Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, dünya ekonomisinin oldukça sıkıntılı bir dönemden geçtiğine dikkat çekerek, "Yüzyılın başında dünyamızın geleceğine umut ve güvenle bakarken bugün enerjiye ve gıdaya erişim en öncelikli konularımız arasına girmiş durumda. İklim değişikliğinin ve çevresel sorunların etkilerini gün geçtikçe daha yoğun bir şekilde hissediyoruz. Bu süreçte ekosistemin insan kaynaklı baskılar karşısında kendini yenileyemediğine tanıklık ediyoruz.
Ülkemizin 2053 yılındaki net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda sürdürülebilirliği esas alan bir kalkınma modelini önceliklendiriyoruz. 9 - 15 Ocak tarihlerine denk gelen Enerji Verimliliği Haftası’nda ise, geleceğimiz için en kısa sürede yüksek enerji verimliliğini benimsemenin önemini pek çok kez vurguladığım gibi tekrar anmak isterim" diye konuştu.
VERİMLİ ENERJİYE ERİŞME YOLCULUĞU, BİR SEÇENEK DEĞİL, BİR ZORUNLULUK
Küresel güç dengelerinin ve ekonominin yeniden şekillendiği, iklim ve sürdürülebilirlik mücadelelerinin öne çıktığı bir dünyada yaşadığımızı ifade eden TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Turan şunları söyledi:
"Dışa bağımlılığımızın yüksek olduğu enerji sektöründe dönüşüm enerji fiyatları ile ekonomik performans arasındaki yakın ilişki nedeniyle de çok kritik önemde. Yaşamsal öneminin yanında ekonomik açıdan da yeşil dönüşümü hızla benimsememiz kaçınılmaz bir hal alıyor. Karbonsuzlaşma; sanayi ve konut başta olmak üzere tüm alanlarda verimli enerjiye erişme yolculuğu, bir seçenek değil, bir zorunluluktur.
HEPİMİZİN ACİLEN HAREKETE GEÇME SORUMLULUĞU VAR
İklim değişikliğinin geri döndürülemez sonuçlara neden olmasını istemiyorsak, hemen bugünden başlayarak karbondioksit emisyonlarını ciddi bir oranda düşürmek zorundayız. Bu sürecin başarısının en önemli bileşenlerinden biri de enerji verimliliğinin sağlanmasıdır. Bu alanda hayata geçirilebilecek çok önemli bir potansiyel mevcuttur. Enerjiyi verimli kullanmadan, enerjinin hem kaynaklarımız, hem de tüketici açısından sürdürülebilirliğini sağlamadan iklim değişikliği ile mücadele etmek mümkün değildir.
Türkiye hiç şüphesiz bu alanda önemli adımlar attı ve atmaya da devam ediyor. Biz de hem iklim krizi ile mücadele, hem enerjide arz güvenliğini sağlama ve yüksek enerji fiyatlarının iş dünyasına ve tüketicilere maliyetini azaltma hedeflerimiz açısından bu çabaların hızlandırılması ve güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu kapsamda hepimizin acilen harekete geçme sorumluluğu var".