Makina

ASKAYNAK, DİJİTAL DÖNÜŞÜM YOLCULUĞUNU ANLATTI

Üretim operasyonlarında IoT altyapısına dayalı ProManage çözümlerinden yararlanarak, anlık ve gerçek zamanlı olarak süreçlerini yöneten kaynak sarf malzemeleri ve ekipmanları üreticisi Lincoln Electric Türkiye Teknik Direktörü Erkan Yeğen, dijitalleşme sürecinde ProManage ile yaşadığı deneyimleri paylaştı.

Ark kaynağı, robotik kaynak sistemleri, plazma ve oksi gaz kesme ekipmanları, lehimli alaşımlarıyla öncü firma Amerika Birleşik Devletleri merkezi Cleveland Ohio’da  bulunan Lincoln Electric 160’dan fazla ülkeyi kapsayan dünya çapında bir üretim dağıtım ve satış destek ağına sahip. Uzun yıllardır üretim operasyonlarında IoT altyapısına dayalı dijital araçlar ile anlık ve gerçek zamanlı olarak üretimini yöneten, alanında çok başarılı bir üretici olan Lincoln Electric’in Türkiye Teknik Direktörü Erkan Yeğen, ProManage ve ST Endüstri Radyo iş birliğiyle hayata geçen “Dijitalleşen Sanayicilerden Tecrübe Paylaşımları” programında dijitalleşme yolundaki dönüşüm sürecini paylaştı.

Erkan Bey, kendiniz ve firmanız hakkında bilgi verir misiniz?

Ben yaklaşık 20 yıldır Lincoln Electric’te çalışıyorum. Metalürji malzeme mühendisiyim. Önce demir-çelik sonra otomotiv sektörü tecrübem oldu. 25 yıllık iş tecrübemin son 20 yılında burada görev alıyorum. Kaynak sarf malzemeleri ve ekipmanların da dünya lideri firmamızda Ar-Ge‘den, Yönetim Sistemlerinden ve Kaliteden Sorumlu Genel Müdüre bağlı Direktör olarak çalışıyorum. Lincoln bünyesinde Türk Yönetimi olarak, Türkiye Bağımsız Devletler ve Rusya olmak üzere bir bölgenin sorumluluğunu taşıyoruz.

Erkan Bey,ilk dijitalleşme adımlarını hangi ihtiyaçlarınız nedeniyle attınız? 

Firmamız yaklaşık 50 yıldır faaliyet gösteriyor. Geçmiş yönetimlerden bize geçen güzel bir kurumsal çalışma kültürü var, dijitalleşme yolculuğunun da 2000’li yılların başlangıcı hatta biraz öncesinden gelen bir aşaması var. Dolayısıyla dijitalleşmede adım adım gelişme olmuş ve sürekli artarak devam ediyor. Biz bu araçları prosesimizde sadece bir ERP sistemi olarak değil müşteriye doğru devam edecek şekilde etkin olarak kullanıyoruz.

Bu sistemler için inceleme ve karar sürecinde nelere dikkat ettiniz?

Birkaç temel unsur öne çıkıyor. Tedarikçinizin sürekliliğini görmek çok önemli. Belli bir itibarı ve referansları olması lazım.  Referanslar noktasında oldukça seçici davrandık. Çünkü sizin ihtiyaçlarınızla tedarikçinin size sağladığı çözüm ve uyumu da görüyor olmalısınız. Bu noktada ciddi bir çalışma yaptığımızı hatırlıyorum, zaman bize doğru kararlar verdiğimizi kanıtladı.

Dijitalleşme yolculuğunda  yaşadığınız sorunlar, aştığınız ya da aşamadığınız engeller nelerdi? Edindiğiniz tecrübeler ışığında sorunları nasıl aştınız?

