvurulan 600 üretici firmadan yüzde 86'sı, 2023 için karamsar olmayacağını söylüyor. Tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılar ve malzeme kıtlığı nedeniyle üretimdeki aksamalara rağmen bu algıyı besleyen ana unsur, yılın ikinci yarısında bir toparlanma beklentisi. Avrupa'nın enerji krizi, kütle etkisinin altındaki alan savaşı ve Çin'de devam eden bir yer olduğu gibi riskler artarsa ​​sabitliğin uzayabileceğini tahmin ediyoruz.” 

“RAKİPLERİMİZ YAKIN COĞRAFYAMIZA VE UYGULAMAYA GİRMEK İÇİN DAHA AGRESİF OLACAKLAR"

Karavelioğlu, üretimin son 12 ayda yüzde 16,5 artan makine sektöründe, kapasite kullanım ömrünü yüzde 75 seviyesinde işaretleyerek şunları belirtti:

“Dünya genelinde ekonomik ve coğrafi yapıların sıkılaştığı, korumacı politikalarla ithalattaki engellemelerin artışa geçtiği bu dönemde, döviz kurlarının da sayesinde pazara kolay girilen Türkiye'de, makine ithalatı yüzde 10 artış göstererek yıllık 37milyar doları buldu. Birbirine çok yakın ithalat ve ihracat işimizle karşılamamız gereken yüzde 70 seviyesinde tutabildik ancak yeni sipariş almanın herkes için zorlaştığı bu yıl, rakiplerimizin hem yakın coğrafyalarında hem de sahibi çok daha agresif kampanyalar yürüteceklerini düşünüyoruz. Pandemi öncesi 2019 yılı ölçümleri karşılaştırma üretimi miktar olarak yüzde 64,2, ihracatını yüzde 29,3 artıran sektörümüzün yeni ölçekleriyle yakaladığı büyüklüklerini koruyabilmek için iç pazar acilen tahkim etmek istiyoruz. Maliyet harcamalarımızın yüzde 92'ye çıkması son 12 ayda sepet kurdaki artışın yüzde 37'de kalması, bu tahmini önemli bir zaafın kurun yatay hareketinden etkilediğini gösteriyor.” 

“NİTELİKLERİMİZİ FİNANSE EDECEK KADAR HAREKET ALANIMIZ OLMALI"

Karavelioğlu, döviz kurlarının ortaya çıkmasına paralel olarak ortaya çıkan bir dengenin, ihracatçıların elini her iki cephede birden çoğaltacak bir şüpheye yer bırakmadıklarını söyledi:

“Türkiye ekonomisindeki iç talep ve büyüme tahminlerinin yeni yılın ilk yarısında yüksek beklentileri olduğunu düşünmekteyiz. Bu canlı ortamlık, TL'nin aşırı değerlenmesine engel olacak bir model yapısı; hem ithalattaki artışın kontrol altına alınabilmesini hem de temelde güç olmak üzere her alanda maliyetleri artan ihracatçıların rekabet güçlerini koruyabilmesini sağlar. Bizi rakiplerimizden pozitif bir şekilde ayrıştıran özelliklerimiz; küresel taleplere geniş bir alt sektördeki yanıt verme gücümüz, ölçek yapımızdan kaynaklı kaynaklarımız ve yüzde 80'e ulaşan yerli katma değer oranımızdır. Bu kaynağımızı finanse etmeye yetecek kadar hareket alanımız olursa, tüketimimizi kaybetmemize kaptırmayız.”

“DÖNÜŞÜM HİZMETLERİNDEN YOKSUNLAR, AVRUPA DEFTERİNİ KISA SÜREDE KAPATIRLAR"

Karavelioğlu, rekabetin kıran kırana devam ederken bu süreçte Avrupa Birliği'nin sürdürülebilirlik konusunda yeni değerlere sahip olmaya devam edeceğini belirterek; “Uluslararası alana yaydığı açıklamalarla Avrupa'ya güçlü bir yayılma sağlayan sektöre ve çevremize, AB 'nin kendi gruplarını korumak üzere Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında ortaya çıkan uygulama kararlarını, uygulamalarımızı çok önceden hedefleyeceğiz. Hatta bu durumu bir nevi, yönetim ve direktifler tsunamisi olarak tanımlamıştık. Bu mekanizmalar giderek hız kazandı” dedi.

Yeni yılla birlikte Almanya'nın, iş hacmi büyük firmalardan ilgili ithalatçılara, ülkeye sokacakları mallar için değer zincirlerinin sonuna kadar çevreye ve çalışana göz açıp kapadıkları konusunda sorumluluk yükleyen Tedarik Zinciri Özen Yükümlülüğü Kanunu'nu hayata geçirmesinin dikkat çekici olduğunu söyleyen Karavelioğlu, sözlerini şöyle tamamladı: 

“ Türkiye'nin makine aktarımının yüzde 26'sının parça ve bileşenlerinden geldiği ve üyelerimizin değer zincirlerinde önemli yerler edindiğini göz önünde tuttuğu, Sürdürülebilirlik Derecelendirme talepleriyle daha yoğun biçimlerde karşılaşacağımızı barındıracağız. Ödevlerimiz her alan sistemli şekilde artacaktır. Bütün sınai dalları bağlayacak olan bu gelişme, sektörel yapılar ve ihracatçı yapıların çabalarını çeşitlendirip yaygınlaştırmakta. Sürdürülebilirlik konusunda yayılmaya devam etmeyen işletmelerimiz varsa, bunlar maalesef Avrupa defterini kısa sürede kapatacaktır.”