Allianz Trade İnşaat Sektörü Risk Raporu yayınladı. Rapora göre; kentleşme, demografik yapı, altyapıya yönelik artan yatırımların etkisiyle inşaat talebi artıyor. Raporda, Çin, ABD ve Hindistan’ın başı çektiği küresel inşaat üretiminin 2030 yılına kadar 15,5 trilyon dolara ulaşacağı, bu üç ülkenin tüm küresel büyümenin yaklaşık yüzde 60'ını oluşturacağı öngörüsü de yer alıyor.
BATI AVRUPA’DA İFLASLAR ARTIYOR
Allianz Trade İnşaat Sektörü Risk Raporu’na göre; Avrupa’da likidite küçük oyuncular için sorun olmaya devam ederken sektörde iflaslar artıyor. İnşaat sektörü ağırlıklı olarak daha uzun nakit dönüşüm çevrimleriyle çalışan KOBİ'lerden oluştuğu için faiz oranlarının yükseldiği ve finansal koşulların sıkılaştığı ortamda bu şirketler artan girdi maliyetleri ve finansman sorunlarıyla mücadele ediyor. Bu nedenle, Batı Avrupa'da inşaat sektöründe iflas sayıları yüksek seyretmeyi sürdürüyor. Salt inşaat sektörü ve gayrimenkul alanındaki ticari iflas vakaları Almanya, Fransa, Birleşik Krallık ve İtalya'da toplam ticari iflasların yüzde 20’den fazlasını oluşturuyor.
ABD'de ise mevcut konut arzının kısıtlı olması nedeniyle yeni konut inşaatlarının hız kesmediğine değinilen raporda, ileriye dönük olarak, faiz oranlarının düşmeye başlaması ve makroekonomik zeminin iyileşmesiyle 2024 yılının ikinci çeyreğinden itibaren sektörün canlanabileceği belirtiliyor.
SEKTÖR TÜRKİYE’DE BÜYÜMESİNİ SÜRDÜRÜYOR
Allianz Trade İnşaat Sektörü Risk Raporu’nda, Türkiye'de inşaat sektörünün, dinamik yapısı ve proje çeşitliliği ile büyümeye devam ettiği belirtiliyor. Ancak, malzeme fiyatlarındaki dalgalanmalar, iş gücündeki sorunlar ve teknolojik adaptasyon gibi konuların sektörün karşılaştığı önemli zorluklar olduğunun da altı çiziliyor.
Allianz Trade’in hazırladığı rapora göre; 2023 yılı Ocak-Ekim döneminde Türkiye genelindeki konut satışları 993.835 oldu. 2023 yılının üçüncü çeyreğine ait GSYH'nin sektörel analizine göre inşaat sektörü yüzde 8,1'lik bir artışla öne çıktı. Raporda ayrıca, Türkiye inşaat sektörünün gelecekte daha da rekabetçi ve sürdürülebilir olabilmesi için stratejik planlamaların sürekli olarak güncellenmesi, sektör paydaşlarının da bu zorluklara etkili çözümler bulması gerektiğine dikkat çekiliyor. Özellikle de bölgedeki savaş nedeniyle son yıllarda yurt dışı projelerde ivme kaybeden sektörün bölgede siyasi atmosferin iyileşmesiyle birlikte körfez ülkelerinde bu kayıpları telafi edebileceği öngörüsüne yer veriliyor.