Islak zemin tasarımında en önemli kriterlerin başında güvenlik yer alıyor. Creavit Mimari Tasarım Müdürü Yüksek Mimar Seda Orsel, bu alandaki tasarım ilkelerini ST İnşaat Yapı & Malzeme dergisinin mart sayısında değerlendirdi. Güvenlik, kullanıcı konforu ve ergonomi başta olmak üzere, ıslak zemin tasarımının temel prensiplerini sıralayarak, tasarımda dikkate alınması gereken önemli noktaları vurguladı.
FOTO: Creavit Mimari Tasarım Müdürü Yüksek Mimar Seda Orsel
Islak zemin tasarımında en önemli kriterler nelerdir? Kullanıcı konforu, güvenlik ve ergonomi açısından hangi standartlar dikkate alınmalıdır?
Islak zemin tasarımında en önemli kriterlerin başında güvenlik gelir. Ardından kullanıcı konforu ve ergonomiyi sayabiliriz.
Bu alanlardaki standartları ve tasarım prensiplerini ise şöyle sıralayabiliriz:
Güvenlik konusunda ilk olarak kaymazlıktan bahsetmeliyiz. Bu konuda DIN standartları ile ilerlemek gerekir. (DIN standartlarını kısaca açıklayayım: DIN standartları, Alman Standardizasyon Enstitüsü -Deutsches Institut für Normung- tarafından geliştirilen ve yayınlanan standartlardır) Kayma riskini azaltmak için DIN 51130 Standartlarına göre R11-R13 arasındaki kaymazlık derecesinde olan malzemeleri tavsiye ederiz. Kaymazlıktan sonra ise su tahliyesinden bahsetmek gerekir. Su birikmesini gidermek için zemini yüzde 1-2 eğimle tasarlamalı ve giderleri dahil etmeliyiz. Kullanılan malzemenin dayanıklılığı da bu konuda çok önemlidir. Temizlik maddelerine, kimyasallara, suya ve aşınmaya dayanıklı seramik, doğal taş veya epoksi kaplamalar tercih edilebilir. Islak zemin alanlarında uygun aydınlatma düzenlemeleri kullanıcıların dikkatini çekerek kaza riskini azaltabilir. Ayrıca görme engelli kullanıcılar için farklı dokularda kontastlar sağlanmalıdır.
Güvenlikten sonra kullanıcı konforuna değinecek olursak, bu konuda da zeminin ısısından bahsedebiliriz. Mesela soğuk yüzey hissini minimize ederek, düşük ısı iletkenliğine sahip malzemeler veya yerden ısıtma sistemleri kullanarak termal bir konfor sağlanabilir. Ayrıca çocuklar ve yaşlı kullanıcılar için -düşme veya çarpma riski düşünülerek- daha yumuşak ve darbeyi absorbe eden kaplamalar ile darbe emici yüzeyler düşünülebilir.
Son olarak ergonomiden bahsedecek olursak, yüzeylerin çok pürüzlü yüzeyler olmaması ancak yeterli kaymazlığı da sağlaması gerekir. Böylece hem güvenlik hem de hijyen kolaylığı sağlanabilir. Engelli kullanıcılar için rampalar ve tutunma barlarının ölçülerine dikkat edilmelidir. Zemin malzemelerinin kolay temizlenebilir ve bakımlarının pratik bir şekilde yapılabilmesi de ergonominin bir parçasıdır.
Kaymaz zeminler için hangi malzemeler önerilir? Malzeme seçiminde dayanıklılık, hijyen ve bakım kolaylığı nasıl sağlanır?
