Sismik bölgelerde rutin inşaat zorlukları hayati önem kazanıyor. Bu noktada Hilti, ihtiyaç duyulan deprem tasarım çözümlerini ve onaylarını elde etmeye yardımcı olmak için sürekli olarak araştırma ve ürün geliştirmeye yatırım yapıyor. Ayrıca sismik uygulamalar için çoklu ankraj ve yangın durdurucu sistemler geliştiren şirket, kapsamlı eğitim ve mühendislik kaynaklarının yanı sıra içgörü ve bilgilerini inşaat profesyonellerine sunuyor.
Türkiye’de her yıl çok sayıda irili ufaklı deprem gerçekleştiğini söyleyen ve acı sonuçları hep beraber yaşadığımızın altını çizen Hilti Türkiye Genel Müdürü Banu Deniz Çetinkol, 17 Ağustos Marmara Depremi’nin yıl dönümünde şu açıklamalarda bulundu: “Yapıların güçlendirilmesine yönelik yeni teknoloji ve ekipmanlar her zaman öncelikli gündemimizde yer alıyor. İnovatif ürünlerimizin yanı sıra gerçekleştirdiğimiz iş birlikleriyle de deprem konusundaki farkındalığı daha da artırmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) koordinasyonu ile yürütülen yeni deprem yönetmeliği çalışmasına katkı sağlıyoruz. Ayrıca yapıların değerlendirilmesi için belediyelerle ve düşük dayanımlı betonların güçlendirilmesi projelerinde İTÜ ile birlikte çalışıyoruz. Ofisimizde bir arkadaşımızı sadece depremle ilgili çalışmalarımızı yürütmek için istihdam ettik. Hilti Türkiye olarak ülkemizdeki kayıpların önüne geçmek için var gücümüzle çalışmaya önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz.”
HİLTİ, SİSMİK PERFORMANSA PROAKTİF BİR YAKLAŞIM GETİRİYOR
Depremin yapı üzerindeki etkilerini fiziki olarak ortaya koyan Banu Deniz Çetinkol; “Deprem; özellikle binada bulunan tesisat sistemleri için ekstra yükler oluşturuyor. Hilti sismik çözümleriyle tesisat sistemleri yani diğer bir deyişle yapısal olmayan elemanlar için boyuna ve enine yönlerde destek sağlayarak bu sistemleri yerinde ve güvenli tutuyor. Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede Hilti mühendisleri, deprem kuvvetlerinin gerçekçi simülasyonlarında entegre bina sistemlerini ölçüyor. Sensörler ve video kameralar kullanarak sismik aktivitenin ankraj ve yangın durdurucu performansı üzerindeki etkilerini analiz ediyoruz. Bu nedenle sismik uygulamalarda yalnızca uygun yönetmelikleri değil, aynı zamanda modern çağın ihtiyaçlarını da karşılıyoruz. Bu konuda çok heyecan verici bir projemiz var. Dünyanın en büyük titreşimli masasını kullanarak ürünlerimiz üzerinde tam ölçekli performans testleri yürütüyoruz. Bu sayede Richter ölçeğinde 1:1'lik bir dizi şoka maruz kalan özel olarak inşa edilmiş beş katlı bir binada sismik performansa proaktif bir yaklaşım getirebiliyoruz. Üstelik aynı durum yangın durdurucularımız için de geçerli. Yangın durdurucu performansını bir laboratuvarda değerlendirmek ile simülasyonu deprem kuvvetlerine maruz kalan gerçek bir binada test etmek arasında büyük bir fark var. Deprem araştırmamız; 7,9 ve 8,0 büyüklüğünde gerçekçi simülasyona tabi bina yangın durdurucu sistemleri içeriyor. Böylece deprem sonrası zorluklar için yangın durdurucu sistemlerimiz korumayı en üst noktaya taşıyor” şeklinde konuştu.
