Binalarda en fazla enerjiyi ısıtma ve soğutma sistemleri tüketiyor. Klimalar, ticari binalarda kullanılan enerjiden yüzde 50, küresel karbon emisyonlarından ise yüzde 15 pay alıyor. Ancak binaların yönetiminde, bina otomasyon sistemleri kullanarak klimalardan kaynaklı enerji sarfiyatını ve karbon emisyonlarını düşürmek mümkün. Amerikan Isıtma, Soğutma ve Klima Mühendisleri Derneği ( ASHRAE ) tarafından yürütülen çalışmalar, akıllı iklimlendirme sistemlerinin bina otomasyonu ile entegrasyonunun enerji tüketimini yüzde 30 düşürdüğünü gösteriyor.
“Bir binayı ‘akıllı’ kılmak için öncelikle ısıtma, soğutma ve havalandırma sistemlerini otomasyon sistemleriyle yönetmek gerekiyor” diyen Üçay Mühendislik Elektrik Grup Koordinatörü Haydar Çatalbaşlı, iklimlendirme sistemlerinin bina otomasyonuna entegrasyonu ile sağlanan avantajlara dikkat çekti.
KLİMALAR, SERA GAZI EMİSYONLARININ DÜŞÜRÜLMESİ KONUSUNDA ÖNEM TAŞIYOR
Haydar Çatalbaşlı, “Isıtma, soğutma ve havalandırma teknolojilerden kaynaklanan emisyonları dikkate almadan hayalini kurduğumuz ‘2050 net sıfır’ hedefine ulaşamayız. Çünkü ticari binalarda kullanılan enerjinin yüzde 50’sini tüketen klimalar, sera gazı emisyonlarının düşürülmesinde önemli bir potansiyele sahip. Fabrika, hastane, iş merkezi, otel, havalimanı, AVM gibi toplu yaşam alanlarında, iklimlendirme sistemlerinin MODBUS ve BACnet tabanlı otomasyon sistemlerine entegre edilmesi ortamdaki; sıcaklığın, nemin, hava kalitesinin ve enerji verimliliğinin optimize edilmesinde önemli rol oynuyor. Böylece; gereksiz enerji tüketimini önlemek, kullanıcı konforunu artırmak ve işletme maliyetlerini düşürmek mümkün hale geliyor." diye konuştu.
BİNA İÇERİSİNDE FARKLI ALANLARDA FARKLI İKLİM KOŞULLARI SAĞLANABİLİYOR
Çatalbaşlı, "Akıllı iklimlendirme sistemlerinin bina otomasyonuna entegrasyonu sayesinde sistem, tüm binayı ısıtmak yerine ihtiyaç duyulan alanları ısıtıyor. Böylece enerji tüketimi yüzde 30’lara varan oranlarda düşüyor. Bina içerisindeki farklı alanlarda farklı iklim koşulları sağlanabiliyor." açıklamasında bulundu. Çatalbaşlı; otomasyon sistemlerinin, iç mekân hava kalitesinin sürdürülebilir kılınmasında ve nem kontrolü sağlanmasında da önemli rol oynadığının altını çizerek, "Bu sayede binalarda sıklıkla karşılaştığımız ‘hasta bina sendromu’nun da önüne geçilmiş oluyor." dedi.