Aura Design Studio, sürdürülebilirliği sadece projelerindeki tarz veya form meselesi olarak değil, yerel bağlama, sosyal yaşama ve kullanıcılarına uyarlanabilirliği ile ele alıyor. Uzun vadeli sosyal ve ekolojik değerlere ve kazanımlara yatırım yapmaya hazır olarak, sürdürülebilir projelere ve aynı zamanda sürdürülebilir bir iş anlayışına da imza atmayı hedefliyor.
Sürdürülebilir tasarım su, enerji ve karbondan daha fazlası anlamına geliyor. Mimarlık için, yaşam döngüleri ve sistemik kültürel değişim anlayışına derinden kök salmış olan bu kavram son otuz yılda "sürdürülebilirlik" kelimesi ile gevşek tanımlanmış bir moda sözcüğe dönüşerek ağırlığını kaybetmeye başladı. Ancak, şemsiye terimin arkasındaki fikirler büyüdü ve genişledi. Geleceğin ne getireceğini yeniden düşündüren ikonik yeni bina tasarımları da hızla arttı.
Bugün yapı ve inşaat sektörü, dünyadaki CO₂ emisyonlarının yüzde 39'undan sorumlu. Aura Design Studio bu zincirdeki sorumluluklarının ve etki yaratma fırsatının farkında olarak hedeflerini, yalnızca katkıda bulunmak için var olan sürdürülebilir bir mimari yaratmak değil; fayda sağlayan binalar, zenginleştiren mekanlar ve olumlu ilerlemeyi hızlandıran şehirler olarak tanımlıyor.
KARBON NÖTR MİMARİ
Karbon nötr mimari, ağırlıklı olarak mimari uygulama tasarım stratejileri ve inşaat teknolojisi çerçevesinde ilerleyen, çevresini minimum düzeyde tüketerek ve mümkün olduğunca az atık üreterek çevre üzerindeki etkiyi azaltmayı amaçlıyor. Aura Design Studio da projelerinde genellikle bu dinamiğe hitap eden stratejiler sunuyor; örneğin, doğal çapraz havalandırmayı ve malzemelerin termal ataletini kullanan pasif tasarım çözümleri yoluyla iklimlendirme ihtiyacını azaltıyor. Mimar Filiz Cingi Yurdakul, pasif tasarım stratejilerine ek olarak, rüzgar veya güneş enerjisinden ihtiyaç duyulanın üretilmesini ve yağmur suyunun toplanması ve kullanılmasını da projelerinin önemli birer parçası olduğunun altını çiziyor ve ekliyor: “Mimarinin nasıl şekillendirilebileceğinin sınırlarını zorlamayı seçiyoruz. Dönüştüren, güçlendiren ve bağlayan tasarımı hedefliyoruz.”
İNŞAAT SEKTÖRÜ VE ENERJİ TÜKETİMİ
İnşaatın dünyadaki ana ekonomik faaliyetlerden biri olduğunu, insanların istihdamında ve kaynakların hareketinde önemli bir rol oynadığını ve çeşitli zamanlarda ekonomik toparlanmada önemli bir müttefiki temsil ettiğini belirten Mimar Filiz Cingi Yurdakul sürdürülebilirlikle ilgili stratejilerin yapıların bakımına ve faydalı ömrüne odaklandığını, inşaatla bağlantılı dünya enerji tüketiminin büyük oranda inşaat malzemelerinin işlenmesi, üretimi ve nakliyesiyle ilgili olduğunu da vurguluyor. Bu nedenle yerel malzemeler ve yerel teknikler ile olası yerel tüketime yönelmek, bölgeye yakın yerlerden tedarikçi ve işçi aramak da stratejinin bir parçası olmak zorunda.
MALZEME SEÇİMİ VE ENERJİ TÜKETİMİ
Sanayi devriminden sonra inşaat sektörünün, sadece şantiyelerde değil, aynı zamanda doğal malzemelerin çıkarılması ve dönüştürülmesi konularında da verimlilik ve hız arayışında tüm üretim zincirini dönüştüren bir mantıkla hareket ettiğinin altına çizen Mimar Filiz Cingi Yurdakul, günümüzde birçok araştırmaya göre, bu üretim mantığının karbon nötr bir üretim zinciriyle ve ayrıca gezegende bildiğimiz şekliyle yaşamın sürdürülmesiyle bağdaşmadığının giderek daha belirgin hale geldiğini de sözlerine ekliyor: “Bu nedenle, bir yandan planlama ve tasarımda, karbon nötr mimarinin temel amacı; üretim zincirinde düşük enerji tüketimi ve düşük sera gazı emisyonu arayan çözümler ile hammaddenin çıkarılmasından itibaren tüm aşamaları dikkate alarak kullanmaktır. Bir diğer açıdan, bu müdahale her bağlamda inşaat faaliyetinin sosyal koşullarıyla sınırlı. Çevre üzerinde etkisi yüksek malzeme ve tekniklere bağlı üretim zincirinin standardizasyonu, gerek yüksek maliyeti gerekse işçilik zorluğu ve hatta yetersizlik gibi lojistik uyumsuzluklar nedeniyle sektörde alternatif üretmeyi zorlaştırıyor.”