Bir Endüstri Mühendisi olarak, bu üretim aşamalarını izlemenin nasıl bir değer yaratacağına, hangi amaca hizmet edeceğine, tasarımın basit, kolay ve uygulanabilir olmasına dikkat ettik. Biraz tecrübe ve teorik düşüncelerin birleşimiyle meydana geldi. Bazı tecrübelerle sistem belli bir optimizasyona uğradı ve prosesimizi güvenli şekilde ölçme imkânı elde ettik. Bu ölçme süreçleri için belli bir kaynak ve zaman ayırıyoruz. Sonuç olarak sürekli iyileşme imkânını gözlemlerden ve kişilerden bağımsız sürekli kontrol etmek mümkün hale geliyor. “Andon” sistemlerle gün içinde neler olup bittiğini, nerelerde üretimle ilgili verimsizlikler yaşandığını ve buradan nasıl daha iyi bir noktaya gelineceğini, üretim süreçlerindeki “darboğaz” ları, tekrar eden problemleri ve ne kadar sık tekrar ettiğini, problemlerin nelere yol açtığını, bu sistemlerle çok iyi şekilde analiz edebiliyoruz. Bünyemizde sistem ile ilgili herkesin, sistem üzerinde kararı söz konusu oluyor çünkü o zaman iyi bir hammadde yönetimi, iyi bir üretim planlaması yapabiliyor, müşteriye zamanında teslimat yapabiliyoruz. Şirketin ortak faydasını sürekli daha iyi bir noktaya getirmek bu sistemlerin yardımıyla mümkün oluyor. 

Bu yolculuğa yeni adım atacak firmalar dijital dönüşümün basamaklarını çıkarken nelerle karşılaşacaklar, nasıl davranmalılar, neler önerirsiniz? 

Birlikte karar verme kültürünü şiddetle öneririm. En anahtar kişi lider olacaktır. Bu işveren,  fabrika müdürü olabilir ama mutlaka herkesin kritik gördüğü konuları masaya yatırıp, bu sistemin gerçekten faydaya dönüşmesi için ne şekilde kurgulanması gerektiği konusunda interaktif olması gerekiyor. Sistemleri kollektif tasarlamak gerekiyor. Eninde sonunda bu sistemler her birimin ve en başta da şirketin işine yarayacak. Sindirerek ve görüşerek özellikle tedarikçinizin tecrübelerinden yararlanarak bu yatırım maliyetiyle çıktının en verimli olduğu noktaya ulaşmak gerekiyor. O yüzden de süreci analiz etmenizde fayda var yani bu sistem müşteri siparişinden teslimata kadar nasıl oluyor? Sürecinizi doğru ifade edemiyorsanız, o zaman bunları entegre etmeniz için biraz daha özen göstermeniz lazım. Ne kazanacağınıza bakmanız gerekiyor, ne yatıracaksınız, nasıl bir maliyet oluşturacak ve buradan nasıl bir fayda sağlayacaksınız, tüm bu süreci iyi analiz etmekte fayda var. 
Aslında bu sistemler büyük veriye doğru daha yönetsel bir bakış açısı sağlamak, çalışanların sizden bağımsız kendilerinin bu süreçleri iyileştirmesi, hammaddenin kalitesinin tespiti gibi sınırsız sayıda imkân sunuyor. 

Erkan Bey, sistem devreye alındıktan sonraki kazanımlardan bahsedebilir misiniz? Sektörünüze baktığınızda dijitalleşme size neler sağladı?

Çok önemli gördüğüm bazı hususları paylaşmak isterim. Birincisi “kurumsallaşmaya giden yolda” çok büyük bir avantaj sağlıyor.  Kişilerden bağımsız olarak dijitalleşmenin size verdiği rakamlar ve grafikler ile herkes aynı sonuçları görüyor. Sürekli iyileşme için çok büyük bir platforma sahip oluyorsunuz. Hatlarınızın toplam verimliliğinde artış, beklenmeyen duruşlarda azalma, ürün kalitesinin daha müşteri memnuniyetine yönelik stabilize olması için gerekli çalışmaların yapılabilmesi, zamanında teslimat, ürün performansında artış gibi tüm performans göstergelerini bu sistemler ele alıyor. Yeter ki siz doğru şekilde tasarlayın, sağlayacağı çıktı ve harcayacağınız emek arasında doğru bir denge bulun...  