Kaymaz zeminler için malzeme seçerken uygulama alanının özellikleri, sirkülasyon yoğunluğu ve çevresel koşulları düşünmemiz gerekir. Kaymaz zeminler için dayanıklılığı yüksek, hijyen ve bakım kolaylığı malzemelerden ilk akla geleni seramik ve porselen karolardır. Kaymaz yüzey özellikli olarak seçilen karolar ıslak zeminlerin ilk tercihidir. Ardından epoksi kaplamaları sayabiliriz. Düz ve gözeneksiz yapıları olduğundan hijyenik malzemelerdir. Kaymaz zeminler için kauçuk zemin kaplamalarından da bahsedebiliriz. En büyük avantajlarından biri olarak darbelere karşı dirençli olması diyebiliriz. Temizlik ve bakımı kolaydır, suya ve lekelere karşı dayanıklıdır. Vinil zemin kaplamaları da kaymazlığı ve aşınmaya karşı dayanıklılığı yüksek olan malzemelerden biridir. Son olarak doğal taş veya beton kaplamalar kaymaz yüzey özelliği olan malzemelere örnek olarak verilebilir. Yoğun kullanıma uygundurlar. Bakımı ise doğru şekilde sızdırmazlık ve koruyucu uygulamalar ile sağlanabilir.
Islak zeminlerde su yalıtımı ve yüzey kaplamalarında dikkat edilmesi gereken teknik detaylar nelerdir?
Islak zeminlerde su yalıtımı ve yüzey kaplaması uygulamalarında uzun ömürlü ve dayanıklı sonuçlar elde edilmesi planlanmalıdır. Bu sebeple uygulama yapılacak zeminde su yalıtımının sağlıklı uygulanabilmesi için kir, toz ve eski kaplama kalıntılarından arındırılması gerekir. Gerekirse nem bariyerleri ve drenaj sistemi oluşturulmalıdır. Islak zemin uygulamalarında poliüretan, epoksi, akrilik bazlı sistemler gibi suya ve mekanik etkilere karşı dayanıklı malzemeler kullanılmalıdır. Bu malzemelerin uygulama tekniklerinde her katmanın üretici talimatlarına uygun kalınlıkta uygulanması, her katman arasında yeterli kuruma süresi bırakılması çok önemlidir. Islak zeminlerde yapı hareketleri düşünülerek esnek malzemeler tercih edilebilir ve derzlerde su sızmalarını önlemek için özel esnek yalıtım önlemleri alınabilir. Uygulamaların sonrasında su sızdırmazlık testleri yapılmalı ve bakım ve kontrolleri periyodik olarak takip edilmelidir.
Ticari ve konut projelerinde ıslak zemin tasarımı nasıl farklılaşır? Kullanım yoğunluğu malzeme ve tasarım tercihini nasıl etkiler?
Ticari ve konut projelerinde ıslak zemin tasarımı, kullanım yoğunluğu, hijyen gereksinimleri, dayanıklılık ve estetik beklentiler açısından belirgin farklılıklar gösterir.
Ticari projelerin mekanları; alışveriş merkezleri, oteller, restoranlar, ofisler, spor tesisleri, hastaneler ve okullardır. Bu mekanların yoğun sirkülasyonu olmasından sebep yüksek aşınma dayanımı, kaymaz yüzey özellikleri ve kolay bakım özellikleri olan malzemeler öne çıkar. Konut projelerinde ise yani banyo, mutfak, balkon, teras, çamaşır odası gibi mekanlarda dayanıklılık önemli olsa da öncelikle estetik, konfor ve kolay temizlenme özellikleri aranır.
Ticari projelerde malzeme tercihleri aşınmaya karşı dayanıklı, kaymazlık direnci R9-R13 aralığında olan seramik ve porselen karoları başta sayabiliriz. Ardından epoksi poliüretan kaplamaları hijyenin kritik olduğu endüstriyel mutfaklar, hastaneler ve spor salonlarında kullanabiliriz.
Konut projelerinde malzeme tercihleri ise; kaymazlık, su geçirmezlik ve estetik açıdan avantajlı olan seramik ve porselen karolar, doğal taşlar, suya dayanıklı parke ve lamine parkeler ve ayrıca microcement ve beton kaplamalar şeklindedir.
Aydınlatma, renk ve doku seçimleri, ıslak hacimlerin algısını ve kullanıcı deneyimini nasıl etkiliyor?
