HEB Proje Müşavirlik İnş. ve San. Tic. Ltd. Şti. Kurucu Ortağı Ali Berk Uslu, ST İnşaat Yapı & Malzeme dergisine verdiği röportajda deprem güçlendirme projelerinde kullanılması gereken malzemeler, karşılaşılan zorluklar ve uluslararası standartlara uyum konularında önemli açıklamalarda bulundu.

FOTO: HEB Proje Müşavirlik İnş. ve San. Tic. Ltd. Şti. Kurucu Ortağı Ali Berk Uslu

Betonarme binalarda güçlendirme projeleri için hangi malzemeler tercih edilmeli ve neden?

Deprem güçlendirme projelerinde kullanılan malzemeler, mevcut yapının taşıma kapasitesini artırırken, yapıya ek yük getirmeden en uygun çözümleri sunmalıdır. Bu noktada, geleneksel malzemeler olan beton ve çelik donatılar hâlâ yaygın olarak kullanılsa da, yeni nesil kompozit malzemeler ve sismik izolasyon sistemleri de güçlendirme süreçlerinde önemli bir yer tutmaktadır. Seçilecek malzemenin dayanım, süneklik, rijitlik ve uygulama kolaylığı gibi mühendislik kriterleri doğrultusunda değerlendirilmesi gerekir. Diğer bir önemli husus ise kullanılacak her türlü malzemenin uluslararası geçerliliği olan akridite firmalar tarafından test edilmiş ve belgelendirilmiş olması gerekliliğidir.

Ancak burada asıl dikkat edilmesi gereken deprem güçlendirme projelerinde her yapı için standart bir çözüm olmadığıdır. Çünkü her yapının kendine özgü bir yapısal sistemi, malzeme kalitesi, kullanım amacı ve bulunduğu bölgenin deprem/zemin koşulları farklıdır. Güçlendirme tasarımında, öncelikle mevcut yapının kapsamlı bir analizi yapılmalı ve bina performansını etkileyen tüm faktörler detaylı olarak değerlendirilmelidir. Bu süreçte, yapının mevcut taşıyıcı sisteminin yük taşıma kapasitesi, düzensizlikler, beton ve donatı kalitesi, zemin-yapı etkileşimi ve binanın geçmişte gördüğü olası hasarlar dikkate alınarak güçlendirme haritası belirlenmelidir.

Deprem güçlendirme projeleri sırasında karşılaşılan en büyük zorluklar nelerdir?

Deprem güçlendirme projeleri, yapıların kullanım amacına bağlı olarak farklı zorluklar içerir. Konutlar, hastaneler, okullar ve ticari binalar gibi yaşam alanları için en büyük sorun, güçlendirme sürecinde bina kullanımının devam etmesidir. Ancak daha ağır müdahaleler gerekiyorsa yapının bir süre kullanılmaması gerekebilir.

Bu durumu bir de sanayi yapıları ve üretim tesislerinde değerlendirecek olursa, konutlardan farklı dinamiklere sahiptir. Bu tür yapılarda en büyük sorun, güçlendirme sürecinin üretim faaliyetlerini aksatmaması gerektiğidir. Bir fabrikanın tamamen durdurulması büyük ekonomik kayıplara yol açabileceğinden, çalışmalara belirli üretim bölgeleri bazında aşamalı olarak müdahale edilmesi gerekir. Ayrıca, sanayi tesislerinde büyük açıklıklar, vinç sistemleri ve ağır makine yükleri nedeniyle, güçlendirme stratejisi konutlara kıyasla daha farklı planlanmalıdır. Örneğin, sismik izolatör, sönümleyici veya BRB gibi yöntemler, üretim alanının kullanımını minimum düzeyde etkileyerek uygulanabilir.

Deprem güçlendirme projelerinde en büyük zorluklardan birinin mühendislik çözümlerini sahadaki pratik gereksinimlerle uyumlu hale getirmek olduğunu düşünüyorum. Teorik olarak uygulanabilir görünen birçok yöntem, sahada çeşitli engellerle karşılaşabilir; mevcut yapıdaki düzensizlikler, maliyet kısıtları, yapının kullanım sürecinin kesintiye uğratılamaması gibi faktörler mühendisleri alternatif çözümler üretmeye zorlar. Bu nedenle, her projede standart bir şablon yerine, yapının mevcut durumu, kullanım amacı ve bütçe olanaklarına uygun en verimli çözümün belirlenmesi gerekir.

