Birleşmiş Milletler’in (BM) 1993 yılında ilan ettiği ve her yıl 22 Mart’ta kutlanan Dünya Su Günü, bu yıl “Barış için Sudan Faydalanmak” temasıyla kutlanıyor. Tema çerçevesinde düzenlenen etkinliklerde, suyun kıtlığı, kirliliği ve eşit olmayan erişimi gibi sorunların, toplumlar ve ülkeler arasındaki gerilimleri tırmandırabileceğine vurgu yapılıyor. Bu kapsamda suyun küresel barış, istikrar ve refah üzerindeki kritik rolüne dikkat çekiliyor. Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu da Dünya Su Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu.
‘’Hiçbir su atık değildir, geri kazanılabilir’’
Suyun sınırlı bir kaynak olduğu konusunda farkındalık yaratılması gerektiğinin altını çizen Tayfun Küçükoğlu; “Maalesef ülkemizde bilinçsiz su kullanımları giderek artarken, iklim krizinin etkileri her geçen gün daha fazla hissediliyor. Kişi başına düşen tatlı su miktarı 10 bin m³’ten fazla olan ülkeler su zengini kabul edilirken ne yazık ki son 60 sene içerisinde Türkiye’de kişi başına düşen tatlı su miktarı dörtte birine inerek yaklaşık 1.300 m³’e düşmüş durumda. Bu çok ciddi bir oran. Sanayi ve yapılarda su tüketimini, akıllı fabrika, akıllı bina, akıllı şehir uygulamaları ile çok daha düşük seviyelere çekebiliriz. Bu noktada hiçbir suyun atık olmadığını ve suların da geri kazanılabileceği bilincini toplumumuzda yerleştirmeliyiz.” dedi.
‘’Mevcut su kaynaklarımızı korumalıyız’’
Türkiye’nin su stresi yaşayan ülkelerden biri olduğuna dikkat çeken Tayfun Küçükoğlu, “Geleceğimiz için tedirginlik oluşturan bu durumun önüne geçebilmemiz için su kaynaklarımızı doğru ve bilinçli kullanmamız gerekiyor. Çölleşme etkisi de yaşanan ülkemizde mevcut su kaynaklarımızı korumak büyük önem arz ediyor. Ayrıca yeni üretim teknolojilerinin katkısıyla tarımda, sanayide ve sosyal yaşamda su tüketimini azaltmak ve konutlardaki kullanımda su israfını önlemek için toplumsal bir bilinç oluşturmalıyız.” diye konuştu.
“Su bütünsel olarak ele alınmalı”
Tayfun Küçükoğlu, inşaat sektöründe suyun verimli kullanılması için neler yapılması gerektiğine dair şunları söyledi: “Öncelikle su bütünsel olarak ele alınmalıdır ve bu noktada su verimliliği, iç ve dış mekânda kullanımı, özel kullanımlar ve ölçümleme göz ardı edilmemelidir. Binalar için su kullanımının ölçümü yapılırken, soğutma kuleleri, armatürler, proses suyu ve sulama da dahil olmak üzere bir bina ile ilgili tüm su kaynakları göz önünde tutulmalıdır. Ancak bu şekilde projelerde su tasarrufu için gereken fırsatları belirleyebilir ve su kullanımını izleyip kontrol edilmesini sağlayabiliriz. Ayrıca su kıtlığını hafifletmemizin öncelikli şartlarından biri, ormanlar, dağlar, sulak alanlar ve nehirler gibi suyla bağlantılı ekosistemleri korumak ve tahrip olan alanları eski haline getirmektir.”
‘’Barış içinde yaşamak için ortak su bilinci geliştirmeliyiz’’
“Barış için Sudan Faydalanmak” temasına ilişkin de konuşan Tayfun Küçükoğlu, sözlerini şöyle tamamladı; ‘’Gerek bölgemiz gerekse dünyamız türlü gerilimlere ve savaşlara sahne oluyor. Bu savaşların kökenini, çoğunlukla kısıtlı olan kaynakları paylaşmama durumu oluşturuyor. Su gibi hayati bir kaynağın, tüm insanlık için adil ve eşit bir şekilde yönetilememesi savaşlara ve anlaşmazlıklara davet çıkaracaktır. Fakat öte yandan suyu korumak ve adil paylaşmak için sergilenecek ortak tutum ve çaba, insanlığın barış içinde yaşama bilincine büyük katkı sağlayacaktır. O yüzden insan olarak da toplum olarak da yaşamımızı sürdürmenin baş şartı, suya dair ortak bilincimizi geliştirmektir.’’