Aydınlatma ıslak hacimlerde sadece görselliği değil, güvenlik, hijyen algısı ve kullanıcı konforunu da etkiler. Mesela makyaj, tıraş veya bakım için özel aydınlatmalar kullanılabilir. Ayrıca gece kullanımı için ayak hizasında veya dolaylı ışıkla aydınlatılan yüzeyler güvenliği artırır. Duvar dokularını, dekoratif yüzeyleri veya suyun hareketini vurgulamak için niş içlerine gizli ledler uygulanabilir. Islak hacimlerde aydınlatma doğru planlandığında ferahlık ve güvenlik sağlar; renkleri ve dokuları etkileyici hale getirir.
Renkler, ıslak hacimlerin genişliğini, temizliğini, sıcaklığını ve tarzını belirleyen önemli unsurlardır. Kullanılan renklerin açık, koyu veya canlı renkler olması ile, farklı atmosferler ve dramatik etkiler yaratılabilir. Renk kullanımında açık tonlar ferahlık ve hijyen hissi yaratırken, koyu tonlar lüks ve sofistike bir atmosfer sunar.
Doku kullanımı ıslak zeminlerde hem duyusal algıyı hem de kaymazlık gibi fonksiyonel faktörleri etkiler, aynı zamanda pürüzlü yüzeyler hijyen açısından nispeten daha zor olsa da özel temizlik malzemeleri kullanılabilir.
Bu üç faktör birlikte düşünülmeli, böylece hem estetik, hem de fonksiyonel olarak dengeli bir ıslak hacim tasarımı oluşturulmuş olur.
Sürdürülebilir ve çevre dostu ıslak zemin tasarımı için hangi malzemeler ve yöntemler tercih edilmelidir?
Sürdürülebilir ve çevre dostu ıslak zemin tasarımı için öncelikle malzeme seçimi, su tasarrufu, enerji verimliliği ve malzemenin geri dönüştürülebilir olması gibi faktörleri düşünmeliyiz. Doğaya zarar vermeyen, sağlıklı ve az bakım gerektiren ıslak hacimler tasarlamak mümkün!
Kullanabileceğimiz çevre dostu malzemelere örnek vermek gerekirse, seramik ve porselen karolar, doğal taşlar (granit, mermer, traverten, bazalt, kireçtaşı), geri dönüştürülmüş cam karolar, beton ve microcement kaplamalar, sürdürülebilir ahşap ve bambu, geri dönüştürülmüş PVC içermeyen vinil ve kauçuk alternatifler sıralanabilir. Bu arada sürdürülebilir ahşap ile ilgili bir detay vermek gerekirse, FSC (Forest Stewardship Council) sertifikalı ahşaplar, sürdürülebilir orman yönetimi ile elde edilir, ayrıca termal işlem görmüş ahşaplar (Thermawood) ise kimyasal kullanılmadan dayanıklılığı artırıldığı için sürdürülebilir bir alternatiftir.
Ayrıca su tasarrufu sağlayan tasarım yöntemleri tercih edilebilir. Islak hacim projelerinde düşük akışlı armatürler ve suyu geri kazanım sistemleri düşünülebilir. Şöyle ki, yüzde 30-50 daha az su tüketen su tasarruflu musluklar ve duş başlıkları ya da sensörlü bataryalar kullanılabilir. Suyun geri kazanımı için ise, lavabo suyunun tuvalet sifonlarında kullanılması gibi sistemler değerlendirilebilir.
Enerji verimliliği ve karbon ayak izinin azaltılması ile ilgili ise, düşük karbon salınımına sahip malzemeler tercih edilebilir. Örneğin led aydınlatmalar, geleneksel ampullere göre yüzde 80 daha az enerji tüketir. Ayrıca hareket sensörlü aydınlatmalar ile gereksiz enerji tüketimini engelleyebiliriz.
Projelerde ısı yalıtımı iyi sağlanmış malzemeler kullanmak, ısıtma soğutma maliyetlerini azaltır, ayrıca kullanılan doğal taş ve kalın seramik malzemeler ile ısı uzun süre korunabilir ve enerji tasarrufu sağlanır.
Geri dönüştürülebilir ve modüler malzeme kullanımında ise, modüler karo ve kaplamaların hasar almış belirli bölümlerin değiştirilmesi sağlanabilir ve bu da atık oluşumunu azaltır.
Tüm bu yöntemler ile hem sürdürülebilir, hem de uzun ömürlü, sağlıklı ve estetik ıslak zeminler tasarlanabilir!
