HEB Proje Müşavirlik Kurucu Ortağı, İnşaat Mühendisi Ali Berk Uslu, ST İnşaat Yapı & Malzeme dergisinin bu sayısında “Güçlendirme Bilinci” konu başlığı altında teknik bir makale kaleme aldı.

“Binalar Sadece Beton ve Çelikten İbaret Değil” “Binalar Sadece Beton ve Çelikten İbaret Değil”

FOTO: HEB Proje Müşavirlik Kurucu Ortağı, İnşaat Mühendisi Ali Berk Uslu

Türkiye, jeolojik konumundan ötürü yüksek deprem riski taşıyan bir ülke olup, deprem gerçeği hem bireysel hem de toplumsal düzeyde sürekli bir uyarı işlevi görmektedir. Ancak, doğru bilgi, etkin planlama ve kapsamlı hazırlık çalışmalarıyla oluşturulan deprem bilinci, can ve mal kayıplarının önemli ölçüde azaltılmasına olanak tanır. Sıvılaşma riski taşıyan alanlardan kaçınılması ve yeni binaların güncel deprem yönetmeliklerine uygun olarak tasarlanması, güvenli yaşam alanlarının oluşturulmasında kritik rol oynamaktadır. Özellikle 2023 Kahramanmaraş depremi sonrasında yaşananlar, deprem bilincinin önemini açıkça ortaya koymuştur.

Mevcut Yapı Stoğu ve Güçlendirme

Geçmişteki inşaat uygulamaları, eski yönetmeliklere uygun inşa edilmiş binalar ve düşük malzeme kalitesi nedeniyle, mevcut yapı stoğumuz depreme karşı yeterince dayanıklı değildir. Bu nedenle, mevcut yapıların güçlendirilmesi; deprem anında çökme risklerini ve olası can kayıplarını en aza indirmek için elzemdir. Güçlendirme projeleri kapsamında, yapının taşıyıcı sistemlerinin detaylı analizleri yapılmakta, zemin etüdü ve performans analizler sonucunda belirlenen zafiyetler, uygun malzeme ve teknolojiler kullanılarak giderilmektedir. Deprem bilinci, bireylerin ve toplumun bu tür tedbirleri uygulama konusunda duyarlı hale gelmesiyle, mevcut yapı stoğunun güçlendirilmesi sürecine de önemli katkılar sağlar. Ne yazık ki, sanayi sektöründe bu konuda adımlar atılmaya başlanmışsa da konutlar için bu çalışmalar halen yeterli düzeyde değildir.

Deprem bilinci, toplumun depreme karşı hazırlıklı olmasının yanı sıra, yapıların ve şehir planlamasının da deprem standartlarına uygun hale getirilmesiyle doğrudan ilişkilidir. Mevcut yapı stokunun güçlendirilmesi, geçmişin yetersizliklerini gidererek, deprem anında ortaya çıkabilecek riskleri minimize eder. Bu bağlamda, yapı ve şehir planlamasında bilimsel yaklaşımların benimsenmesi, güncel yönetmeliklere uyumun sağlanması ve toplumsal farkındalık eğitimlerinin yaygınlaştırılması, can ve mal kayıplarının azaltılmasında kritik rol oynar. Deprem bilinci oluşturmak, yalnızca bireysel değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur.