Otomasyon

ENDÜSTRİYEL OTOMASYONDA REKABET ÖNCESİ İŞ BİRLİĞİ ÇAĞI

HKTM Yönetim Kurulu Başkanı ve ENOSAD Başkanı Tunç Atıl, endüstriyel otomasyon sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

HKTM Yönetim Kurulu Başkanı ve ENOSAD Başkanı Tunç Atıl, endüstriyel otomasyon sektörünün güncel dinamikleri hakkında değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'de endüstriyel otomasyon pazarının %80'ini temsil eden çatı kuruluş ENOSAD, bugün 35 uluslararası üyeye ve toplamda 115 üyeye sahip.

REKABET ÖNCESİ İŞ BİRLİĞİ KAVRAMI ÖNE ÇIKIYOR

Statista'ya göre, 2020'de 183 milyar dolar olan endüstriyel otomasyon pazarının, %8'lik bir büyüme ile 2026'da yaklaşık 300 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu sektörün çok ciddi bir pazar payına sahip olduğunu söyleyen Atıl, endüstriyel otomasyon sektörünün yeni üretim vizyonunda öne çıkan başlıkların iş birliği ve kollektivite olduğunu söyleyen ve rekabet öncesi iş birliği modelini uygulama odağına aldıklarını söyleyen Atıl, endüstriyel otomasyon yatırımlarında önem verilmesi gereken iki kavramın ise verimlilik ve esneklik olduğunu söylüyor.

Endüstriyel otomasyonun dijital dönüşüm, yapay zeka, robotik, fabrika otomasyonu ve proses otomasyonunu kapsadığını ve bu çerçeve içinde ENOSAD'ın 20 yıl önce 16 şirketin bir araya gelmesiyle kurduğu bu sinerjiyi canlı tutmaya çalıştıklarını aktaran Atıl, bu ilişkileri birbiri içinde çok daha fazla değerlenebilir hale getirmeye çalıştıklarını belirterek şöyle konuşuyor: "Biliyorsunuz ki dernekte rakipler vardır. Önemli olan ortak faydaya çalışabilmek, sektörü büyütebilmek, kazan-kazan ilişkiler yaratabilmektir. Biz de bu dönem slogan olarak rekabet öncesi iş birliğini benimsedik. Rakiplerin bir arada olduğu yerde fayda yaratmak için yapılabilecek şeyler belli. Bu nedenle de birbirimizi puzzle gibi tamamladığımız işletmelerle güç birliği yapmak için aslında çok iyi bir ortam sağlıyor ENOSAD. Yeter ki birbirimizi iyi tanıyalım." 

"ORTA KADEME YÖNETİCİLER RİSK ALMALI"

Türkiye'de yerli üreticiye gerektiği kadar alan yaratılmadığını ve bu noktada riskten kaçınılarak ithal çözümlere yönelinmesinin Türk dış ticaret rakamlarında açık oluşturduğunu aktaran Atıl, Türk sanayicisine şu şekilde sesleniyor:

"Müşteri anahtar teslim çözüm istiyor, mümkün olduğu kadar az kişiyle muhattap olmak istiyor. Zaten o yüzden de ne yazık ki birçok yatırımda yurt dışından verilen komple paketler tercih ediliyor. Oysa biz istiyoruz ki bu işin otomasyon kısmı, hareket-kontrol kısmı ya da ağır endüstriyel hidrolik kısmı Türkiye'de çözülsün. Çünkü ancak bu şekilde Türk mühendislerinin bu işi öğrenme, uygulama ve geliştirmeleri mümkün olabilecek. Biz yaratılan fırsatlar ve bu bakış açısıyla o kadar güzel projelere imza atıyoruz ki. Bunun için sanayicinin, yatırımcının biraz daha risk alması gerekiyor. Maalesef bazı işletmelerdeki orta kademe yöneticilerin riskten kaçması nedeniyle hep ithal çözümlere gidiliyor, o zaman da neden bizim cari açığımız hâlâ artıyor diye kendimize sorup duruyoruz."