FOTO: Artyol Mühendislik A.Ş. Genel Müdürü, İnşaat Yüksek Mühendisi Sinan Türkkan
Artyol Mühendislik A.Ş. Genel Müdürü, İnşaat Yüksek Mühendisi Sinan Türkkan, 23 Nisan 2025 tarihinde Marmara Bölgesi’nde meydana gelen 6.2 şiddetindeki depremle ilgili görüşlerini paylaştı.
23 Nisan’da İstanbul ve Marmara bölgesini sarsan 6.2 büyüklüğündeki deprem, bizlere hazırlıklı olmamız gerektiğini bir kez daha gösterdi. Şükürler olsun, büyük bir can ve mal kaybı yaşanmadığı bilgisini aldık. Ancak bu deprem, ne kadar hazırlıksız olduğumuzu bir kez daha gözler önüne serdi. Panik, acele kararlar ve kaos yine yaşandı. Dergimiz, benden depremle ilgili düşüncelerimi paylaşmamı istediğinde, tam da bu sırada deprem haberi geldi. Artık kabul etmeliyiz ki İstanbul, şiddetli bir deprem riski altında yaşıyor. Ne zaman, hangi büyüklükte olacağı konusunda vakit kaybetmek yerine, ne yapacağımıza ve nasıl yapacağımıza odaklanmamız gerekiyor.
2012 yılında yürürlüğe giren Kentsel Dönüşüm Kanunu ile devlet, riskli yapıların varlığından haberdar oldu ve bu yapıları dönüştürmek için çözümler aramaya başladı. 6306 sayılı kanun ile, binasını yıkıp yeniden yapmak isteyenlere birtakım muafiyetler ve teşvikler sunuldu. Ancak, son yıllarda bu sistemin bazı bölgelerde uygulanabilirliği sınırlı kalmaktadır.
“VATANDAŞLARIN GÜÇLENDİRME KONUSUNDA DOĞRU BİLGİLENDİRİLMESİ ÖNEMLİ”
İstanbul’un her semti, bu tür uygulamalara uygun değil. Bu nedenle, güçlendirme alternatiflerinin önündeki engellerin kaldırılması ve vatandaşların güçlendirme konusunda doğru bilgilendirilmesi önemlidir. Günümüzde, vatandaşlar güçlendirmeyi geçici bir çözüm olarak görmekte ve bunu onarım ya da tamiratla karıştırmaktadır. Oysa güçlendirme, riskli bir yapıyı, deprem yönetmeliği standartlarına uygun güvenlik seviyesine çıkarmaktır. Doğru projelendirilmiş ve doğru uygulanmış bir güçlendirme, binanın depremde ayakta kalmasını sağlar ve yaşayanların sağlıklı bir şekilde yaşamlarına devam etmelerini mümkün kılar. Hatay depreminde, 2008 yılında güçlendirdiğimiz bir bina, bu durumu en canlı şekilde gözler önüne serdi.
Elbette her riskli binayı güçlendirelim demiyoruz. Ancak zaman, ekonomi ve çevreye verilen zararlar göz önünde bulundurulduğunda, güçlendirilerek ayakta kalabilecek binaları kurtarmak önemlidir. Olası bir depremde yaşanacak facia, geri getirilemeyecek kayıplara ve acılara yol açabilir. Günümüzdeki en büyük sorunlardan biri, yapıların inşa edildiği dönemdeki deprem yönetmeliklerine yeterince uyulmaması ve denetim eksiklikleridir.
“FAY HATLARINA YAKIN BÖLGELERE YAPILAŞMA İZNİ VERİLMESİ BÜYÜK EKSİKLİK”
Ülkemizde en kolay edinilebilen meslek müteahhitliktir. Bir inşaat şirketi kurmak, eğitim almayı gerektirmez. Bu durum, kalitesiz işlerin ortaya çıkmasına neden olabiliyor.
Bir diğer büyük eksiklik, inşaat yapılmaması gereken alanlara, örneğin tarım alanları, heyelan bölgeleri veya fay hatlarına yakın bölgelere yapılaşma izni verilmesidir. Ayrıca, geometrisi bozuk arazilere yapılan binalar da deprem riski oluşturmakta. Beton kalitesindeki düşükler ve düzensiz yapılar, olası bir depremde felakete yol açabilir.
Bunun önüne geçebilmek için, her binanın deprem performansını analiz ettirerek, depreme karşı nasıl bir davranış sergileyeceğini öğrenmemiz gerekiyor. Bina durumu anlaşılmadan yapılacak bir müdahale, güvenli bir çözüm getirmeyecektir. İstatistiklere göre, İstanbul’daki riskli bina sayısı oldukça fazla ve alınan mesafe yetersiz kalıyor. Devlet, bu konuda vatandaşa yönelik güçlendirme kredilerini güncelleyebilir ve güçlendirme inşaatlarından alınan KDV oranlarını düşürerek veya tamamen kaldırarak süreci hızlandırabilir. Ayrıca, belediyelerdeki teknik personel yetersizliği de projelerin uzamasına neden olmakta. Bu nedenle, uzmanlaşmış yapı denetim firmalarının devreye girmesi, sürecin hızlanmasını sağlayacaktır.
Sonuç olarak, devletin alacağı bir kararla, güçlendirme süreçlerinin önündeki engeller kaldırılabilir ve vatandaşların deprem güvenliği sağlanarak güvenli konutlarda yaşamaları mümkün kılınabilir.