C2 SİSMİK ONAYLI DÜBELLER KAZA RİSKİNİ EN AZA İNDİRİYOR
Sismik onaylı dübeller ve taşıyıcı sistemlerin depremin yarattığı kayıpları önlemede hayati bir rol üstlendiğini söyleyen Çetinkol; “Herkes yıkılan binaların can kayıplarına yol açtığını düşünse de yapılan araştırmalar can kayıplarında yapısal olmayan nedenlerin önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor. Bu noktada yapı güvenliğini sağlamak için yapısal elemanların deprem anında da bütünlüğünü sağlayacak gizli kahramanlara ihtiyacımız var. Bunlar ise dübeller ve taşıyıcı sistemlerden başkası değil. Yapılardaki cephe kaplamaları, asansör rayları, mekanik-elektrik bağlantılar veya mevcut bir taşıyıcı betonarme elemana eklenen yapı elemanı gibi uygulamalardaki sorunlar deprem anında tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor. Ülkemizin aktif deprem bölgesinde yer aldığı göz önüne alındığında farklı faaliyet alanlarına hizmet eden endüstriyel binaların statik mukavemetinin sismik yük ve darbelere karşı dirençli olması insan hayatı için büyük önem taşıyor. Bu konuda Hilti olarak deprem anında oluşacak şok yüklerini taşımak için özel deprem dübelleri dizayn ediyoruz. Hilti imzası taşıyan C2 sismik onaylı dübellerimiz, deprem anında dübellerde oluşabilecek yerinden çıkma, patlama gibi aksaklıkların önüne geçerek tehlikeli kazaların yaşanma olasılığını en aza indiriyor” dedi.
TÜRKİYE DEPREM KUŞAĞINI BAZ ALARAK TASARLANAN SİSMİK SİSTEMLER
Deprem anında bina güvenliğini artıran diğer çözümlere de değinen Çetinkol, şu bilgileri verdi: “Sismik ürün kategorisinde öne çıkan modüler kanal sistemlerinin hepsi, depreme dayanıklı yapıların etraflı bir şekilde araştırılmasına ve test edilmesine dayalıdır. Deprem kuşakları için geliştirdiğimiz boru, kablo tavası ve hava kanalı destek sistemleri, ülkemizin de içinde bulunduğu deprem kuşağını baz alacak şekilde standardize edildi. Bu sayede çok yüksek deprem şiddetinde bile hâlâ binanın dayanıklılık performansını ve yapı bütünlüğünü koruyarak güvenli yaşam alanlarının yaratılmasına yardımcı oluyor. Hilti Pasif Yangın Durdurucu ürünlerimiz ise depremin hareketlerine uyum sağlıyor ve deprem sırasında yangın çıksa dahi malzemenin yapısı bozulmadığı için işlevini koruyor. Yangın esnasında dört saate kadar alev, duman ve zehirli gazların yayılmasını engelliyor. Yangın sırasında yapıda meydana gelen boşlukları şişirerek kapatıyor ve yangının çıktığı yere hapsedilmesine yardımcı oluyor. Bu sayede yangının büyümesini önleyerek insanların evlerini terk etmesi için güvenli bir ortam ve dumansız bir hava sahası yaratıyor.”
BİNANIN RÖNTGENİNİ ÇEKEN VE SİSMİK KARNESİNİ ÇIKARAN SİSTEMLERE İMZA ATIYOR
Türkiye’deki mevcut binaların dayanıklılık karnesinin bir an önce güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Çetinkol; “Bu konuda farklı ürün gruplarımızla çalışıyoruz. Örneğin, Mekanik Elektrik Destek ve Askı Sistemlerimiz hem sismik hesaplı hem de sismik onaylı metot ve çözümleri içeriyor. Özellikle mevcut yapıların depreme karşı performans analizleri yapılırken tarama sistemlerimiz ön plana çıkıyor. Hilti olarak PS 300 Ferroscan cihazımız ile kolon ve kirişlerin içindeki donatıların derinlik ve çapını betona herhangi bir zarar vermeden tespit ederken detaylı raporlama yapma şansını da kullanıcılara sunuyoruz. Diğer bir cihazımız ise pazara bu yıl sunduğumuz rekabetçi bir fiyata sahip olan PS85 cihazı. Bu cihazla birlikte betonun içindeki donatıların yanında diğer tesisatları da görme ve yerini tespit etme şansı elde edebiliyoruz. Mevcut bir binanın kullanım amacına uygun olarak yeterli yapı güvenliğine ulaşması adına binanın taşıyıcı sistemlerinin iyileştirilmesinin de çok önemli olduğuna inanıyoruz. Bu noktada filiz ekiminde yeni tasarım metodu olan EOTA TR069, daha önce yönetmelik kapsamında olmayan filiz ekim işlerini kapsıyor ve binanın dayanıklılık performansının iyileştirilmesinde etkili bir rol üstleniyor. Bu bağlamda pazara bu yıl sunduğumuz EOTA TR069’a uyumlu RE500 V4 ve HY200 V3 kimyasal ankrajlar ile güçlendirme projelerinde yer almayı amaçlıyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.