Erkan Bey, hatların etkinliğinde (OEE) nereden nereye geldiniz? OEE artışlarına dayanarak firmanızın yatırımlarına yön verebildiniz mi? 

Prosesler arasında OEE değerlerinde farklılıklar olsa da “kapasitemiz ne kadar dolu veya fazlaca doluysa ne zaman yatırım yapacağız” gibi kararların hepsini bu sistemler üzerindeki rakamların yol göstermesi sayesinde veriyoruz. Örneğin, OEE değerlerimiz düşük ama biz diyoruz ki müşterilerimize yeterince mal veremiyoruz. O zaman yeni yatırım yapmak yerine OEE değerlerimizi artırmamız bekleniyor. Dolayısıyla bu rakamlar üzerinden çok ciddi yatırımlara yönetimin onay vermesi çok daha kolay oluyor.

Yalın üretim aktiviteleriyle birlikte değerlendirdiğinizde dijitalleşme çalışmaları yalın üretimi (kalite, bakım, OEE artışı gibi) nasıl destekledi? 

Uzun yıllardır odağımızda olan iki konu; yalın ve altı sigma. Bir problemi iyileştirmek için bunun aslında neden kaynaklandığını çok iyi analiz etmek gerekiyor. Ciddi kararlar için güvenilir ve süreklilik arz eden kayda ihtiyaç duyuyoruz ki kararın güvenirliği %90-95 olsun. İşte bu sistemler çok hızlı bir şekilde doğru verileri güvenilir ve doğru analiz etmeniz için hâlihazırda tutuyor. Yeter ki siz ona bakmasını bilin. Bu veriler bizim çok hızlı ve güvenilir karar almamızı sağlıyor. Örneğin, tedarikçiye “senin hammadden rekabetçi ama ben senin hammadden kaynaklı %3 verimsizlik yaşıyorum” diyebiliyorum ve tedarikçim bana tek bir kelime etmiyor. “Sen bu %3’lük sorunu çözdüğün zaman ben seninle yola devam etmek isterim” diyebiliyorum. Tedarikçim bunu kendi yönetimine anlatmak için en ufak bir zorluk duymuyor. Çünkü bunların hepsi gerçek, samimi ve biz tedarikçilerimizle çok uzun yıllardır karşılıklı fayda sağlıyoruz. Biz hiçbir zaman tedarikçinin maliyetini durduk yere artırmak istemeyiz ama bize rekabetçi malzeme lazım olduğundan maliyetlerini artırmadan kalitelerini artırmaları için sürekli teşvik ediyoruz. Bu yönde ilerleme gösteren tedarikçilerimize de ayrıcalık tanıyoruz. Çünkü o karşılıklı fayda, güven ve uzun süreli iş birlikleri sağlıyor. 

Çevrim sürelerinin anında görülmesi, doğru tespit edilmesi, üretim planlaması ve teslimat gibi unsurlarda sistemin nasıl etkili olduğunu düşünüyorsunuz?

Bizim hatlarımız tam anlamıyla birbirinin aynısı değil. Kullandığımız hammaddeler ve tedarikçilerimizin kalite seviyeleri içerisinde belli varyasyonlar var. Talep planlama birimimizin önceden ortaya koyduğu tahminleri, üretim planlama birimimizin siparişleri zamanında teslimatını, bu dijital sistemlerin sayesinde yapıyoruz. Kalite birimi bunun denetimini de yapıyor. Bunlar planlandığı gibi konuşulmuş kalite metriklerine uyularak çekiliyor. Herkes işini aynı resim üzerinde yaptığı için oldukça büyük değer sağlıyor. Planlamanızı oldukça yalın bir şekilde düşük marjlarla yapabildiğiniz için sizin çevrim sürelerinizi kısaltıyor. Teslimatlarınızı daha güvenilir ve zamanında yapıyorsunuz. Müşteriye taahhüt ettiğiniz süreleri daha da kısaltıyorsunuz. 

