2019 yılında İzmir’de başlayan Renkli DYOloglar serisinin, 2022 yılında Yaşar Üniversitesi ev sahipliğinde ikinci paneli gerçekleşti. Moderatörlüğünü AURA İstanbul’un kurucularından Mimar Yılmaz Değer’in üstlendiği panelde, konuşmacılar, Ressam Ömer Yiğit Aral, Mimar Ahmet Tercan ve Grafik Tasarım Tarihçisi Sinan Niyazioğlu oldu. Panelde “renk” sanat, mimarlık ve tasarım disiplinlerinin penceresinden ele alındı.
AURA Focus “Renkli DYOloglar”, DYO Pazarlama İletişim Müdürü Didem Aysan Türkmen’in açılış konuşması ile başladı. DYO Akademi Müdürü Kimya Mühendisi Pınar Şimşek, iç mekanlarda kullanılabilen, formaldehit miktarını absorbe edebilen Oxymax ürününü ve her türlü yüzeye yapışabilen, kolay uygulanabilir özellikli hobi boyası Hobilux ürününü tanıttı. Dış cephe boyalarından yüksek su iticilik ve güçlü dağılım özelliklerine sahip Akromax Suprema ürünü, esneklik özelliğine sahip Dyolasteks ürünü, şeffaf yüzey koruyucu Teknolong ürünü, Dyotherm ısı yalıtım ürünü ve pasif yangın koruma sistemi Protherm Light ürünü hakkında bilgilendirici bir sunum paylaştı.
2019’DAN GÜNÜMÜZE RENKLİ DYOLOGLAR PROJESİ
AURA İstanbul’un Direktörü, Şehir Plancısı Seda Altan, DYO ve AURA İstanbul iş birliğinde 2019 yılından bugüne kadar gerçekleştirilen Renki DYOloglar serisini özetleyen bir sunum gerçekleştirdi. 2019 yılında başlayan, renklerin farklı disiplinlerin bakış açısı ile ele alındığı Renkli DYOloglar söyleşi serisine, AURA İstanbul’u destekleyen 12 mimar ve tasarımcının konuk olduğu röportaj serisine ve 2020-2021 yılı boyunca (devam eden koronavirüs pandemisi nedeniyle) online platform üzerinden gerçekleşen “Türkiye’nin Renkleri” söyleşilerine yer verdi.
SANAT, MİMARLIK VE TASARIM DİSİPLİNLERİNİN PENCERESİNDEN “RENK”
Moderatörlüğünü AURA İstanbul’un kurucularından Mimar Yılmaz Değer’in üstlendiği, Prof. Ömer Yiğit Aral, Prof.Dr. Ahmet Tercan ve Prof.Dr. Sinan Niyazioğlu’nun konuşmacı olduğu panelde, sektör temsilcisi mimarlar, tasarımcılar, yapı sektörü profesyonelleri, akademisyenler ve öğrenciler dinleyici olarak yer aldı.
ÖMER YİĞİT ARAL İLE RENK TEORİSİ
“Gözümüzün yanılma payı etrafımızdaki her şey ile ilişkilidir. Gördüğümüz şey gerçeklik değildir.”
İlk panelist Ressam Ömer Yiğit Aral, renk teorisi konulu sunumunda renk araştırmaları için önemli bir kırılma noktası olan 19. Yüzyılı ele aldı. 1700’ün sonlarında başlayan Neoempresyonizm, ardından Romantizm ardından Realizm ile devam eden akımlar 1850’lerde başlayan Empresyonizm akımının yarattığı etkileri paylaştı. Bu dönemde boyaların alüminyum tüplere yerleştirilmesi ile sanatçıların atölye dışında resim yapmasını mümkün kılarak peyzajı resmetmediklerini anlattı.
Sanatçıların Empresyonizm akımı ile birlikte renk paletlerindeki değişimini Claude Monet’in Saman Balyaları tablolarından örnekler vererek anlattı. Paul Signac’in resimleri üzerinden renkleri tuşeler halinde uygulanması ve retinada birleşmesini ifade eden optik illüzyon kavramını anlattı. Renk olgusundaki değişimi, sanatçıların paletlerinin ara değerlerden ve karışımlardan oluşmasından, rengin tüpten çıktığı gibi kavramsal bir etkiyle karıştırılmadan kullanılması anlayışına dönüşmesini Henri Matisse’in tabloları ile örnekledi. Rengin bir sembol olarak, gözümüzde yarattığı etkilerle ortaya çıkışını Orfik Kübizm akımı örnekleri üzerinden paylaştı. Gözümüzün renk algımıza etkisini interaktif görseller ile dinleyicilere deneyimletti.