Güçlendirme projelerinde kullanılan yöntemlerin uluslararası standartlara uygunluğu nasıl sağlanıyor?

Güçlendirme projelerinde uluslararası standartlara uyum sağlamak, sadece müdahalelerin doğruluğunu artırmakla kalmaz, aynı zamanda projelerin uluslararası alanda kabul görmesini de sağlar. Bu durum, özellikle sanayi tesisleri ve büyük bütçeli projelerde önemlidir. Bu tür projelerde, çoğu zaman üçüncü parti müşavir firmalar tarafından denetim yapılır, bu nedenle projelerin uluslararası yönetmelik normlarına uygun olarak hazırlanması büyük bir gereklilik haline gelir. Uluslararası standartlarla uyumlu projeler, sadece yerel değil, küresel ölçekte de geçerliliğe sahip olur, bu da projelerin kalite ve güvenilirliğini artırır.

Bu seviyelere ulaşabilmek için mühendislerin sürekli olarak kendilerini geliştirmesi gerekir. Uluslararası standartlar, yerel standartların aksine çok daha hızlı bir şekilde güncellenebilir ve değişebilir. Bu sebeple mühendislerin, gelişen teknolojiler, yeni yönetmelikler ve en son mühendislik araştırmalarını takip ederek kendilerini sürekli olarak güncel tutmaları büyük önem taşır. Bu, yalnızca mühendislik yetkinliklerinin artırılması değil, aynı zamanda projelerin uluslararası düzeyde kabul edilebilirliğinin de sağlanması açısından gereklidir. Ayrıca, uluslararası standartların doğru şekilde uygulanması ve anlaşılması, mühendislerin karmaşık yapısal güçlendirme projelerini en iyi şekilde yönetmelerine olanak tanır.

Bu tür bir gelişim çabası, mühendislerin sadece teknik bilgi değil, aynı zamanda yabancı dil becerilerini geliştirmelerini ve uluslararası yazılım ve teknik raporlama becerilerini kazanmalarını da sağlar. Böylelikle bizler, projelerini sadece yerel değil, küresel bir bakış açısıyla da değerlendirebilir, uluslararası yönetmeliklere uygun, kaliteli ve güvenilir çözümler üretebiliriz.

Farklı zemin türlerine sahip bölgelerde deprem güçlendirme projeleri nasıl farklılık gösteriyor?

Farklı zemin türleri, deprem güçlendirme stratejilerini doğrudan etkiler. Sağlam zemin üzerinde inşa edilmiş yapının performans analizleri sonucu zemin kaynaklı bir sorun yaşanma ihtimali oldukça düşüktür. Daha çok üst yapı ile ilgili müdahale gereksinimleri ortaya çıkacaktır.

Ancak yumuşak zeminler ve sıvılaşma riski taşıyan bölgelerde, üstyapının güçlendirilmesi tek başına yeterli olmayabilir. Bu tür durumlarda derin temel sistemleri (fore kazıklar, mikro kazıklar) veya zemin enjeksiyon teknikleri ile (jet grout, derin karıştırmalı kolonlar - DSM) uygulanarak zeminin stabilitesi artırılmalıdır.

Konut Satışları 2024’ü Artışla Kapattı, 2025 İçin Olumlu Beklentiler Güçleniyor Konut Satışları 2024’ü Artışla Kapattı, 2025 İçin Olumlu Beklentiler Güçleniyor

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

Deprem güçlendirme, sadece teknik bir konu değil, aynı zamanda can güvenliği açısından hayati bir sorumluluktur. Türkiye’de 6 Şubat 2023 depremleri, mevcut yapı stokunun büyük bir kısmının güçlendirmeye ihtiyaç duyduğunu açıkça göstermiştir.

Yeni yapıların deprem yönetmeliklerine uygun yapılması kadar, mevcut yapıların da güçlendirilmesi için teşvikler ve bilinçlendirme çalışmaları artırılmalıdır. DEGÜDER gibi organizasyonlar, bu süreçte mühendisler, kamu ve özel sektör arasında köprü görevi görerek farkındalığı artırabilir.

Son olarak, deprem güçlendirme projelerinin başarılı olması için yalnızca mühendislerin değil, yatırımcıların, kamu kurumlarının ve bina sahiplerinin de bilinçlenmesi gerekmektedir. HEB Proje Müşavirlik, 6 Şubat depremini yaşamış bir firma olarak her zaman üzerine düşeni yapmaya devam edecek.