Dijitalleştikten sonra da raporların karar destek mekanizması olarak kullanılması, tüm çalışanların bu karar destek mekanizması olarak raporlara hızlı ulaşabiliyor olması ne gibi esneklik kazandırdı? Sürekli iyileştirme temelinde neler sağladı?

Biz fabrika hayatını ikiye ayırırız. Birincisi projedir, başlarsınız ve bitirirsiniz. Diğeri de, operasyondur. Her gün üretim yaparsınız. Bu sistemlerin aracılığıyla ikisi arasında güzel bir uyum yakalıyoruz. Komitelerimizle metrikleri beraber masaya yatırıyoruz ve burada önceliklerimizi belirliyor, zorlukları, şartların değişimlerini ve bunlara nasıl uyum sağladığımızı konuşuyoruz. Hangi olumsuz geri bildirimlerin hangi iyileştirilmesi gereken konuların yaşandığını ele alıyoruz. İlgili eylemleri yapmak için kullandığımız çok temel birkaç dijital sistemimiz var ve her şeyi bu sistemler üzerinden konuşuyoruz. Bu rakamlar, içerisinde hiçbir kişisel bakış açısı olmuyor. Yalın bakış açısı Türkiye’nin Lincoln Electric içerisinde çok güzel temsil edildiği bir alan.  Bu sistemler sektörümüzde direkt rekabet avantajı unsuru olarak öne çıkıyor. 

Dijitalleşmenin şirketin çalışma kültürüne, çalışanların iş yapış şekillerine, kurumsal kültüre ne gibi etkileri oldu?

Benim gibi teknik insanlar için, çabanın bir rakama dönüşmesi iyi bir motivasyondur. Yani senenin sonuna kadar yaptıklarım için bir çırpıda “beğendim” ya da “beğenmedim” denilmesindense “senden şunu istemiştik sen yapamadın” ya da “yaptın” denmesi her zaman benim için bir motivasyon artışıdır. Bunun sonucunda bir başarı takdiri yapılır veya yapılmaz o da ayrı bir konudur. Bir dijital sistem kurduğumuz zaman çalışana, “Ben senin performansını ölçüyorum. Sen işini yaparsan, burada başarını beraber göreceğiz” diyoruz.  Bu dijital sistemler mavi yakada çalışan ve çalışmayanı birbirinden ayırır. Dolayısıyla bir çalışma barışı sağlar. Bu anlamda mavi yakalı arkadaşlardan, “Ben bu yalın bakış açılarını, çok çalıştığım zaman rakam olarak görünmesini seviyorum. Kendi yaptığım işe saygım artıyor” şeklinde değerlendirmeler alıyorum.
Çalışanların iş sonuçlarını, vardiyasını, arızasını ya da çevrim sürelerini düşüşünü hızlıca görmesi, iş yapış şekillerini değiştirdi mi, katılımını artırdı mı, böyle bir kültür oluştu mu?
Otomotivde zaten çok yaygındır, saatlik ya da vardiya bazlı koyduğunuz birtakım metriklere, o birim başarılı şekilde karşılık veremezse bir sonraki proseste girdi sıkıntısı yaşanmaya başlayacaktır. Sizin bunu uyumlandırmanız gerekir. En başta işin standartlaşmasını sağlamak ve o günün planlanmış üretimlerini gerçekleştirmek için sistemin çok büyük katkısı var.

Bu dijitalleşme yatırımlarının büyük ölçekli ve geri ödemesinin uzun vadeli olduğu ya da bazen belirsiz olduğu şeklinde yorumlar da yapılıyor. Siz bu konu hakkındaki tecrübelerinizi paylaşır mısınız,sistem ne kadar sürede kendisini geri öder?

