HaberOrtak

CEO'lar Yapay Zekânın İş Gücü Üzerinde Zararlı Bir Etkisi Olmayacağından Eminler

KPMG'nin 2024 yılı “Küresel CEO Öngörüleri” araştırmasına göre işten çıkarma riskine ilişkin kamuoyu endişelerine rağmen, CEO'lar yapay zekânın dönüştürücü potansiyeline inanıyorlar ve iş gücü üzerinde zararlı bir etkisi olmayacağından eminler.

KPMG'nin dünyanın en büyük şirketlerinde görev yapan 1.300'den fazla CEO'ya stratejileri ve beklentileri hakkında sorular yönelttiği “Küresel CEO Öngörüleri” araştırmasının 2024 yılı sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre geçtiğimiz on yıl içinde CEO'ların küresel ekonomiye duydukları güven azaldı. Çalışmanın ilk kez yapıldığı 2015 yılında güven duyanların oranı yüzde 93 iken bu oran yüzde 72'ye kadar gerilemiş durumda. CEO'ların işlerinin büyümesine yönelik artan tehditler üzerindeki baskıları artırıyor.
 
Bu yılki anket, CEO'ların önümüzdeki üç yıl içinde tedarik zinciri kesintilerinin ve operasyonel sorunların işletmelerinin büyümesi üzerindeki etkisinden en çok endişe duyduklarını, siber güvenlik ve hatta geçen yılın bir numaralı tehdidi olan jeopolitik ve siyasi belirsizliklerden bile daha fazla endişe duyduklarını gösteriyor. Önümüzdeki üç yıla daha yakından bakıldığında, katılımcılar en önemli operasyonel önceliklerini işletmeleri genelinde dijitalleşmeyi ve bağlanabilirliği ilerletmek (yüzde 18), işletme genelinde üretken yapay zekâyı anlamak ve uygulamak ve iş gücünü buna göre geliştirmek (yüzde 13) ve ESG çalışmalarını yürütmek (yüzde 13) olarak belirlemiş durumda.

“DOĞRU TEKNOLOJİLERE VE YETENEKLERE YATIRIM YAPAN CEO'LAR SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME SAĞLAYABİLİR”

KPMG Türkiye Ülke Başkanı Murat Alsan yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: "Son 10 yıl içerisinde dünyamızda, COVID-19 salgınının ekonomik ve sosyal şok dalgalarından enflasyon ve jeopolitik gerilimlerin yeniden ortaya çıkmasına kadar uzanan dalgalanmalar yaşandı. Bu durum karşısında omuzlarına daha fazla baskı yüklemek zorunda kalan CEO'lar, küresel ekonomiye güvenin azalmasına neden olan bu zorluklara uyum sağlamak zorunda da kaldı. Liderler güçlü kalarak işletmelerini sürdürülebilir büyüme yolunda ilerletmeye devam ediyor. Küresel liderler, yapay zekâya büyük yatırımlar yaparak ve iş güçlerini değişen iş ihtiyaçlarına uyum sağlayacak şekilde güçlendirerek sağlam bir temel oluşturuyor. Anketimizden çıkan bu sonuçlar bize şunu gösteriyor; önümüzdeki on yıla baktığımızda, hızla değişen dünyamıza uyum sağlamak için cesur stratejiler belirleyen ve planlarını gerçeğe dönüştürmek için doğru teknolojilere ve yeteneklere yatırım yapan CEO'lar sürdürülebilir, uzun vadeli büyüme sağlayabilir.”

CEO'LARIN YARISIDAN FAZLASI YAPAY ZEKÂYA YATIRIM YAPMAYI PLANLIYOR

2024 yılında, küresel CEO'ların çoğunluğu (yüzde 64) ekonomik koşullardan bağımsız olarak yapay zekâya yatırım yapacaklarını belirtiyor. Günümüzün yapay zekâ kullanım örnekleri kamuoyunda büyük ses getirirken, küresel CEO'lar yapay zekanın günlük hayatımızın her alanını dönüştürme potansiyelini göz önünde bulundurarak önümüzdeki zorlukları aşma ihtiyacının farkındalar. CEO'lar, yapay zekânın verimliliği ve üretkenliği artırma (yüzde 16), iş gücünü geleceğe hazır hale getirme (yüzde 14) ve kurumsal inovasyonu artırma (yüzde 13) potansiyelini de görüyorlar. CEO'ların yarısından fazlası (yüzde 61) etik zorlukları, işletmelerinde yapay zekâyı uygularken ele alınması gereken en zor konular içerisinde gösterdi. 2023'te bu oran yüzde 57 seviyesinde bulunuyordu.

