Artyol Mühendislik A.Ş. Genel Müdürü, İnşaat Yüksek Mühendisi, Sinan Türkkan, 6 Şubat Kahramanmaraş depremleriyle alakalı teknik bir makale kaleme aldı. Türkkan, İstanbul'da 600 bin binanın riskli olduğunu ancak bu konuda yeterli düzenlemelerin henüz yapılmadığını belirtti. Türkkan, olası 7 ve üzerindeki büyük bir depremin yaratacağı yıkımın, sadece İstanbul'u değil tüm ülkeyi etkileyebileceğinin de altını çizdi.

Sinan Türkkan-2

FOTO: Artyol Mühendislik A.Ş. Genel Müdürü, İnşaat Yüksek Mühendisi, Sinan Türkkan

6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve 11 ili etkileyerek binlerce binanın yıkılmasına, on binlerce insanımızın hayatını kaybetmesine neden olan Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, geride kalanlara sabır ve başsağlığı diliyoruz.

Deprem, bir doğa olgusu olsa da onu felakete dönüştüren biz insanlarız. Rant uğruna veya daha fazla kazancı hedefleyerek deprem dayanımı yetersiz, denetimsiz yapılar inşa ettiğimizde, bu felaketlerin önüne geçmek imkansız hale geliyor.

Yıkılan Binalarda Ortaya Çıkan Temel Sorunlar

Depremde yıkılan yapılar incelendiğinde karşımıza şu temel sorunlar çıkıyor:

  • Yapılaşmaya uygun olmayan zeminlerde inşa edilen binalar,

  • Fay hatlarına çok yakın, hatta fayın üzerinde yapılaşmayı onaylayan kararlar,

  • Kalitesiz beton ve yetersiz donatı kullanımı,

  • Denetimsiz işçilik ve yetersiz kontrol mekanizmaları.

Mevcut yapı stokumuzun büyük bir kısmı bu şekilde inşa edilmiş olup, böyle bir gerçeklikle yaşıyoruz. Ancak, deprem bölgesinde yer alan bir ülke olarak her yapının maksimum özen ve ciddiyetle inşa edilmesi zorunluluktur.

Milat Kavramı ve Değişim Gerekliliği

17 Ağustos 1999 depremini bir milat olarak gördük, ancak 6 Şubat 2023 depremlerinde aynı tabloyla karşılaştık. Şimdi de "6 Şubat bir milattır" diyoruz. Ancak gerçekten neleri değiştirebildik?

Vatandaşların bakış açısında belli bir farkındalık oluştu. Ev almak veya kiralamak isteyen insanlar zemini sorgulamaya, yapının dayanıklılığı ve müteahhidin ciddiyetini sorgulamaya başladı. Tünel kalıp sistemleri daha dayanıklı olarak algılandığı için tercih edilir hale geldi. Sismik izolatör ve sismik sönümleyiciler ile inşa edilen binalara güven arttı.

Bu farkındalık büyük bir adım olsa da yeterli değildir.

İstanbul ve Marmara Bölgesi'nde Büyük Risk

Yetkililerin açıkladığına göre, İstanbul'da 600 bin bina riskli durumda. Ancak bu konuda yeterli düzenlemeler henüz yapılmadı ya da yeterince etkili olamadı. Olası 7 ve üzerindeki büyük bir depremin yaratacağı yıkım, sadece İstanbul'u değil tüm ülkeyi etkileyebilir. Bu nedenle, devletimizin hızlı karar alıp aksiyon planlarını devreye sokması gerekmektedir.

Isı Yalıtımı, Deprem Bölgesindeki Yapıların Dayanıklılığını Artırıyor Isı Yalıtımı, Deprem Bölgesindeki Yapıların Dayanıklılığını Artırıyor

Güçlendirme ve Kentsel Dönüşümdeki Engeller

  • Mevcut binaların güçlendirilmesi için gerekli izinlerin alınmasında ciddi bürokratik engeller mevcuttur.

  • İstanbul'da güçlendirme kararı almak için bina sakinlerinin %80'inin onayı gerekmektedir. Bu oran, düşürülmelidir.

  • Güçlendirme kredileri sınırlı ve hibe destekleri yetersizdir.

  • Kentsel dönüşüm rant odaklı olmaktan çıkarılıp, sağlıklı ve depreme dayanıklı yapılar oluşturacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.

  • Güçlendirme projelerine verilen ruhsat prosedürleri azaltılmalı ve hızlı çözümler üretilmelidir.

  • Güçlendirme inşaatlarındaki KDV oranı %1’e düşürülerek vatandaş teşvik edilmelidir.

Ruhsatsız Binalar ve İmar Barışı Kapsamı Dışında Kalan Yapılar

İstanbul'da tam olarak bilinmeyen sayıda ruhsatsız bina bulunmaktadır. İmar barışı kapsamına girmemiş bu binalar için de bir çözüm üretmek gerekmektedir. 1985 ve 1990 yıllarında imar affından yararlanmış, ruhsat ve iskan almış binalar bile, imar barışına başvurmamış olmaları halinde kaçak bina statüsünde işleme alınabilmektedir. Bu durum, vatandaşlar için büyük sorunlar doğurmaktadır.

Sonuç

30 yıldır bina performansı ve güçlendirme alanında çalışan biri olarak şunu söyleyebilirim ki, bu konuda yeni bir yönetmelik veya yasa çıkartılacaksa, mutlaka sektör uzmanlarının görüşleri dikkate alınmalı ve bilimsel veriler ışığında harekete geçilmelidir.