Konsept oluşturma sürecinde, yatırımcı ve mimar arasındaki etkileşim oldukça kritik bir rol oynuyor. Yatırımcı, projeye yönelik finansal ve fonksiyonel hedefleri belirleyerek sürecin başlangıcını yapıyor. Projeye yatırım yapmasının ana gerekçeleri, hedef kitle, bütçe ve kullanım amacını net bir şekilde tanımlıyor. Mimar ise bu talepler doğrultusunda yaratıcı çözümler sunmak ve yatırımcının beklentilerini hayata geçirmek için teknik bilgisi ve estetik vizyonunu ortaya koyuyor. Konsept oluşturma süreci, yatırımcı ve mimar arasındaki iş birliğini gerektiriyor ve proje hedeflerinden estetik beklentilere kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor.

Yatırımcı, projenin amacını, hedef kitlesini ve bütçesini belirleyerek süreci başlatıyor. Mimar ise proje alanının analizi, çevresel düzenlemeler ve yapısal gereksinimlerle ilgili ön araştırmalar yapıyor. Mimar, yatırımcının vizyonuna uygun olarak tasarım alternatifleri sunuyor. Estetik, fonksiyonellik ve sürdürülebilirlik gibi unsurları göz önünde bulundurarak ilk çizimleri veya 3D modelleri hazırlıyor. Mimarın hazırladığı ilk tasarımlar yatırımcıya sunuluyor. Yatırımcı, tasarım üzerinde değişiklikler veya eklemeler istiyorsa geri bildirim veriyor, mimar ise bu doğrultuda tasarımı revize ediyor. Tasarım bütçe açısından değerlendiriliyor. Mimar, yatırımcının belirlediği bütçe içinde kalarak alternatif malzemeler veya yapısal çözümler sunarak projenin uygulanabilirliğini sağlıyor. Nihai konsept onaylandıktan sonra, mimar projenin teknik detaylarını geliştiriyor ve uygulama aşamasına hazır hale getiriyor.

"KONSEPT OLUŞTURMA SÜRECİ, YATIRIMCI VE MİMAR ARASINDA İŞ BİRLİĞİ GEREKTİRİYOR"

Aura Design Studio kurucusu, mimar Filiz Cingi Yurdakul, bu konudaki görüşlerini paylaştı. Konsept oluşturma sürecinin, yatırımcı ve mimar arasında yakın bir iş birliği gerektirdiğinin altını çizen Cingi Yurdakul,  "Bu sürecin ilk aşamasında, yatırımcının ihtiyaçlarını ve beklentilerini detaylı bir şekilde dinleriz. Yatırımcı bazen müteahhit bazen de arsa sahibi olabilir ve her iki durumda da farklı dinamikler devreye girer. Eğer işverenimiz arsa sahibi ise, arsa ile uzun süreli bir bağı olabilir. İşverenimiz arsanın tarihine ve özelliklerine dair derin bir bilgi birikimine sahip olabilir. Bu bilgi, tasarım sürecinde oldukça değerli olabilir; çünkü arsanın geçmişi ve özellikleri, tasarım kararlarını şekillendirebilir. İşverenin arsa hakkındaki bilgileri, projenin konseptinin oluşturulmasına önemli ölçüde katkıda bulunur ve tasarım sürecini aydınlatıcı bir şekilde yönlendirir. İşverenimiz müteahhit olduğunda ise beklentiler farklı olabilir. Bu durumda projemiz bir yatırım olacağından, proje sürecinin pratik yönleri ve maliyet etkinliği etkinleşir. Tasarım sürecinde işlevsellik, maliyet ve zaman yönetimi gibi unsurlar daha fazla ön plana çıkar." dedi.

"Yapıchem Kimya ile Yeşil Çimento: Karbon Emisyonunu Azaltan Yeni Nesil Katkılar" "Yapıchem Kimya ile Yeşil Çimento: Karbon Emisyonunu Azaltan Yeni Nesil Katkılar"

Filiz Cingi Yurdakul

FOTO: AURA DESIGN STUDIO KURUCUSU, MİMAR FİLİZ CİNGİ YURDAKUL 

Her projede, farklı arsa verileri, konumları, işveren talepleri ve hedefleri doğrultusunda farklı hikayeler ve tasarım çözümleri ortaya çıkar ifadesini kullanan Cingi Yurdakul, "Bu noktada, mimar ve yatırımcı arasındaki yakın işbirliği oldukça kıymetlidir. Her iki tarafın da beklentilerini ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, mimar-yatırımcı-kullanıcı üçgeninde en doğru sonuca ulaşmak için birlikte hareket ederiz. Bu işbirliği, tasarım ve inşaat sürecinde en iyi sonuçları elde etmeye ve projenin hem estetik hem de işlevsel olarak başarılı olmasının sağlanmasına yardımcı olur." diyerek sözlerini tamamladı.

Editör: Merve Kaya