AHMET TERCAN İLE MİMARLIKTA RENK
“Geleneksel Mimarlıkta renk olduğu gibi ve yaratıcı bir şekilde kullanılır. Modern Mimarlıkta ise renk kullanımı büyük bir endişedir.”
İkinci panelist Mimar Ahmet Tercan “Kırmızı Bir Renk midir?” başlıklı sunumunda mimarlık ve renk ilişkisini ele aldı. Mimarlığın diğer sanat dallarından farklı olarak bir bağlam içerisinde gerçekleşmesini vurguladı. Bernard Tschumi’nin “Kırmızı bir renk değildir.” metaforuna değindi. Tschumi’ye göre, kırmızı; kuramdır, etkinliktir, öğrenmektir, araştırmadır, heterotopyadır. Modern Mimarlık akımının mimarlıkta renk algısının kırılma noktası olduğunu söyledi. Modern Mimarlık ile birlikte mekânda beyaz kullanımının öne çıktığını ve 1970’lerde de beyaz rengin önemini paylaştı. Geleneksel Mimaride renk kullanımının oldukça yaratıcı ve özgün olmasına karşın Modern Mimaride renk kullanımından çekinildiğini karşılaştırmalı olarak anlattı. Antik dönemde renk kullanımının yaygın olduğunu aktardı. Ricardo Legorreta ve Luis Barragan’ın projeleri üzerinden rengin mekânda tektonik verilere dayanarak doğru kullanımını örnekledi. Rengin yaratıcı kullanımının mimarlıkta yaratacağı potansiyelleri vurgulayarak konuşmasını tamamladı.
SİNAN NİYAZİOĞLU İLE GRAFİK TASARIMDA RENK
“Batı anlayışında renk; tez, anti-tez ya da sentez olarak kullanılır.”
Üçüncü panelist Grafik Tasarım Tarihçisi Sinan Niyazioğlu, rengin grafik tasarım tarihindeki yerini ve farklı dönemlerdeki temsillerini paylaştı. Grafik tasarım disiplininin sanat ve mimarlık disiplinlerinden ayrılarak gerçekliği inşa etmediğini, grafik tasarımın temsil üzerine kurulu olduğunu vurguladı. Grafik tasarımda kırılma noktasının, renk teorisinin gelişimi ve Lumière kardeşlerin sinemayı keşfetmesi olduğunu aktardı. Jules Chéret’in “Kadın” afişlerinin sahne sanatı kültürünü görünür kıldığını örnekler üzerinden anlattı. Afiş tasarımında renk kullanımının gelişimini Jugend dergi kapakları ve Simplicissimus dergi kapaklarından örnekler paylaştı. Almanya’da Deutscher Werkbund’un hareketinin temsili olan Peter Bahrens’in AEG Fabrikası tasarımı ile grafik tasarımın mimarlık ile hemhal olduğunu ve kurum kimliği kavramını oluşturduğunu vurguladı. 20. Yüzyılda Bauhaus’ta doğan De Stijl hareketi doğada her şeyin zıttıyla var olduğunu, zıtlıkların birleşiminden bir uyum oluştuğunu; doğada anlam olmadığını doğanın bir denge ortamı sunduğunu savunur. Sinan Niyazioğlu, De Stijl hareketinin öncülerinin renk kullanımını örnekler üzerinden açıkladı. Ardından Paul Klee, Vasili Kandinski, László Moholy-Nagy’den örnekler ile Bauhaus felsefesinin afiş tasarımı üzerindeki etkilerini anlattı. Tipografinin öncülerinden Jan Tschichold’un örneklerinin ardından kamu grafiğinin doğuşunu paylaştı. Josef Müller-Brockmann, Anton Stankowski, Joseph Albers’in öncülerinden olduğu uluslararası tipografik stilinden örneklerle renk kullanımının kamusal iletişimindeki yerine değindi. Ardından Batı dışı toplumlarda rengin neyi temsil ettiğini Shigeo Fukuda afişleri üzerinden paylaştı.
DYO sponsorluğunda herkesin katılımına açık ve ücretsiz olan etkinlikte, dinleyenler, panelin ardından düzenlenen kokteylde konuşmacılar ile bir araya gelme fırsatı buldu.