Her proses özelinde iyi bir analiz yapmak gerekiyor. Çok büyük bir yatırım için gözlem yapmayı, analizler yapmayı ve ikna olana kadar derinlemesine emek harcamayı çok faydalı buluyorum. Az ya da çok herkesin bu işin içerisinde olması gerekli ama proses özelinde ne şekilde ele alınması gerektiği konusunda ciddi çalışılması, emek sarf edilmesi gerekiyor. Biz de bazı konularda zamanla iyileştirmeler, geliştirmeler ve sadeleştirmeler yaptık. 
Biz enerjiyi de hatların birbirleriyle doluluğunu ve uyumluluğunu da ölçüyoruz. Birçok veri elde ediyor ve buralarda iyileştirmeler yapıyoruz ama bu sistemi zaten günlük olarak bu iyileştirmelerden bağımsız kullanıyoruz, yani dolayısıyla sistemin kullanılması gerekiyor. Bu nedenle sistemin sürekli kullanılacak şekilde tasarlanması, her işletmenin kendi özelinde buna iyi bir şekilde odaklanıp yapması gerekiyor.
Bu yatırıma ne kadar para harcayacağımız önemli ama doğru kurguladığımızda kendini kaç senede ödeyeceği önceliğimiz değil. Çünkü çok büyük bir rekabet avantajı sunuyor. Yine de  işletme “ne kadar para yatıracağız, bu kaynağı ayırabilir miyiz” diyebilir. Tam bu noktada, hangi süreçlerimizde nasıl bir değer sağlayacağını orta-uzun vadede düşünmek gerekiyor. Proses izin veriyorsa makul bir yatırımla başlayıp daha sonra geliştirecek şekilde tasarlanarak gözlemler yapılabilir. Global bir şirkette de çalıştığım için verilerin birbiriyle konuşmasının sonucunu o kadar net görüyorum ki, artık dijitalleşme için “olsun mu, olmasın mı” değil “ne şekilde olacak” demek gerekiyor.

Reaktif, proaktif, prediktif işletme açısından bakarsanız yol haritasında kendinizi hangi aşamaya konumlandırıyorsunuz? Dijital yol haritanız nedir? Neler yapıyor ya da  yapmayı planlıyorsunuz? Firmalar bu yolda nasıl ilerlemeli?

Mühendislik alanında özel yetişmiş insanların iletişimine çok daha fazla değer veriyorum. Kendim, teknik ekibim ve yönetim ekibinde Genel Müdür’ümüze ve global CEO’ya kadar herkesin iletişiminde bunu yaşıyorum. Bir işveren, kalite yöneticisi ve üretim yöneticisinin beraber tasarladığı bir sistem yaptığınızda çok teorik olmuyor. Hem ürün kalitesine, hem üretim verimliliğine ve maliyetlerine, hem de müşteri memnuniyetine doğru bu süreç yansıyor. İyi bir tasarlanmış yönetim yaklaşımı çok önemli, şirket kültürü o noktalara doğru zamanla gelişebiliyor. Bu kültüre uyan ve o altyapıdaki insanlarla süreci çok daha etkin bir şekilde yönetebiliyorsunuz. Süreç yaklaşımı önemli oluyor. 
Özellikle imalat sektöründe dijital dönüşümü çok değerli görüyorum ama daha ziyade sürekli iyileştirme şeklinde ele alınmalı. Önce bir tasarım yapıp biraz yol alır, üzerinde konuşur ve geliştirirsiniz. Bu şekilde bir iki faz şeklinde gidebilir. Böylece bu ilk maliyetler işverenin üstüne daha az yük olmasını sağlar, adım adım yaşadığınız deneyimlerle bu işi büyük yatırımlara dönüştürebilirsiniz. Yalın yaklaşım; “Değer yaratmak” der ya, işte dijital sistemlerle değer yaratıyor olmalısınız. O değerin karşılığını da müşteri size veriyor olmalı, yoksa amaç çok güzel raporlar almak değil. Proje ofisleri ve üretim yapan değerli arkadaşlarımızdan oluşan iki ekibin birbirinin iç içe olması yani tasarımın operasyon ekibiyle birlikte karşılıklı empatiyle yapılması sürece çok büyük ivme kazandırıyor. İşlerin masa başında değil sahada da tasarlanması, planlanması, konuşulması gerekiyor.

ProManage İş Mükemmelliği Direktörü Murat Uruş

Lincoln Electric Türkiye Teknik Direktörü Erkan Yeğen