YAŞAM VE GELECEK İÇİN MİMARLIK
İnsanlara davranışlarını ve kişisel ulaşım alışkanlıklarını değiştirmeleri için ilham vermenin iklim üzerinde olumlu etkileri olabileceğine inanan Aura Design Studio kent ölçeğinde stratejilerle çalışarak şehirlerde özel arabalardan ortak, kamusal veya yumuşak mobilite alternatiflerine geçişin gerçekleştirilmesine yardımcı olabilecek kamusal alanlar ve yapılar tasarlıyor. Tüm projelerinde insanların yaşamlarında daha fazla sosyal etkileşimde bulunabilecekleri fiziksel ortamlar yaratarak sosyal etkileşimi artırmayı amaçlıyor.
“Yaşam için, insanlar ve topluluklar için tasarlıyoruz. Kalıcı mimariyi şekillendiriyoruz çünkü gerçekliğe kök salmış yeni kullanımlar ancak kullanıcılar için değişime açık mimari ile mümkün. Gelecek nesiller için tasarlanmış mekanları hayata geçirmeyi amaçlıyoruz” diyen Aura Design Studio Kurucusu Mimar Filiz Cingi Yurdakul, izledikleri yol haritasını şu şekilde listeliyor: “Projelerimizde malzeme seçerken işverenlerimizle açık ve interaktif bir diyalog kurmakta ısrar ediyoruz. Karbon ayak izini en aza indiren uzun ömürlü ve estetik malzemeleri tercih ediyoruz. Döngüsel bir yaklaşımı teşvik ediyoruz. Yapılarda döngüsel bir işletme ve yaşama yaklaşımını teşvik ediyor, geri dönüştürülme alternatiflerinin potansiyellerini araştırıyor ve sağlıklı iç mekan iklimleri tasarlıyoruz. Geleceğe hazır bir mimari yapının her gün herkes için değer ürettiğine inanıyoruz.”
KENT YAŞAMI VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
“Bizim için projelerimizde sürdürülebilirlik bir tarz veya form meselesi değil, yapıların yerel bağlama, sosyal yaşama ve kullanıcılarına uyarlanabilirliği önceliklidir” diyen Aura Design Studio kurucusu Mimar Filiz Cingi Yurdakul’a göre şehirlerimizdeki açık alanlar üzerinde artan bir baskı yaşıyoruz. Yağmur suyunun taşınması, otopark sağlanması, ısı adası etkilerinin azaltılması, temel insani ve sosyal ihtiyaçların karşılanması gibi kentsel görevleri yerine getirmek için fonksiyonel altyapı ve teknik peyzajlar tasarlarken, şehir ve doğa arasındaki kırılgan dengelere karşı büyük bir hassasiyetle yaklaşmamız gerekiyor.
KÜRESEL İKLİM KRİZİ VE PERFORMATİF PEYZAJ
Aşırı hava olaylarının artan sıklığı ve şiddeti, şehirlere, kıyı şeridinin şehirdeki insanlara sunduğu rekreasyon varlıkları ile yağmur suyu ve yükselen deniz seviyelerine karşı korumayı dengelemek için bizlere ve yapılarımıza meydan okuyor. Kentleşme biyoçeşitlilik için de en büyük tehditlerden biri. Avrupa'da karadaki hayvan ve bitki türlerinin sayısı son 10 yılda %40'tan fazla azaldı. Bu nedenle Aura Design Studio da çalışmalarında yoğunlaşma ve kentleşmenin potansiyellerini ve zorluklarını karşılayan ve şehirlerimizdeki yeşil alan yüzdesini artıran yoğun ve performatif peyzaj tasarımlarına yer veriyor. Şehir dinamiklerini ve zamanı öncelikli tutarak kentsel mekanı yeniden düşünmeyi amaçlayan ve peyzajın adaptasyon yeteneğini öne çıkaran stratejiler performatif peyzaj kavramını oluşturuyor. Bu sayede peyzaj, ekolojik performansı ile çevresel, ekonomik ve sosyal olarak üretken hale geliyor.
INTERMODAL TAŞIMACILIK
Yeşil lojistiğin kapsam alanında bulunan intermodal taşımacılık sistemi; doğal kaynak tüketimini optimum seviyede tutmak, sürdürülebilir iş modelleri geliştirmek ve aynı zamanda daha verimli lojistik süreçler oluşturmak için tercih ediliyor. İntermodal taşımacılık, klasik taşımacılık yöntemlerinden farklı olarak yakıt tüketimini minimum seviyelere indiren çevre dostu bir taşımacılık yöntemi. Taşıma zincirleri ile üreticilerin gereksinimleri, müşterilerin ihtiyaçları göz önüne alınarak lojistiğin konstrüksiyon sürecine sürdürülebilir olarak entegre edilmesi Aura Design Studio’nun hedeflerinden biri.