Bu arada aslında konumuz ıslak zeminler, ıslak zemin malzemeleri ve bu malzemeler ile ilgili geri dönüşüm ve enerji verimliliği, ancak ben burada çok kısaca creavit’ in enerji verimliliği ve malzemenin geri dönüşümü konularındaki atılımından da bahsetmek istiyorum, şöyle ki, biliyorsunuz 2024 Unicera fuarında detaylı bir şekilde tanıtımını yaptığımız yüzded 100 geri dönüşümlü lavabolarımız Savior ve yüzde 100 hidrojenle pişirilmiş lavabo ve klozetimizi sergiledik. Geri dönüşümden bahsederken creavit olarak Savior lavabomuzun hem seramiğini hem de sırını yüzde 100 geri dönüştürülmüş olarak üretim tesislerimizde üretiyoruz. Savior lavabo, atık sırın değerlendirilmesi ile yeniden üretilmiş oluyor. Bu sebepledir ki, atık sır rengi ne renk ise üretilen lavabolar da o renklerde çıkıyor, yani öncesinde net bir renk kodu bilebilmemize imkan yok. Bu da ürünün hem uniqe (biricik) olmasını sağlıyor, hem de gerçekten yüzde 100 geri dönüşüm olduğunu ispatlıyor. Ayrıca hidrojen ile pişirim denemesi ise dünyada bir ilk. Bu teknolojiyi kullanabilme vizyonuna sahip olmak, denemelerde bulunmak ve başarılı olmak, karbon ayak izini yok edebilmek için gerçekten büyük adımlar. Bundan da bahsetmeden geçmek istemedim açıkçası.
Akıllı banyo ve mutfak sistemleri, ıslak zemin tasarımında nasıl bir dönüşüm sağlıyor? Dijitalleşmenin etkileri nelerdir?
Akıllı banyo ve mutfak sistemleri ıslak zemin tasarımında konfor, su ve enerji tasarrufu, hijyen ve estetik açıdan önemli bir dönüşüm yaratıyor. Kullanıcı dostu olan bu dönüşümleri şöyle sıralayabiliriz:
Su ve enerji tasarrufu sağlayan akıllı sistemleri, hareket sensörlü, dijital göstergeli, sıcaklık kontrollü bataryalar; su akışını ve sıcaklığını otomatik olarak ayarlayan, kişiselleştirilmiş duş sistemleri; akıllı sifon sistemleri, kendi kendini temizleyen, otomatik kapak ve yıkama sistemi olan klozetler şeklinde özetleyebiliriz.
Dijitalleşmenin etkileri ise temassız, otomatik ve hijyenik çözümlerin geliştirilmesidir. Ayrıca kullanıcı deneyimini kişiselleştiren akıllı aydınlatma, ses sistemleri ve otomatik kontroller gibi yenilikler de hayatımıza katılıyor.
Akıllı banyo ve mutfak sistemleri, su ve enerji tasarrufunun yanı sıra atık yönetimi ve sürdürülebilir malzemelerle çevre dostu bir yaklaşım sunmaktadır. Örneğin, lavabo ve duş suyunu filtreleyerek yeniden kullanım sağlanabilir, yağmur suyu toplama sistemleri ise tuvalet sifonlarında ve bahçe sulamada kullanılabilir. Güneş enerjisi ile çalışan su ısıtıcıları enerji tüketimini azaltır ve akıllı sayaçlar ise su ve elektrik tüketimini analize edebilir ve bu da enerji verimliliğini artırır. Çöp ve atık yönetimi ile ilgili olarak ise, akıllı çöp kutuları organik ve geri dönüştürülebilir atıkları otomatik olarak ayrıştırabilir. Gıda atıklarını kompost haline getiren cihazlar ise mutfakta sürdürülebilir bir kullanım sağlar.
Sonuç olarak, akıllı banyo ve mutfak sistemleri ve dijitalleşme hem günlük yaşamı kolaylaştırıyor, hem de sürdürülebilir, hijyenik ve estetik açıdan daha da gelişen ıslak zemin tasarımlarına olanaklar sunuyor.