CEO'LARA GÖRE ÇALIŞANLAR YAPAY ZEKÂDAN YETERİNCE FAYDALANAMIYOR

İşten çıkarma riskine ilişkin kamuoyu endişelerine rağmen, CEO'lar yapay zekânın dönüştürücü potansiyeline inanıyorlar ve iş gücü üzerinde zararlı bir etkisi olmayacağından eminler. CEO'ların dörtte üçünden fazlası (yüzde 76) yapay zekânın önümüzdeki üç yıl içinde kuruluşlarındaki iş sayısını temelde azaltmayacağını öngörüyor. Bununla birlikte, CEO'lar çalışanlarının bu fırsattan tam olarak yararlanmak için duruma uyum sağlaması gerekeceğinin de farkındalar. Kuruluşlarının mevcut yapay zekâ hazırlığı sorulduğunda, CEO'ların yalnızca yüzde 38'i çalışanlarının faydalardan tam olarak yararlanmak için doğru becerilere sahip olduğundan emin. Bu değerlendirmelerle birlikte CEO'ların yüzde 58'i ise üretken yapay zekânın entegrasyonunun, giriş seviyesi roller için gereken becerileri yeniden değerlendirmelerine neden olduğunu kabul ediyor. 

YAŞI BÜYÜK CEO'LAR İLE ERKEK CEO'LARIN UZAKTAN ÇALIŞMAYA KARŞI TUTUMLARI DAHA SERT

Bu yılın sonuçlarına göre CEO'ların pandemi öncesi çalışma biçimlerine dönme konusundaki tutumları artıyor. Katılımcıların yüzde 83'ü önümüzdeki üç yıl içinde ofise tamamen dönmeyi planlıyor. 2023 yılında bu oran yüzde 64 seviyesindeydi. Anketten çıkan bir ilginç sonuç ise CEO'nun yaşı arttıkça bu beklentinin artması oldu. Yaşı büyük CEO'lar çalışanlarının ofise dönmesini daha çok istiyor. Bu oran 40-49 yaş arasındakiler CEO'lar için yüzde 75, 50-59 yaş arasındakiler için yüzde 83 ve 60-69 yaş arasındakiler için yüzde 87. İlginç bir şekilde, bu sonuçlarda bir cinsiyet ayrımı da ortaya çıkıyor: Erkek CEO'ların yüzde 84'ü üç yıl içinde ofise tam olarak geri dönmeyi öngörürken kadın CEO'ların sadece yüzde 78'i bunu düşünüyor.

ÇEVRESEL RİSKLER BUNDAN 10 YIL ÖNCESİNE GÖRE ARTIK CEO'LARIN GÜNDEMİNDE DAHA FAZLA YER BULUYOR

Bundan yaklaşık 10 yıl önce CEO'lar çevresel riski en az endişe duydukları öncelikli risk olarak sıralıyordu. 2024 yılına gelindiğinde ise neredeyse dörtte biri (yüzde 24) ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) konularındaki beklentilerini karşılayamamanın başlıca dezavantajının rakiplerine avantaj sağlamak olacağını, bunun da kendi görev sürelerine yönelik tehdidin (yüzde 21) ve işe alım zorluklarının (yüzde 16) önüne geçeceğini kabul ediyor. Daha da önemlisi, CEO'ların çoğunluğu (yüzde 68), yönetim kurulunun kendileriyle ilgili endişelerini dile getirse bile, siyasi veya sosyal açıdan tartışmalı bir konuda tavır alacaklarını belirtiyor. İlginç bir şekilde, bu konuda da CEO'lar arasında kuşak farklılıkları ortaya çıkıyor. Genç liderlerin (40-49 yaş arası) yüzde 43'ü, 50-59 yaş arası CEO'ların yüzde 33'ü ve 60-69 yaş arası CEO'ların yüzde 30'u ESG ile ilgi bir inceleme başlatılması durumunda kendilerine güven duyduklarını söylüyor.